Türk-Alman ilişkilerini anlamak IV: Güvenlik ve terör

A -
A +
Türk-Alman ilişkilerinde son dönemde yaşanan krizlerin önemli nedenlerinden biri de güvenlik alanında yaşanan sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. İki ülke NATO müttefiki olmalarına rağmen, başta terörle mücadele olmak üzere güvenlikle ilgili birçok konuda birbirlerine önemli suçlamalar yöneltiyorlar.
Türkiye, Almanya’yı PKK, FETÖ ve DHKP-C gibi terör örgütlerine destek veren politikalar izlemekle suçlarken Berlin, Alman milletvekillerinin İncirlik ve Konya’daki askerî üsleri ziyaret etmesine engel olan Ankara’nın bu üslerdeki Alman askerlerinin çekilmesine yol açarak DEAŞ’a karşı uluslararası operasyonları tehlikeye attığı eleştirisinde bulunuyor.
Türkiye’nin son dönemde karşılaştığı en büyük saldırı olan 15 Temmuz darbe girişiminin sorumlusu olarak gördüğü FETÖ konusunda Almanya’nın tavrı bir müttefikin göstermesi gereken dayanışmanın çok uzağında…
Darbe girişimi sırasındaki tavır ve açıklamalarıyla Türkiye kamuoyunda darbeyi desteklediği yönünde bir algı oluşturan Almanya’nın Federal İstihbarat Teşkilatı (BND) başkanının açıklamaları Ankara’da Almanya-FETÖ ilişkisi konusundaki kuşkuları artırdı. BND Başkanının “Türkiye’deki darbenin arkasında Fetullah Gülen’in olduğuna ikna olamadık” şeklindeki sözleri Türkiye’de, “acaba Almanya FETÖ ile uzun dönemli bir ortaklık kurmayı mı amaçlıyor” sorularının sorulmasına yol açtı.
Almanya gibi istihbarat kurumları çok güçlü bir devletin 15 Temmuz darbe girişimiyle FETÖ arasındaki irtibatı görmemesi mümkün olmadığına göre, bu şekilde FETÖ’yü aklamaya çalışan bir tutum içerisinde olması Berlin’i Türkiye’nin güvenliği açısından sorunlu bir aktör hâline getiriyor.
Bir başka güvenlik sorunu olan PKK konusunda Türkiye’nin Almanya’ya yönelik eleştirileri ise uzun zamandan beri devam ediyor. PKK ve türevi olan derneklerin Avrupa’da finans ve insan kaynağını topladığı ülkelerin başında Almanya geliyor. Bu örgütün, terörist eylemlerini finanse etmek için Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli insanlardan haraç toplamasını engellememesi Berlin’in terörle mücadele çerçevesindeki uluslararası yükümlülükleri karşılamaktan çok uzak bir politika içerisinde olduğunun açık göstergesidir.
1993 yılında Almanya’da terör örgütü olarak tanımlanıp yasaklanmasına rağmen PKK bu ülkede rahatlıkla toplantılar düzenliyor ve bu toplantılarda Türkiye aleyhine propaganda faaliyetinde bulunabiliyor. Buna karşılık Türkiye’nin seçilmiş liderlerinin Almanya’daki Türk vatandaşlarına hitap etmelerine izin verilmemesi Berlin’in PKK’yı Türkiye’ye tercih ettiği şeklinde yorumlanıyor.
Son dönemde Alman ve Türk istihbarat kuruluşları arasındaki iş birliğinin de ciddi şekilde bozulduğu görülüyor. 2014 yılında BND’nin Türkiye’yi dinlediğine yönelik skandalın ortaya çıkmasının ardından Berlin’in bu alandaki ilişkileri tamir etme konusunda adım atmaması Ankara’da Almanya’nın Türkiye’ye yönelik müdahaleci politikalarına yönelik rahatsızlığı artırmıştı. Bu olayla başlayan sürecin sonunda iki ülke istihbarat servislerinin artık birbirlerini “rakip” olarak tanımladıkları bir noktaya gelindi. Almanya’da MİT adına çalıştığı gerekçesiyle Türk vatandaşları ya da Türkiye kökenli Alman vatandaşları tutuklanırken, Türkiye’de de BND adına istihbarat faaliyeti yaptıkları gerekçesiyle Alman veya Türk vatandaşları tutuklanmaya başlandı.
Kendisi, ülkesindeki PKK, FETÖ ve diğer terörist yapılanmalara karşı adım atmayan ve hatta bu örgütlere destek veren politikalar izleyen Almanya, bu örgütlerin ağır saldırısı altında olan Türkiye’nin kendisini savunma refleksiyle attığı adımlardan da rahatsızlığını her fırsatta dile getiriyor. Bu terör örgütlerinin Almanya’daki yapılanmalarına yönelik olarak MİT’in yürüttüğü istihbarat faaliyetleri Berlin tarafından bir tehdit olarak algılanıyor ve çoğu zaman bu algının paranoyaya dönüşmesi bu ülkede yaşayan Türkleri Alman güvenlik ve istihbarat kurumlarının hedefi hâline getiriyor. Türkiye adına casusluk yaptıkları gibi tuhaf gerekçelerle imamlar bile Alman istihbaratının takip ve soruşturmasına maruz kalıyor.
Almanya’nın teröre doğrudan ya da dolaylı destek veren bu tutumu Türk-Alman ilişkilerinde ciddi bir güvenlik bunalımı ortaya çıkardı. Türkiye, artık “güvenmediği” ve bazı faaliyetlerini tehdit olarak gördüğü Almanya ile güvenlik alanında iş birliği yapmak istemiyor.
Bu durumu düzeltip iki ülke arasında yeniden etkili bir güvenlik ortaklığı kurmak Berlin’in atacağı adımlara bağlı.
Özellikle de terörle mücadele alanındaki adımlarına...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.