ÇARLIK RUSYASININ DÖNÜŞÜ

A -
A +

Uzun asırlar boyunca Cihan Devleti olarak Devlet-i âli Osman ile Çarlık Rusyası vardı. 18. Asırdan sonra araya Britanya imparatorluğu girdi. Rusya, Çar Deli Petro'dan itibaren Türkiye üzerinden sıcak denizlere inme emelini bir gâye edindi. Bunun için Türkiye'nin Karadeniz ve Akdeniz diye iki gölünü, İstanbul ve Çanakkale diye iki boğazını ve Kafkaslar ve Balkanlar diye iki kanadını aşması gerekmekteydi. Rusya Çarlığı hep güneye sarkmak, Türkiye imparatorluğu da bunu hep engellemekle tarih içinde vuruşa geldiler.
İki rakibin dünya sahnesinden çekilmesi de hani neredeyse aynıdır. Çarlık idaresi, 1917 Bolşevik ihtilaliyle yerini SSCB'ye bıraktı. Osmanlı idaresi de 1923 Kuvva-i millîyye ihtilaliyle yerini TC'ye bıraktı.
SSCB/Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği, 1990 başlarında bir değişim geçirerek Rusya Federasyonu oldu, TC/Türkiye Cumhuriyeti de 2000 başlarında değişim sürecine girerek 2023 Büyük Türkiye hedefine yöneldi.
Bu seyirler, her iki ayrı milletin imparatorluk rüyalarıydı.
Türkiye'de olduğu gibi Rusya'da da 1990-2000 arası birtakım kifâyetsiz isimler iş başına geldiyse de Ruslar, Vladimir Putin'le cihanşümul düşünebilen liderlerini buldular. Aynı tarihlerde aynı seyri yaşayan Türkiye de Recep Tayyip Erdoğan'la kendi liderine kavuştu.
Irmak, kendi yatağına doğru akıyor. Yeni Türkiye ve yeni Rusya; Yeni Osmanlı ve Yeni Çarlık olarak arz küredeki yerini almakta. Şimdilerde önce BOP sonra Arap Baharı, önce el Kaide, sonra IŞİD projeleriyle İngiliz-Fransız ortak yapımı Orta Doğu ve Afrika haritaları değiştirilmek istenirken diğer tarafta Türkiye, dar gelen kıyafetinde düğmeleri koparıyor, Afrika-Asya eksenine döndüğünü medeniyet, sermaye ve kültürel anlamda hissettirirken Rusya, bir kere daha Suriye üzerinden doğu Akdeniz limanlarına, Mısır üzerinden batı Akdeniz ve Afrika'ya, Kırım üzerinden Karadeniz'e, Ukrayna üzerinden Avrupa'ya yanaşıyor.
Ahmaklar ahmağı Batı, önce Arap Baharı diye konfeksiyon bir demokrasiyi bölgeye getirmek isterken Türkiye'yi Suriye siyasetinde yalnız bıraktı, Mısır'da ise darbe yaptırıp buna zımnen olmaktan da öte bayağı bir açıktan açığa destek oldu. Ahmak yani kısa akıllı, sığ görüşlü dememiz bundan. Batı, Mısır'da darbe yaptırıp binlerce insanın katili Abdulfettah es'Sisi diye eli kanlı bir çapsızı desteklerken Rusya'ya çalıştığını aklının kenarından bile geçirmiyordu.
Fakat bugün vaziyet odur, Batı pişirdi Rusya yiyecek.
Şu Batının hâline bakmalı!
Avrupa Birliği, Almanya'nın dayanmasıyla ayaktadır. Atina, Brüksel'in kötü rüyasıdır. ABD, Barack Hüseyn Obama ile beklediğini elde edemedi.
Putin Rusyası bu fotoğrafı iyi okumuş, Arap Baharı'nın hazan mevsimini yaşayan Mısır'ı Londra, Washington, Berlin ve Paris dörtlüsünden kapmasını bilmiştir. Mısır, diktatör Nasır, Suriye de diktatör Esed zamanında SSCB'nin âdeta peykiydi. Putin eski izler üzerinden yeniden hedefine yürümekte.
İşte buyurunuz; Putin, cumhurbaşkanı değil Başkandır. Eğer; sembolik bir reis-i cumhur olsaydı bunların hiç birini yapamazdı. Bu hikâye bile Türkiye'nin sür'atle Başkanlık düzenine geçmesi gerektiğinin isbatıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.