ŞAŞKIN AMERİKALI

A -
A +
Demokrasilerde en ağırlıklı unsur, seçmenin iradesidir. Halkın gücü demek olan demokrasi kelimesinin lafzı da ruhu da bunu ihtiva eder. Halk seçmişse; seçilen kim ve partisi ne olursa olsun o seçimi, saygıyla karşılamak şarttır. Recep Tayyip Erdoğan’ın sandıkla imtihanı çeyrek asır evveline dayanır. 1994’te İstanbullular tarafından İBB Başkanlığına seçilmişti. 2002’den bu yana ise bütün Türkiye seçmeni tarafından önce milletvekili sonra Cumhurbaşkanı olarak seçilmektedir. 3 Kasım 2002’den bu yana milletvekilidir, parti başkanıdır, Başbakandır, Cumhurbaşkanıdır. Üstelik Türkiye’de halkın doğrudan seçtiği ilk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Buna rağmen Joe Biden adlı Amerikalı bir politika simsarı, hakkında akla ziyan mantıksız laflar etmiştir. İddiasına göre Amerika’ya başkan seçilirse Amerikan kuvvetlerini kullanarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmeyecekmiş. Türkiye’nin muhalif partilerine destek vererek O’nu devirecekmiş. Şu dengesiz lafın neresi düzeltilir? Türkiye’nin muhalefet partileri, senin tek kullanımlık malzemelerin mi? Muhalefet, rakipleri Erdoğan’a karşı ittifak hâlinde seçime girdiler fakat kaybettiler. Seçime rağmen rakip partiler üzerinden nasıl bir yol izleyeceksin ki Cumhur İttifakı’nı dağıtacak ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devireceksin? Amerika’nın veya başkanlarının böyle bir hak ve vazifeleri mi vardır? Varsa bu hakkı hangi hukuk metninden alırlar? Tayyip Erdoğan, İBB Başkanıyken okuduğu bir şiir yüzünden devrin cunta güdümlü mahkemesi tarafından yerinden alınıp hapse atılmıştı. O faşist bir zihniyetti. Bugün Biden da bu sözle aynı zihniyette olduğunu göstermektedir. Bir başka şeyi daha gösteriyor. Bu sözü eden kimse, tevil yoluyla 15 Temmuz darbe teşebbüsünün arkasında olduğunu da ikrar etmektedir. Herkesi kör, âlemi sersem zanneden bu Siyonist taşeronu böylesi sataşma lakırdılar ederek güya Amerikalı seçmenin gözüne girmek istemektedir. Demokrasiye saygılı Amerikalı seçmenin bu karanlık niyetli adama yüz vermeyeceği kuvvetle muhtemeldir. Kaldı ki seçilirse bu defa da Türkiye’ye karşı yapmayacağı şaklabanlık kalmayarak tam bir U dönüşü sergileyeceğine şüphe yoktur. Bize gelince; Sn. Erdoğan, nihâyetinde seçilme ihtimali düşük bir başkan adayını ettiği bu zevzeklik üzerine muhatap alıp cevap vermeye tenezzül etmemelidir. Yetki sahipleri de sırayla cevap vermemelidir. Onun yerine Türkiye, çok satışlı Amerikan gazetelerine bu politika işportacısı aleyhine ilan vererek ipliğini pazara çıkarmalı, seçilmesinin Amerika’ya ve Türk-Amerikan münasebetlerine ne gibi zararlar vereceğini tek tek saymalıdır. Muhalefet partilerine gelince... Biden’ın veya bir başkasının emrinde olmadıklarını, Türkiye’de hâkim teminatıyla seçim yapıldığını, halkın getirdiğini yine ve ancak halkın götüreceğini, aksini tasavvur ve telaffuzun demokrasi düşmanlığı olduğunu çok net ve gür bir sesle açıklamalılar. Ortada bir şaşkının cinnet çapında bu hezeyanı varken “niye şu tarihte değil de bugün tepki veriliyor?” gibi garip itirazlar yapılması rahatsızlık vericidir. Böyle deneceğine bu sözün sahibine haddi bildirilmeliydi. Amerikan Başkanları, umumiyetle ikinci kere seçilmekteler. Obama gibi biri bile ikinci kere seçilmişti. İşsizliği azaltan Trump’ın yerini koruma ihtimali yüksektir. Belki Biden da bu sonucu gördüğü içindir ki dikkatleri üzerine çekmek için gürültü koparacak laflar etmekte. Demokrat Parti adayı bu karanlık adamın lafları, hayli yankı yaptı; çünkü affedilir ve unutulur cinsten değil. Amerikalı seçmenin 3 Kasım’da bu darbe yardakçısına gerekli dersi vermesini beklemek hakkımızdır. 3 Kasım 2002 Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferi olmuştu. 3 Kasım 2020 ise bir demokrasi düşmanının hezimeti olacaktır herhâlde…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.