Lego paketi

A -
A +
 
“Oğlum, şu kapıya bakar mısın?”
Salonun ortasında yere oturmuş hediye paketini açmaya çalışan çocuk fırlayıp kapıya koştu.
“Annee, mahalledeki çocuklar gelmişler bayramlaşmaya.”
“Şekerlik salondaki masanın üzerinde!”
Çocuk şekerliği alıp, kapıda heyecanla bekleyen gruba çikolata ikram etti. Sonra koşarak, sarı halının üzerinde bir müjde gibi duran paketin yanına geldi.
“Açtın mı hediyeni?”
“Açamadım anne. Öyle bir bantlamışlar ki…”
Annesi gülümseyerek oğlunun yanına oturdu. Birlikte paketi açtılar.
“Olamaz!” diye bağırdı çocuk. “Gerçekten mi?”
“Gerçekten tabii oğlum.”
Aylardır bu Lego setinin hayalini kuran çocuk gözlerini kapatıp elini yumruk yaptı.
“Anne göreceksin, bugün yapıp bitireceğim bunu. Ve akşama dev gibi bir spor arabam olacak. Ama dev gibi!”
“Maalesef bugün yapamayacaksın” dedi annesi kahvaltı sofrasına çaydanlığı koyarken. “Çünkü bugün babanla görüşeceksin. Unuttun mu?”
“Aa, doğru” dedi çocuk kaşlarını indirerek.  “O zaman paketi açayım bari. Şu harika parçaları elimde tutmak istiyorum.”
“Hayır oğlum. Her yere saçılır onlar şimdi. Yarın açarsın.”
Çocuk biraz üzüldü ama çok da umursamadı. O günü babasıyla geçirecek olması da güzel bir şeydi. Lego paketini  özenle alıp odasına götürdü ve yatağının üzerine koydu.
Kahvaltıdan sonra evden çıkıp arabaya bindiler. Biraz sonra araba durdu. Babası bindi arabaya.
Araba gitmeye devam ederken garip sesler duydu çocuk. Birileri yüksek sesle bağırıyor, arabanın içinden mi dışından mı geldiği belli olmayan acı feryatlar yankılanıyordu.
Sonra birden siren sesleri doldu arabanın içine. Çocuk başını kaldırıp korkuyla camdan dışarı baktı.
Ve karşı kaldırımda annesiyle babasını gördü.
Şaşırdı. Dönüp ön koltuğa baktı. Biraz önce annesiyle babasının oturduğu yerde iki tane polis vardı. Bir tanesi arabayı sürüyor, diğeri telsizle konuşuyordu.
Neler olduğunu anlayamadı. Elini kalbine bastırarak tekrar camdan dışarı baktı. Babasının elinde silah vardı ve bağırıyordu. Annesi de bir yandan babasının elini tutmaya çalışıyor, bir yandan bağırarak yardım istiyordu.
“Polis amca, anneme yardım edin!” diye haykırdı arka koltuktan. Ama polisler duymadılar.
Kapıyı açıp arabadan dışarı atladı ve karşı kaldırıma doğru koştu. Tam annesinin elinden tutmak üzereyken birden yol yarıldı ve simsiyah bir uçurumdan düşmeye başladı çocuk.
           ***
“Bayram çocuğu, hadi bakalım. Uyanma zamanı!”
“Anneme yardım edin!” diye inledi çocuk gözlerini açarken.
“Yine mi kötü rüya!” dedi kadın şefkatli bir sesle. “Hemen kalk, elini yüzünü yıka, aşağıya ineceğiz. Bugün mutlu olma zamanı! Hem misafirlerimiz var.”
Çocuk kendine gelmek için bir süre daha yattı. Beyninde çalmaya devam eden siren sesleri cılızlaşıp kaybolunca kalkıp elini yüzünü yıkadı. Giyindikten sonra da dolabındaki kutuyu alıp aşağı indi.
Arkadaşları çoktan giyinip inmişlerdi bile. Yanlarında da ellerinde hediye paketleriyle gülümseyerek bekleyen yirmili yaşlarda 3 tane kız vardı.
“Ablalarınız bugün bayramınızı kutlamak için buradalar” dedi biraz önce kendisini uyandıran kadın. “Bir sürü de hediye getirmişler size. Harika, öyle değil mi?”
Arkadaşları sevinçle kıkırdarken çocuk da gülümsedi.
Sonra iki yıldır açmadığı Lego paketini elinde sıkı sıkı tutarak, annesine en çok benzeyen kıza doğru yürüyüp sarıldı.
Güneş, kimsesizler yurdunun geniş penceresinden çekilene kadar da kızın elini bırakmadı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.