Ahh Zekeriya Beyaz ahhh!

A -
A +
Atatürk tüccarlığı yaparak ünlenen Sözcü Yazarı Yılmaz Özdil önceki gün AK Parti döneminde icra edilen Ramazan Etkinliklerini 'ti'ye almış.
Yazıda geçen iğrenç ötesi cümleleri köşemden lağım kokularının yayılmaması için buraya taşımıyorum. Buram buram kibir ve nefret kokan yazıda yüzlerce sanatçıya, siyasetçiye hakaret ediyor Atatürk tüccarı yazar...
Yazıyı ayıklayıp temize çekip özetlemek gerekirse...
AK Parti döneminde ramazan kutlamalarının şova dönüştüğünü ve manevi havadan uzaklaştırıldığını belirtiyor.  
Yazının sonunda da...
"Neyse ki korona geldi de eski ramazan âdetlerine geri döndük" diyerek eskiden kutlanan ramazanlara duyduğu özlemi dile getiriyor.
Tabii bunu okuyan yeni yetme ergenler ile balık hafızalı bazı tipler Yılmaz Özdil'in özlemini çektiği geçmişteki ramazanların nasıl eda edildiğini unutmuş olabilir.
Onu hatırlatmak da benim işim olsun...
Efendim Özdil'in özlemini çektiği eski ramazanlar çok ama çok renkli geçerdi.
Hey gidi hey!
Mesela o dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ramazan ayının gelişini ayrı bir heyecanla kutlardı! Canlı yayında ya su içerek ya da damacana büyüklüğündeki kadehlerde şarap içerek karşılardı ramazan ayını!
Kadehi bastırdıkça ağzı "Joker" filmindeki oyuncunun ağzı gibi yırtılır, ortaya komik ötesi bir durum çıkar, ama Sayın Sezer o şarabın bir damlasını rezil olma pahasına yere damıtmazdı...
O dönemin din âlimleri(!) de çok ama çok renkliydi.
Mesela bir Yaşar Nuri Öztürk vardı. Cuma saatinde ekrana çıkar, Saba Tümer ile birlikte kahkahalar atarak kakara kikiri yapardı. "Cuma namazı dinimizde yok. Hele hele teravihmiş, kandil günüymüş falan, geçiniz efendim. Bunlar tamamen hurafe ve yalan" derdi. 
Namazların fazladan kılındığını, 5 vakit namaz olmadığını iddia ettiği dönemler de olurdu. 
O da Yılmaz Özdil gibi uyanık biriydi. 
Din üzerine sayısız kitap yazıp paraya para demezdi. Ama bu adam kansere yakalanıp ölüme yürümeye başlayınca ne oldu biliyor musunuz?
"Ben deist biriydim" dedi gidiş o gidiş!
Sadece o mu?
Bir Zekeriya Beyaz vardı ki o da büyük âlimdi(!)
Öyle şimdinin din âlimleri gibi "tutucu" falan değildi. "İftarınızı eşinizle cinsel münasebette bulunarak açabilirsiniz" diyecek kadar aydın bir ilahiyatçıydı!.. "Kurban Bayramı’nda keseceğiniz tavuk da kurban sayılır" diyecek kadar halkı düşünen müstesna bir tipti!..
İsmail Nacar hocalar vardı, türlü türlü fetvalar verirlerdi. 
AK Parti gelince bütün bu aydın, entelektüel din adamları siyasi hevesler uğruna harcadı! E, hâliyle ramazanların tadı kalmadı!
Mesela Kemal Kılıçdaroğlu tarzı ramazan karşılama diye bir gelenek vardı. Akşam ezanının okunmasına 5 dakika kala su içerek herkese önderlik ederdi Kemal Bey!
Mesela bir keresinde Beykoz civarında bir iftar yemeği tertip etti. İftara gelenlerin yarısı yemek bulamadığı için aç-biilaç evine geri döndü. Diğer yarısı da yemekten zehirlenip hastaneye kaldırıldı.
Farkı görüyorsunuz değil mi?
Bir kesimin oruç sürelerini uzatarak onlara sevap kazandırırken, diğerlerini de hastanelere düşürerek Allah yolunda hastalanmış kişiler statüsüne sokardı!
Ahh ah, çok özledik o ramazanları gerçekten!
Sahiden ha, bizim AK Parti'nin ramazan etkinlikleri sanki daha sönük geçiyor. Mesela Canan Kaftancıoğlu'nun etkinlikleri size de daha renkli gelmiyor mu?
Ramazandan önce bir domuzun 4 bölü 1'ini 7 dakikada mideye indiriyorsun. Seni eleştirenlere, "Kürtleri katlettiniz, inandığınız Allah belanızı versin" diyorsun. 
Sonra hop!
İftar sofrasında en önde el açıp Allah'a dua ediyor, Medine hurması ile iftar açıyorsun. 
Ne muhteşem bir aksiyon değil mi?
Yani mesela benimle Emin Çölaşan hiç bir olabilir miyiz? 
Ben, AK Parti'nin sönük iftarlarına katılırken, Emin Çölaşan ramazan ayının renkli geçmesi için âdeta kılı kırk yarıyor. 
Örneğin;
"Ben PKK'nın yerinde olsam, ramazan ayında saldırırım" diyerek ramazanın şöyle daha hareketli, daha kanlı, daha canlı geçmesi için mücadele ediyor.
Yani Yılmaz Özdil bunların katıldığı, bunların yaşattığı ramazan etkinliklerini özlemeyecek de beni mi özleyecek?
Hiç!
Neyse ki bu tür ramazanlar ve bu tür büyük din âlimleri(!) geride kaldı. Allah’a çok şükür ki geride kaldı.
Yılmaz Özdil de eski ramazanlara olan özlemini bu aralar farklı atraksiyonlar gerçekleştirerek gideriyor.
Sosyal medyada gördüm...
Ramazan pidesi yapıyor evinde. Ama bu öyle bildiğiniz ramazan pidesine benzemiyor. Şöyle soldan sondan bakınca Atatürk'ün silüetini andırıyor güzelim pide...
Üstüne da Atam'ın çok sevdiği susamlardan serpiştirmiş! Duyduğuma göre ramazana ve Atam'a özel 1881 tane özel pide üretecek. İsteyen olursa kuşe kâğıda sarıp, Atatürk posteriyle birlikte gönderecek.
Bu kez ucuza satsa da yiyip yiyip eski ramazanları hatırlasak be!
Ahhh Zekeriya Beyaz ah!
İçimizde yarasın hocam.
Ülke olarak seni çok özledik!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.