And the Oscar Goes to France (Ve Oscar Fransa'ya gider)

Herkes Brezilya’nın dünyanın en büyük futbol rezervi olduğunu sanırken Afrika damarından beslenen Fransa, klas oyuncularıyla hükümdarlığını tescil ettirdi. Doğru planlamanın, sabrın, ilk kötü sonuçta hemen baştakini değiştirmeye kalkmamanın kitabıdır Fransa...

Küçük bir heykelciğin önünde toplanan tüm önemli aktör, aktrist, yapımcı ve yönetmen, kurgucu her ne varsa birine verirler kimi ağlamaklı, kimi havalara sıçrayarak gösterisini tamamlar.
En önemlisi fiyatını katlar...
Biz de en iyi oyuncu, en iyi yönetmen, en iyi karakter oyuncusu, en iyi yardımcı oyuncu; ne varsa seçtik ve tamamladık.
Bütün hikâye projesi 7 ülkeden ayrı çalışma arasında seçilen İtalyan heykeltıraş Silvio Gazzangia tarafından 1974 yılında tasarlanan bir heykelcik içindi.
Bu kupa 18 ayar altından yapılma 4 kilo 970 gram ağırlığında ve 36 santimetre uzunluğunda. İtalyan heykeltraş kupayı “Temelden gelen çizgiler spiraller şeklinde yükseliyor ve Dünya’yı kavrayacak şekilde yukarı uzanıyor. Heykelin bütünündeki dinamik tansiyon, sportif iki atletin zafer anındaki o eşsiz mutluluğuyla yansıtılıyor’’ şeklinde anlatıyor. Kupanın zemininde şampiyon ülkelerin isimlerinin yazılı olduğu 17 küçük plaka bulunuyor. 1974’ten itibaren şampiyon ülkelerin isimlerinin işlendiği bu bölge, 2038 yılındaki şampiyonayla birlikte dolacak.
Bu kupanın macerası içinde narsistler, kendine âşık olanlar, gözünün bir ucu hep stadı çevreleyen dev ekranlarda olanlar vardı.
Tevazuu inandırıcı olmayanlar vardı.
Kontağı atanlar, kontak kapatanlar veya düz kontak yaparak pozisyon çalmayı deneyenler de vardı.
Çeşitli ruh hastalarıyla, gencecik yaşında çoktan olgunlaşmış delikanlılar da vardı..
“ALTIN JENERASYON” sahibi Hırvatistan’ın nüfusu 4 milyon.
Evet yanlış duymadınız bu dört milyonluk ülke; iki Real Madrid, iki Inter, iki Juventus, bir Monaco, bir Liverpool, bir Barcelona, iki Milan, bir Bayer Leverkusen, bir Atletico Madrid oyuncusu barındırıyor kadrosunda. 
Daha da dünya devlerine gönderecek isimleri bol bol var; Roma’nın aldığı Coric, Milan’a giden Halilovic gibi devlerin listesindeki Caleta Car, Livakovic gibi isimler de var.
Bugün bu jenerasyonun son Dünya Kupası şansı. Modric, Mandzukic, Subasic, Perisic, Lovren, Rakitic, Strinic, Corluka gibi isimlerin hepsi 30 ve üzerinde yaş olarak. Yani kariyerlerini taçlandırmanın eşiğini oynadılar.. Tam zamanıydı.
Karşılarında ise dünyanın en büyük futbol rezerv deposu vardı... Genelde herkes Brezilya’nın en büyük futbol rezervi olduğunu sanırken, dünyanın dinamikleri  Afrika damarından beslenen, neredeyse kırk dünya klası oyuncudan oluşan kadrosu ile Fransa’nın şu an hükümdarlığını tescil ettirdiğini kabul ediyor.
Nüfusun çoğalmasıyla ve yüz ölçümünün büyük olmasıyla hiçbir ilgisi olmayan sportif başarının kanıtıdır Hırvatistan.
Doğru planlamanın, sabrın, ilk kötü sonuçta hemen baştakini değiştirmeye kalkmamanın kitabıdır Fransa.
İz bırakanların başında gelen Belçika ise final oynayan iki takımın ortak özelliğini bir araya getirmiştir ve artık bir ekoldür.
Eminim ki birkaç gün içinde iki yıl sonraki Avrupa Şampiyonası’nın örgütlenmesine başlayacaklardır.
Bizim Lucescu Hocamızı ortalarda gören var mı; merak ediyorum.
Bitti.
Şimdi kendimizi oyuncağı elinden alınmış gibi hissedebiliriz. Ligin başlamasına da iki haftadan çok var...
Boşlukta gibiyiz.
Ve gördüğüm kadarıyla geleceği planlama konusunda en ufak bir hamlemiz yok.
Önümüzdeki haftadan itibaren bu küçük heykelciğin bizde bıraktığı izleri unutur, kendi ligimizin macerasına dalar gideriz.
Az kaldı.
Şimdilik transfer dedikodularıyla idare edeceğiz artık..

S-ÖZ:

“İnsanların dediklerine takılma. Çünkü onlar senin yaptıklarının yararlı olup olmadığına değil, kendilerine bir yararı olup olmadığına bakarlar...”