Hiç yaşanılmamış gibi...

A -
A +
“Yukarı kata çıkıp odalarının kapısına geldiği zaman, sanki ilk kez geliyor gibi heyecanlandı...”
 
 
Otuz yıl... Bu iki katlı, herkesin içinde yaşamak isteyeceği saraya benzer, görkemli ve yıllardır yapayalnız olmasına rağmen ayakta kalabilmiş bu evin kapısını açacak gücü bulmak için geçen süre. Tamı tamına otuz yıl. Evet, saymıştı. Belki de hep bugünü beklemişti yüzleşmek için.
Otuz yıl önce, ağlamaktan önünü dahi göremediği bir hâldeyken terk ettiği bu eve, şimdi yine geri dönmek zorunda kalmıştı. Yanlış anlaşılmasın, şikâyet etmiyordu fakat aynı acıyı, hâlâ aynı şiddetle kalbinin tam ortasında hissediyordu.
Tek bir farkla; bu sefer ağlamıyordu... Onun dışında, tıpkı o günkü gibi gözleri hiçbir şeyi göremiyordu. Yaşlanmıştı, kabul etmeliydi. Ben onun hakkında tüm bunları anlatırken, o eve bakmaktan, her köşesindeki hatıraları kafasında canlandırmaktan yoruldu.
Ama kararlıydı. Geri dönüp pes etmeyecek, yüzleşecekti. Tüm o hatıralar ve acıyla.
Başını kaldırdı ve hava soğuk olduğu için belki de sadece ona akıyormuş gibi gelen burnunu çekti, yavaş ve emin adımlarla evin kapısına yöneldi.
Eve girdiğinde, içerideki havayı bozuk gözleriyle bile rahatça görebildiği toz tanelerinin kaplamış olduğunu fark etti. Tam o anda, eğer ağlarsa kendine söyleyebileceği bir yalanının olduğunu gördü. Gözüne toz kaçacaktı. Ve kendi söyleyecek, kendi inanacaktı.
Evin içinde öylesine dolaşıp, her odaya göz ucuyla bakıp geçmek, o odalarda yaşanılan şeylerin tümünü unutup gitmek istemiyordu. Fakat bunu yapmak için otuz yıl beklemişti. Yapmak zorundaydı. O yüzden, hiç beklemeden yukarıya doğru merdivenlere yöneldi. Yukarı kata çıkıp odalarının kapısına geldiği zaman, sanki buraya ilk kez geliyormuşçasına heyecanlandı.
Odaya girdi. Holdeki kirli havanın aynısının bu odada da hâkim olduğunu gördü. Ne kadar kirli olduğunu bilmesine rağmen, havayı o yorgun ciğerlerinin en derinlerine kadar çekti. Sanki içine çekemediği her toz zerresi, her nefes, arkasındaki açık kapıdan süzülüp israf olacakmış gibi hissediyordu...
Yavaş adımlarla aynanın karşısına yürüdü, oturdu. Aynanın karşısındaki komodine baktı. Her şey otuz yıl öncesiyle aynıydı. Hiç dokunulmamış, hiç yaşanılmamış gibi…
Başını kaldırıp aynada kendi yüzüne bakacak cesareti çok aradı fakat bulamadı. Sonra bir şey fark etti!.. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.