Yüreğimde dinmeyen sızı...

A -
A +
“Yaptıklarımızı anlatmadan Bulaşıkçı Kemal Amca’nın işe niçin gelmediğini sordum...”     Öğrencilik yıllarımda Tayfur ile yaşadığımız, sonu çok üzüntü veren yemekhane hatıramı anlatmaya devam ediyorum. Tayfur tabağını masaya bırakır bırakmaz “bu tabak benim” diye kaptığım gibi havaya kaldırım. Tayfur da benden atik... Tam havada iken asıldı tabağına.. -Bırak benim tabağımı! Öğrenci psikolojisi işte… Ne olur bir köfte fazla olsa, ne olur birazcık yanık olsa… Ama öyle değil işte… “Benim olacak, senin olacak” derken yaşanan bu çekiştirmede tabldot tabağındaki yemeklerin bir kısmı pencereden aşağı döküldü. Cam çerçeve leke oldu. Masa berbat oldu. Biz şoktayız… Biraz mahcup biraz şaşkın olsak da masaya oturmaktan vazgeçip yeni masa aramaya başladık. Tayfur’un berbat olan tabağı bende kaldı, o da benim tabağımı aldı. Utanıp kendimize çekidüzen vereceğimize yemeğimizi beş dakikada yiyip az önceki yaşanan saçmalığa gülerek yemekhaneden ayrıldık. Biz nereden bilelim bahçede yurt müdürünün bayan misafiriyle birlikte tam da o anda oradan geçtiğini. Yemek suyunun bayan misafirin kafasına dökülünce müdür beyin şoke olup misafirin perişan olduğunu. Bunlardan hiç haberimiz yok… Sonra nelerin yaşandığından da… Birkaç gün sonraydı… Duyduk ki yemekhanenin bulaşıkçısı Kemal Amca artık işe gelmiyormuş. Öğrenciler arasında yayılan haberlerden işkillendim. Sanki bizim dökülen yemekle bir ilgisi var gibiydi. Kimseye diyemedim ama bu konuyu öğrenmeden duramadım. Aşçıların yanına gittim. Kendi yaşadıklarımı anlatmadan Kemal Amca’nın işe niçin gelmediğini sordum. -Müdür Bey işten attı onu, dediler. -Neden attı ki? Ne yanlışı olmuş ki? -Geçenlerde Müdür Bey bahçede bayan misafiriyle yürürken Kemal, tabaklardan artan yemek artığını aşağıya serpmiş. O da misafir kadının üzerine dökülmüş. Kadın perişan olmuş. Müdür Bey çok üzülmüş. Kemal benim hiç alakam yok dedi ama dinletemedi. -Yaa, diyebildim. Başım öne eğik oradan ayrıldım. Yüreğime hançer saplanmıştı. Yaptığımız çocukluk sebebiyle bir insanın ekmeğiyle oynamıştık. Bu durumu gidip Müdür Beye anlatsa mıydık? O yıllarda böyle bir şeye nasıl cesaret edebilirdik? Kimseye söyleyemedik ama aradan belki otuz sene geçmiştir… Şu pandemi döneminde de işlerinden olan insanları düşündükçe gözlerimin önüne Kemal Amca gelir ve yüreğimde ince bir sızı dolaşır…         M.R.-Sakarya
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.