Kahır ve elem dolu bir siyaset mühendisliği hikâyesi

A -
A +
Kalemler kâğıtlar yine ellerde. Toplama çıkarmalar yeniden başladı. İngilizce bilsin, dünyayı tanısın, sağdan oy çalsın, laikleri ürkütmesin, Kürtlerin kafasını karıştırsın. Sihirli formülü yaz enter tuşuna bas: İşte cumhurbaşkanı adayınız. Ortadan ortadan gidip cüzdan bulmaya çalışan bir opportunist, ne köy olmuş ne kasaba girdiği her seçimi istikrarlı bir biçimde kaybetmiş bir hacıyatmaz, halk denen şu haytalar bir izin verse ülkemizi uçuracak kaçıracak, liberallerin diktatörlüğü altında yaşama rüyaları kurduğu Nilüfer Göle'nin Mustafa Kemal Derviş'i, yüzde 0.45 yetmemiş Boynerlerin bu yaz moda olanı, akmaz kokmaz bir akademisyen, sağdan sağdan marine edilmiş, trafik ışığında durduğu 40 saniye kadar halka yakın olmuş Ahmet Necdet Sezer'in liberal sürümü...
Siyaset mühendisliği en yüksek puanlı mühendislik olmalı. Ne kadar zor 50 milyon bilinmeyenli denklemle işlemler yapmak. Sonra güç bela, Kaf dağından Janset çiçeği, ejderha kulağının memesini falan bulup kaynattığın kazandan çıkan leziz adayın, o yiğit, o cengaver gitsin, "Özal Türkiye'siyle başlayan bir hadsizlikle "A ne var, ben de konuşamaz mıyım, benim de fikrim var" diyen, o kültürel sınıf farkı yıkılınca ortaya çıkıveren" hadsizlerden biriyle aynı teraziye çıksın. Bir de yine hafif gelsin.
O zaman terazinin ağır basan tarafından bulmak lazım adayı. Brütüs formülü. İlk kez bir dehanın aklına gelmiyor bu bakkal matematiği. Oradan bir aday bulursak arkasına takılan o koyunlar da buraya gelir işte, uzamayın. Neyse ki son 10 yılda AKP'li Brütüs adaylarının iddianamelerde ibretlik hikâyeleri var.
En meşhuru Ali Müfit Gürtuna'nınki.
İbreti âlem için yeterince benzerlik de var.
Erdoğan'ın halefi. İkinci adam. Koltuğuna oturan. Tayyip Erdoğan, muhtar bile olamaz çığlıkları arasında hapse gönderilirken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştu. Sonra da Fazilet Partisi adayı, 1999 seçimlerinde Erdoğan'ın arkadan iten gizli eliyle seçimi kazanmıştı. Vefa bir semt adı değil konulu bir kompozisyon ödevine bile konu olacak kadar vefa göstermesi beklenendi.
Fazilet kapatılınca, bağımsız kaldı. AK Parti kuruldu, bağımsız kalmaya devam etti. Ve 28 Mart 2004 yerel seçimlerinin hemen öncesi.
Merkez medyada "Ilımlı isim" "herkesin başkanı" diye yelkenleri şişirilmiş. Bu geminin gözle görülen kısmı. Ama siyaset mühendisliği CERN gibi yerin altına kurulmuş laboratuvarlarda, ışıksız ortamlarda yapılan bir spor. Devamını iddianamelerden okuyalım.
Önce Kasım 2003 tarihli Jandarma'ya bağlı çalışan Cumhuriyet Çalışma Grubu raporu. Adı: Mahalli Genel Seçimler Öncesi Ortamın Şekillendirilmesi.
"İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı için Ali Müfit GÜRTUNA'nın AKP'den koparılması, Deniz BAYKAL'ın yerel seçimlerde muhalefet yapmayacağı, Ali Müfit GÜRTUNA'nın tabanının farklı olmasından dolayı CHP adayı olamayacağı, ancak DYP'ye entegre edilebileceğinin anlatıldığı,  AKP Milletvekillerinden kopacak şahısların DYP çatısı altında birleştirilmesiyle ilgili Ağar'ın harekete geçirilmesi gerektiği, 219 tane milletvekilinin AKP'den kopabilecek durumda olduğunu, gerginliğin tırmanması halinde ılımlıların yanına gitme eğilimi başlayacağını, gerilimi TSK'nın tırmandırabileceğini, stratejik olarak dinî noktalar üzerine değil, millî noktalar idari yapı ya da hukuk konularında sıkıştırılabileceğini, Ağar'ın ılımlı mesajlar verebileceğini ve bu şekilde AKP milletvekillerinin DYP'ye geçmesi için meşru bir zemin oluşturulabileceğini, Meclis'teki milletvekillerinin biyografik istihbaratlarının yapılması..."
Kâğıt üstüne şahane bir siyaset mühendisliği harikası. Devam edelim. Jandarma İstihbarat Başkanı Levent Ersöz, SESAR adlı bir düşünce kuruluşunun başındaki İsmail Yıldız'la. İddianameden aynen:
"Ali Müfit GÜRTUNA'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ilgili olarak konuştukları, bu bağlamda Levent ERSÖZ'ün Ali Müfit GÜRTUNA'ya destek verilmediğinden bahsettiği, İsmail YILDIZ'ın da 'Ali Müfit ile uğraşıyoruz hâlâ... Başbakan çok yoğun bir baskı uyguluyor buna' diyerek Ali Müfit GÜRTUNA'ya başbakan ve bazı milletvekillerinin 'bir yere gitme bizde kal baskısı' yaptıklarından bahsettiği, görüşmenin devamında Levent ERSÖZ'ün de 'Ağar ne yapıyor?' diye sorduğu, İsmail YILDIZ'ın 'Ağar da bu operasyonu bekliyor, GÜRTUNA operasyonu nu' dediği, ve 'bu olur ya da olmaz alternatiflerini hazırlayalım bir yandan, bir yandan alternatiflerini hazırlıyoruz' diyerek tespit ettiği isimleri saydığı."
Tabii bütün bunlar olurken Gürtuna ile de bir görüşülmesi gerek.
4 Aralık 2003'te Jandarma İstihbarat Başkanlığı'nda yapılan görüşmenin kaydı bizzat Jandarma tarafından alınıp, rapor haline getirilmiş.
İddianameden: "Görüşmede siyaset ve TSK'dan bahsedilerek ülkenin ruhuna, özüne, karakterine sahip çıkan insanların olması ve projeler oluşturması gerektiği, Türkiye'de siyasetin program ve proje yarıştırmadığı ideoloji yarıştırdığı şeklinde bilgilerin olduğu ayrıca Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN'ın doğum yeri olan Güneysu ilçesi hakkında bazı bilgilere yer verildiği."
Gürtuna ne demiş peki? AB'den azınlıklara, kamu reformundan, orduyu yıpratmaya çalışanlara kadar açmış ağzını yummuş gözünü. Paşalara AKP'nin dağılabileceği müjdesini vermiş, "Neredeyse Türklüğümüzü korumak için cemiyetler kurmak zorunda kalacağımızdan" dem vurarak vatanseverliğini, zamanın moda ulusalcı ruhuna uygun adam olduğunu ispatlamış.
Bu iş öyle ortada bırakılacak bir iş değil. Bir koordinatöre ihtiyaç var. Tabii ki işin uzmanı bir gazeteciye verilecek o vazife:
25 Aralık 2003. 14.30-15.30 arası. Özden Örnek'in Günlükleri.  Başlık: (E) Org. Kemal Yavuz ve Tuncay Özkan'ın Ziyareti" "Tuncay Özkan daha önce Show TV'de görev yapıyordu. Ancak bu hükümet kendi aleyhinde yayın yapan tüm kişileri ya oldukları gazetelerden çıkarttı ya da televizyonlardan uzaklaştırdı. Kemal Yavuz general de aynı durumda. Ben de kendilerine yardım edebilmek için MÖ (Mustafa Özkan: Devrin asker-medya-iş dünyası ilişkilerini yürüten bağlantı insanı) ile konuştum. Tuncay Özkan, Müfit Gürtuna'nın İstanbul TV'sini satın almak istiyor ve AKP'nin yerel seçimlerde İstanbul'dan çıkaracağı adaya karşılık Ali Müfit Gürtuna'nın birleşik cephenin adayı olarak gösterilmesini koordine ediyor. Şimdilik ANAP ve DYP ile anlaşma sağlamış."
Başka görüşmeler. Pek çok buluşmalar. Devreye giren Dalanlar, Doğan grubuyla temaslar.
Sonuç? Malum. Ne AKP, ne CHP, ne diğerleri aday gösterdi Gürtuna'yı. Sonra kendi partisini kurmaya çalıştı. Başörtüsünü çıkaran eşiyle liberal mesajlar verdi. Unutuldu, gitti.
Bir siyaset mühendisliğinin acı sonunu izlediniz.
Ama bu detone şarkı burada maalesef bitmedi anlaşılan...
Neyse, maceranın sonunu nasıl olsa bir gün bir iddianamede okuruz herhalde...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.