Bak ben gülüyor muyum diktatör!

A -
A +

"Endorsement" diye müesseseleşmiş bir gelenek var Amerikan siyasetinde. Herkes çıkıyor ve seçim kampanyasında desteklediği adayı açıklıyor. Kimi basının önüne geçerek, kimisi tweet atarak, kimi bir mitinge katılarak ya da yazı yazarak açıklıyor desteğini. Kimse de kimseyi ayıplamıyor.
2012 başkanlık seçimlerinde "Ben Affleck, Jessica Alba, Cameron Diaz, Leonardo DiCaprio, Chris Evans, Matt Damon, Jim Carey, Al Pacino, Sarah Jessica Parker, Kevin Spacey, Madonna, Jennifer Lopez, Justin Timberlake"in aralarında olduğu yüzlerce oyuncu, müzisyen, yönetmen Obama dedi açıkça.
Daha azı ise cumhuriyetçi aday Romney'ye desteklerini açıkladı. Mesela Clint Eastwood, Mel Gibson, Lindsay Lohan, Tom Selleck, Vanilla İce, Cindy Crawford, Sylvester Stallone...
Ama ne cumhuriyetçi Fox News'te ne de Amerika'nın çılgın ulusalcıları Tea Party taraftarları arasında Obama'ya destek veren sanatçıların isimlerini yanına kırmızı çarpı atarak listeleyen çıkmadı. Dün Twitter'da Başbakan Erdoğan'ın toplantısına katılan sanatçı ve sporculara yapıldığı gibi....
Obama'ya destek verdi diye Jennifer Lopez'e böyle atarlanan entel cumhuriyetçi bir muhalif de çıkmamıştır herhalde: "Hande Yener gibilerinin halkın yanında yer almaları daha tehlikelidir emin olun. Sığ iktidarın, sığ dalkavukları."
Halkımızın şanlı yürüyüşünde bizimle değilsin Hande Yener.
Peki, kim halkımızın yanında. Bir zamanlar tartışma programlarında Kemalist marşlar okuyan ama şimdilerde başkanlık sistemine yeşil ışık yaktı diye HDP Hakkari Milletvekili'ni Ertuğrul Kürkçü'ye ihbar edecek "Muhalif" rockerdan gelsin:
"İçindeki tek 1 kafanın bile insanı şaşırtmadığı 1 fotoğraf karesi öfke veya hüzün değil mutluluk vesilesidir. Popüler kültürde çok zayıflar."
Kimler zayıf? O kısa pantolonla Yalçın Küçük okurken milyon albüm satan Bülent Ersoy, Orhan Gencebay değil herhalde. Şey, işte onlar. "Bizi onlar biz diye bölen o kutuplaştırıcılar" işte. "Bunlar" iktidar ama popüler kültürde değil, çok şükür. Hande Yener'in alt grubu olarak çıkasıca...
Yetmez. Klişe, sıkıcı, Sovyetik tabii Kemalist, "gerçek sanatçı o dur ki" kartı açılmalı hemen. En pespayesi, arşivinde AKP'nin yok edeceği kültürel değerlerimiz arasına Aşık Veysel ile birlikte Orhan Gencebay'ı da saymışlığı olan Hürriyet'in moda yazarından:
"Grupta Zerrin Özer, Bülent Ersoy ve Orhan Gencebay'dan başka sanatçı yok. Onlardan da ikisi yorumcu, biri müzisyen. Sanatçı da denemez aslında."
Of bir meç, bir bol kot, bir Mustafa Yolaçan kadar 80'lerde çakılıp kalması lazım gelen overrated bir "sanatçı değil yorumcu" parmağı. Sanatçı sahnelerde ölmek isteyen, konuşurken davudi sesleriyle arzı titretmesi gereken, aydın çağdaş tiyatrocularımızdır ancak. Nazım Hikmet'in şiirindeki Ermeni soykırımı göndermesi olan mısralarını sansürleyerek okumuş bir Genco Erkal'ımız, "AKP'li dostum olamaz" gibi birleştirici mesajlar veren Fazıl Say'ımız mesela.
Yoksa "Hande Yener, Kutsi vs. Erdoğan'a gitmiş de falan filan. Yav zaten bu tipler soytarı. Gitseler ne olur gitmeseler ne olur. Tüketim malzemeleri."
Bi Mozart değilsin Kutsi, seni tüketiyoruz işte o kadar, şımarma.
Aşağılamak yetmez. Biraz da tehdit lazım. O da Birgün yazarına yakışır:
"Katilin, hırsızın selamını alan, davetine katılan sanatçı da bunun bedelini mutlaka öder. Gencebay, Zerrin Özer, Emre Altuğ vb..."
Aman Tanrım! Emre Altuğ ve Nükhet Duru'nun adı bu meşum eyleme katılmış. Müzik yazarı linççi kalabalığın önüne atar kendini:
"Pamuklara sarmamız, şefkat ve ihtimamla korumamız gerekenlerin başındadır Nükhet Duru. Karambol oluşturup biçmeye çalışanlara aldırmayalım."
Tabii geri kalanını biçmeye ise devam edebilirsiniz.
Dört darbe görmüş Nükhet Duru hiçbir devirde böyle bir politik linçe maruz kalmamıştır herhalde. İki cümlelik açıklamayla bu büyük iftirayı yalanlamış: "Bir insan ne olmadığını söylemek için konuşmaz zaman ve tarih her şeyi yazar... Sizlere olan sevgim yanılgıyla sarf edilen haksız sözlerin kaydını  tutmuyor kırılmadım merak etmeyin."
Yetmemiş ama alttan almalar. Asker sevdalısı, irticanın baş düşmanı Timur Selçuk'la laik Ege kıyılarındaki turne afişini de şöyle paylaşmış: Yolum hiç değişmedi. Aynı uzun, dikenli yokuşta yürüyorum, yürüyoruz...
Hah işte Nükhet Duru, devrimin şanlı yolunda avize küpeleriyle, sivri topuklarıyla cat walk yürüyormuş hâlâ demek, çok şükür.
Gülmeyin. Çünkü Kelebek'in arka sayfa happy hours yazarı gülen bir sanatçıyı fena yakalamış: "Erdoğan'ın toplantısına katılan ünlülerin yüzünde bir tedirginlik, bir tuhaf hâl. Bi Zerrin Özer sonsuz sırıtmış."
Zerrin Özer ve gülmek. O meşhur kahkahasıyla mı acaba?
Tabii bir de güldü diye iftira atılanlar da var. Metin Arolat'ın uğradığı büyük iftira mesela.
Diktatörün toplantısına katıldığı için yargılandığı Engizisyon'a ifade vermiş. Aslında o ulvi amaçlar için içeri sızmış:
"Bir arkadaşım mesaj attı. Twitter'a girme diye.. O zaman bende dank etti... Kesin kıyamet kopuyor... O an yapabilecek bir açıklama yok.. Ben konuşma sonrasını bekliyorum... Yüzüne söyleyeceklerimi... Hani ah bi karşı karşıya gelsem var ya... Durumu tam..."
Neredeyse Ömer Seyfettin'den Türk çocuğu Aleko tadında. Hain ilan edilme pahasına Rum gözüküp, Yunan ordusunun cephaneliğini patlatmıştı ya. Metin Arolat'ınki de Erdoğan'a yaklaşmak için yandaş görünen bir çapulcu kahramanlık destanıymış. Yaklaşmış da. Ne mi olmuş, çok heyecanlı Özel Yetkili Gezici İstiklal Mahkemesi'ne verdiği ifade tutanağından okuyalım:
"Elimi uzatıyorum ve gözlerine bakıp 'Ben Çapulcu Metin Arolat' diye giriş yapıyorum... Bana bakıp gülümsüyor... Gülümsemiyorum..."
Gülmeyin lütfen. Metin Arolat kendisine gülümseyen diktatöre gülmüş mü?
Böylece deşifre olunca derdest edilip dışarı çıkarıldığı dakikalara gidelim şimdi de:
"Diyorum ki: 'Bizler siz, biz diye ayrılmaya çalışıldıkça birbirimizi daha çok seviyoruz. Daha da biz oluyoruz. Belki bilmiyorsunuzdur, belki yanınızdakiler size başka türlü aktarıyordur, ama biz hâlâ biziz... Siz dediklerinizde, biz dediklerinizde, başı açık olan da kapalı olan da her zaman kopmadan biz olarak kalacağız...' Gözlerime baktı... O arada omzuma bir el dokundu, buyrun dediler ve çıktım..."
Herhalde, biz ve onların aslında ne olduğunu, hangi tarafta kalınca başının daha çok ağrıdığını günün sonunda anlamıştır Metin Aralot. Geçmiş olsun.
Bu berbat şarkı burada da bitmez. Arşivler taranmalı, Diktatöre giden sanatçıların şecereleri dökülmeli. Eski arşivlerde 12 Eylül'ü övmüş Zerrin Özer. Gözlerinde aynı büyük gözlükler. Bülent Ersoy peki ne yapmış 12 Eylül'de?
Bulamadınız mı? Ben söyleyeyim: Kenan Evren tarafından sahne yasağı konmuştu, bulamamanız normal. Evren'e müebbet kararını duyunca "Bugün benim doğum günüm" demesi o yüzden. Ayrıca cesur diva olarak "Anne olsam evladımı askere göndermezdim" dediğinde, bugün Zencefil'de "oyum Selahattin Demirtaş'a" diye muhaliflik yapılan zamanlar gibi kolay değildi işler. Halkı askerliğe soğutmaktan yargılandı. Yanında sadece Genç Siviller vardı.
Orhan Gencebay peki? Tam da o elitist popüler kültürcü rocker gibi düşünüyordu 12 Eylülcüler ve elitist müzik otoriteleri de: "Kalitesiz ağlak bir arabesk sanatçısı" olarak yıllarca şarkıları TRT'de çalınmadı.
İlle de darbeci falan arıyorsanız Evren'e resimleri için modellik teklif eden büyük muhalif Müjde Ar'a, darbe yapmayan orduya küsen CHP'nin cumhurbaşkanlığı toplantısına katılmış Tarık Akan'a, Cumhuriyet Mitinglerinde çalan Bulutsuzluk Özlemi'ne, Esad mitinglerinden çalan Grup Yorum'a, dağda görünen Atatürk silüeti festivalinde konser veren solcu partidaşlarınıza falan bakın...
Diktatör-sanatçı ilişkisi üzerine daha derin okumalar yapmak isterseniz de Atatürk'ün yakın arkadaşlarının hatıralarını açıp okuyun. Safiye Ayla'ya ettiklerini, Muhsin Ertuğrul'a kendi yazdığı oyunu oynamadı diye yaptıklarını falan.
Metin Arolat'ın bile atar yapabildiği, kendisiyle fotoğraf çektirdi diye linç edilen Hande Yener'i bile koruyamayan bir diktatörlük rejimi istemiyoruz bu arada...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.