BALYOZ'DA "MASUMİYET" ALGISI VE CEMAAT'İN VEBALİ

A -
A +

Daha taptaze belleklerimizde.
Başbakan Tayyip Erdoğan'dan "Seni yıkıp geçeriz, gücümüzün farkında bile değilsin" nidalarıyla diyet istedikleri heyheyli günlerinde haykırıyordu "ak tolgalı cemaat beyi" Pensilvanya'dan.
Ve medyadaki tetikçileri Zaman'dan, Samanyolu'ndan, Bugün'den:
"Eğer yargıda ve emniyette Hizmet Hareketi'ne gönül veren hizmet erleri olmasaydı, askerî darbe kapımızdaydı, seni yıkıp geçecekti. Sayemizde bugünleri gördün."
Cemaatin "Dershanelerimize dokunma, bürokrasiyi teslim et,  MİT'İ de bize ver" dediği günlerdi.
Şimdi bakıyorum da son dönemlerde gelen talimatlarla derin bir sessizliğe gömülüyorlar.
Önceki gün de öyle oldu.
Biliyorsunuz Anayasa Mahkemesi, Balyoz davasında hak ihlalleri yapıldığına karar verdi. Davaya bakan mahkeme de sanıkların tahliyesine.
Cemaatte tıs yok.
Malum, kuyruklarına taktıkları CHP ve MHP bu davalarda taraf.
Konjonktür böyle bir şey. Cemaat medyasına işte böyle takla attırıyor.
Haydi kıvranmayın!
"Hizmet Hareketinin yargıdaki ve emniyetteki gönül erleri sayesinde" gerilettiğiniz askerî vesayetin sanıkları tek tek tahliye edilirken susmayın.
Nerede o bas bariton perforecilerinizin gümbür gümbür seslendirdiği darbe plânları...
Ne duruyorsunuz, "O delillerin hepsi gerçek, CD'leri biz üretmedik, imzalar da ıslak, taklit değil" deyin.
Eskisi gibi, hak ihlalleri yapılmadığını, yargılamaların adil, tutukluluk sürelerinin az bile olduğunu söyleyin.
Deniz Kuvvetlerinden yüzlerce subayın yargılandığı "casusluk" davasını savunun. O garabeti millete "asrın casusluk davası" diye yutturmaya devam edin. Sizin "yedi uyuyanlar" da Deniz Kuvvetleri'ne sızım sızım sızıntı olsun.
Ama susuyorsunuz.
Maymun ettiğiniz CHP'lilerin bu konuda hassas olduğunu biliyorsunuz çünkü. CHP'lilerin kendilerinden olmayan 12 Eylül darbecilerine şahin, kendi darbecilerine şefkat dolu olduğunu da.
Şimdi Sisi sevdalısı bir Cumhurbaşkanı adayınız da var üstelik.
Vakvakları ürkütmemek lâzım tabii...
Gelelim bu tahliyelerde oluşturulmak istenen "masumiyet algısı"nın vebaline.
Bu vebalin bedeli, klasik deyimiyle paralel yapı ve savcılarla, onları fiştekleyip gemi azıya almalarına sebep olan Pensilvanya'nın üzerinde.
Ne oldu hatırlayalım:
Elmalarla armutlar aynı sepete kondu.
Saçma sapan iddialar, bağlantılar ve tanıklarla davalar yörüngesinden saptı.
Ordudaki emir komuta zinciri gözardı edilerek generalinden erine "Sanıklar ne kadar çoksa o kadar iyi olur" mantığıyla "Darbe sepeti"ne kim varsa dolduruldu.
Emniyetin hizmet elemanları öylesine pervasız hareket ediyorlardı ki artık davaların içeriği konuşulmaz hâle geldi bu saçmalıklar yüzünden. İnsan hakları ihlalleri, vicdanları yaralayacak uygulamalar yapıldı, kararlar alındı. Kuddusi Okkır'dan Türkan Saylan'a dek pek çok kişi mağdur edildi, ölümlere âdeta göz yumuldu. Uyarılar dikkate alınmadı.
Mahkeme dönemin bir numaralı tanığı, eski Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ı kendileri istemesine rağmen tanık olarak çağırmamakta direndi.
Sanıkların avukatlarla iletişimine engel olundu.
Sonunda ne oldu?
Tahliye edilen kimi sanıkları dinledim.
Aynı tas, aynı hamam.
Medyanın da gazıyla sanırsınız içeriden özgürlük savaşçıları çıkıyor.
Algı operasyonunun ana ekseni ise "masumiyet" üzerine.
"Hepimiz masumuz, darbe teşebbüsü diye bir şey olmadı. Her şey yalandı ve o yalan üzerine kuruldu tüm dava."
Oysa bu "masumiyet algısı"nın tek sorumlusu Cemaat, görüyoruz ki şimdi konjonktürel bir suskunluk içinde.
Mafyanın Omerta Yasası gibi.
Sessizlik!
Türkiye'ye yine en büyük kötülüğü ettiler. Davaları sulandırarak darbecilerin kendilerini masum ilan etmesinde en büyük payın sahibi oldular.
Sonunda gereken yapıldı.
Sanıklar yargılamadaki bazı hak ihlalleri nedeniyle hukuken doğru olduğu şekilde tahliye edildiler. Ama kimse darbecilikten aklanmış değil. Hâlâ sanıklar. O jenerik senaryolarda kuvvet komutanlarının bile kınadığı planları da biz rüya olarak görmedik.
Masumiyet mi?
Geçiniz efendim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.