İkbal Gürpınar: Açlıktan ölsem evlilik programı sunmam

AK Parti Sarıyer İlçe Teşkilatı'nda yönetim kurulu üyesi olarak siyasete atılan Gürpınar: "Milletvekili olma sevdalısı değilim"

İkbal Gürpınar… Hepimiz onu hayatın içinden programları, şiir albümleri, kitapları, neşeli hali ve televizyonun ilk örtünen ünlüsü olarak tanıyoruz. 25 yıl önce TRT'de başlayan televizyonculuk serüveni 7 yıldır Kanal 7'de devam ediyor. Şubat ayında belki de çok tartışılacak olan "Kâbe Yollarında" adlı yeni programla karşımıza gelecek. Bu arada İkbal Gürpınar, geçtiğimiz yıl Aralık ayında Ak Parti'den siyasete girdi. Ak Parti Sarıyer İlçe Teşkilatı'nda yönetim kurulu üyesi olan Gürpınar, aynı zamanda Ak Parti İstanbul'da da delegelik yapıyor. Gürpınar'la umre ziyareti dönüşünde Zekeriyaköy'deki yeni evinde konuştuk. Sohbete siyasetle başladık, televizyonla bitirdik…
Siyasetten beklentiniz nedir? Kendinizi milletvekili olarak Meclis'te görüyor musunuz?
İnanın hiçbir beklentim yok. Ben bu görevi milletvekilliği sevdasıyla değil bir uyanışa vesile olmak için kabul ettim. Yanlış ve vizyonsuz politikalar nedeniyle uzun yıllarını kaybetmiş olan ülkemiz, çok uzun zamandan beri ilk kez AK Parti ile geleceğe yönelik hedefler koyuyor. Bunları yaparken de ne gibi zorluklar ve engellemelerle karşılaşıldığı hepimizin malumu. Yeni Türkiye yolunda vatanımıza, milletimize destek vermenin, boynumuzun borcu olduğunu düşünüyorum. Uzun yıllardan beri Sarıyer'de yaşayan biri olarak, İlçe Başkanımız Salih Bayraktar'ın yapmış olduğu teklifle, kendi ait olduğum yer olan Sarıyer'de böyle bir mücadeleye girme kararı aldım. Çünkü AK Parti'nin kaderinin Türkiye'nin kaderi olduğuna inanıyorum.
Bunu nasıl yapıyorsunuz?
Her Çarşamba Sarıyer ilçesi içindeki mahallelere halk toplantılarına gidiyorum. Orada hem konuşmalar yapıyorum hem de vatandaşın problemlerini dinliyorum. Ne yazık ki halkımız haklarını, Devletten nasıl yararlanacağını bilmiyor. Yol gösteriyorum, notlarımı alıyorum ve mümkünse bir sonraki haftaya kadar çözmeye çalışıyorum.
Televizyonda birçok ilke imza attınız. Ayrıca ilk örtünen sunucusunuz. Bunun zorluklarını yaşadınız mı?
Elbette yaşadım. Her iki taraf da beni çok ağlattı. Yeni kapandığım zamanlarda acaba açılsam mı tekrar diye düşündüğüm zamanlar bile oldu. Hem radikal dinciler tarafından hem de diğer taraftan acımasızca eleştirildim. Makyajım ve bonem yüzünden gençlere kötü örnek oluyorum diye radikal dinciler beni tefe koydu. Çünkü boğazıma kadar kapatamıyordum. Diğer taraftan da, iş bağlantılarımı iptal ettiler. Bir saç boyası firmasıyla anlaşmak üzereydik. Güneydoğu'dan başlayıp bütün huzur evlerindeki yaşlıların saçını boyayacağımız bir sosyal sorumluluk projesiydi. Festivaller iptal oldu. Büyük bir mali krize girdim. Çünkü ben televizyon programlarından daha çok sunduğum festivallerden para kazanan bir insandım. Başımı örttükten sonra hiç festival işi alamadım. Çünkü arkamda alabildiğince açık bir sanatçı varken benimle aynı sahnede olmasının doğru olmayacağını düşündüler belki de bilemiyorum.
Örtündükten sonra hayatınız nasıl değişti?
Ben zaten imam hatip mezunuyum. Babam da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin ilk mezunlarından. Hem Allah'a olan inancım hem de aile yapım dolayısıyla daha önce de giyim tarzıyla, hayat tarzıyla mazbut bir insandım. Ben bir televizyon ünlüsü gibi yaşamadım hiçbir zaman. Gece kulübü bar gibi yerlere hiç gitmedim. Magazine malzeme olmadım. Aslında ben 17 yaşına kadar kapalıydım. 9 yaşında babam hacca gittiğinde kendi isteğimle kapatmıştım. İlk eşimin zoruyla 17 yaşında açtım sonra da öyle kalmıştı.
Televizyon programında insanları Hacca göndereceksiniz. Bu programın formatı nasıl olacak?
Şubat ayı içinde Kanal 7'de yayınlanmaya başlayacak olan yeni bir program hazırlıyoruz. İlk 4 bölümünü çektik. Adı "Kâbe Yollarında"
Hayatında hiç hacca gitmemiş, mali durumu uygun değil ama oranın aşkıyla yanıp tutuşan, başından birçok kötü olay geçmiş ama isyan etmemiş, sabretmiş, ağzı dualı kişileri bulup onları götüreceğiz. Aslında bu Mustafa Akıllı Bey'in projesi. Rüyasında görmüş ve uyanır uyanmaz bu programı İkbal hanım sunmalı demiş. Türk Hava Yolları bize sponsor oldu. Her ay bir kişiyi götüreceğiz inşallah.
Siz yıllardan bu yana televizyonun içindesiniz. Çok sayıda program yaptınız. Şu anda televizyon yayıncılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Size bir tek şunu söyleyeceğim. Umre ziyaretlerim sırasında konuştuğum orada yaşayan kişiler bana "Nedir bu diziler ben utanıyorum Türk kanallarını seyretmiyorum siz bu dizileri nasıl yayınlıyorsunuz?" diye sitem ediyorlar. "Ben de seyretmiyorum" diyorum. Gerçekten televizyon seyretmiyorum. Çocuklarıma da izlettirmiyorum. Diziler toplumu dejenere etti.
Evlenme programlarını nasıl buluyorsunuz?
Annem bile seyrediyor ama gülmek eğlenmek için. Bu tür programlar evliliğin ciddiyetini, evlilik kurumunu küçük düşürüyor. Çünkü orada ilk sorulan şey "evi-arabası var mı? Ben geçenlerde kanal değiştirirken rastladım. Sunucu hanımın bir katılımcıya ilk sözü "Bak emekli maaşı var. Evi var arabası var. 3 tane daha dairesi varmış ama onları çocuklarının üzerine geçirmiş" şeklindeydi. Ama ahlaklı mı, imanlı mı, dürüst mü bunlar hiç gündemde değil…
Şu dünyada hiçbir şeyi kınamamayı öğrendim ama ben kendi adıma söyleyeyim acımdan ölsem evlilik programı sunmam.


ÜNLÜ SUNUCU YENİ EVİNİN KAPILARINI GAZETEMİZE AÇTI



BU DÖRTLÜ İLK DEFA AYNI KAREDE
İkbal Gürpınar üçüncü evliliğini Türkiye'nin ilk çocuk ilahi sanatçısı Emre Ermiş'le yaptı. Emre Bey, şu anda hem İkbal Gürpınar'la aynı ekranı paylaşıyor hem de menajerliğini yürütüyor. Zekeriyaköy'deki muhteşem evlerinde bizi ağırlayan ünlü çift, Emre Bey'in ilk evliliğinden olan kızı Dilara ve Gürpınar'ın ilk evliliğinden olan Efe ile mutlu bir aile tablosu sergiliyor.


KADINLAR?BENİ?KISKANMADIKLARI İÇİN SEVİYORLAR
İkbal Gürpınar 7'den 70'e büyük bir hayran kitlesine sahip. "Niye sizi bu kadar çok seviyorlar"?diye sorduğumuzda, o ünlü gülüşü ile şen bir kahkaha atıp "Beni kendilerinden görüyorlar. 90-60-90 değilim. Beni kıskanılacak bir kadın oarak görmüyorlar" diyor. Söz kilolardan açılınca biraz toplu halinin sebebinin tiroidinin yavaş çalışması olduğunu sölüyor. "85 kiloyum ve 44 bedenim" diyen Gürpınar, "Diyet yapmıyorum ama öğünlerimde sebzelerle proteinleri ayırıyorum.?Suya da limon sıkarak alkali hale getiriyorum" diye ekliyor. İkbal Gürpınar'ın şu sıralarda başı adının kullanıldığı satış yapan kanallarındaki reklamlarla dertte. Bu reklamlarla halkın dolandırıldığını söyleyen Gürpınar, "Kanal 7'deki ferace reklamı dışındakiler benim değil. Alkali su ve çamaşır makinesi topu da satmıyorum. Bunlara dava açtım" dedi.


ÇOCUKKEN KEKEMEYDİM
Şiir albümleriyle de ünlü, ekranların başarılı sunucusunun bir zamanlar kekeme olduğunu biliyor muydunuz? Çocukken köpek saldırısına maruz kalan İkbal Gürpınar'ın korkudan konuşması bozulmuş. Üniversiteye kadar heyecanlandığında konuşurken kekeleyen İkbal?Gürpınar, bu problemini iletişim faktültesindeki hocaları sayesinde çözmüş.


ZİYNETİ KOCABIYIK-TÜRKİYE GAZETESİ
Fotoğraflar: Bünyamin Çelik