Sızmalar, sızdırmalar...

A -
A +
Sızmanın çok çeşitli manaları vardır... Mesela "sızma zeytinyağı" denildiği vakit, vatandaş genellikle bahse konu yağın kaliteli ve de sağlıklı olduğu sonucunu çıkarır. Pratikte, o yağın gerçekten sızma olup olmadığını anlama şansı, ancak damak tadı ve mutfak tecrübesi ile mümkün. Bazılarının burnu iyi koku alır, zeytinyağının sızma olup olmadığını kokusundan da anlayabilir... Bazıları da saflık, tecrübesizlik veya iyi niyetinden dolayı, sızma olmayanı da sızma zanneder veya öyle kabul eder. Neticede söz konusu olan yağdır!
"Aralarından su sızmıyor..." tabiri, iki kişi veya grup veya taraf arasında çok sıkı fıkı ilişkilere delalet (dalalet değil) eder. Burada "sızma" vurgusu, biraz da bahse konu sıkı-fıkı duruma duyulan aşırı gıpta veya kıskançlığı anlatır. Yahut onların birtakım gizli dolaplar çevirme ihtimaline de işaret eder. Ama daha önemlisi, böyle gizli dolapları çeviren odaklara sızabilme imkân ve kabiliyetidir. Eğer bu tür mihraklara başarılı bir sızma yapılabilirse, çok büyük avantajlar sağlanabilir veya aynı oranda büyük tehlikeler savuşturulabilir. Fakat bazen bir yerlere sızma yapan unsur, karşı tarafın da aynı anda kendi içine sızma eylemini gerçekleştirdiğinin farkına varmayabilir. Yani, yaptığı sızmanın su sızdırdığını bilmeden, kendince başka şeyler sızdırmaya çalışır... Nihayet bir gün, o sızmanın hızma gibi burnuna takılıp çekildiğini hissettiğinde, artık iş işten geçmiştir! İstihbarat örgütlerinin zor ve bir o kadar da vazgeçilmez, tutkulu oyunudur bu. Sızma ve sızdırma...
Bazen de uyduruk sızdırmalar yapılır. Maksat, sızma var mı, yok mu anlamak içindir. O sızdırmaya atlayan acemi sazanlar derhal oltaya takılır... Velhasıl sızmalar ve sızdırmalar türlü türlüdür. Kimi zaman bu işin erbabı olanlar, her şey olup bittikten sonra, hatırlarını yazarak, başardığı sızmaların tadını çıkarır. Kimi zaman da, üçüncü bir tarafın niyetini bozmasıyla veya verdiği taahhütlere ihanet etmesiyle, sızdırma yapılarak bir sonuç elde edilmeye çalışılır. "Oslo Süreci" diye isimlendirilen görüşmelerin sızması böyle bir şeydi. Ama bu sızdırmadan kimilerinin beklediği sonuç alınamadı. Biraz sarsıntı olmakla birlikte, kısa süre sonra durum toparlandı. Bu çeşit bir sızmaya mahal vermemek için daha değişik bir yöntem takip edilmeye başlandı. Ancak bu kez de başka bir biçimde sızdırma vukua geldi!
Günlerdir bu sızdırma ile yatıp kalkıyoruz... BDP heyetinin, İmralı'da Öcalan'la yaptığı görüşmelerin zabtı olduğu iddia edilen iki sayfalık bir metnin, Milliyet gazetesine sızdırılması... Kim sızdırdı? Niçin sızdırdı? Sızmayı bir gazetecilik başarısı olarak okuyacak kadar saf olabilir miyiz? Başbakanın ısrarlı beyanlarına bakılırsa, asla! Hükümet kanadının bastırması sonucu, sızdırmaya bilerek veya bilmeyerek alet olan BDP'yi köşeye sıkıştırdı. Bu sebeple sizler bu satırları okurken şayet hâlâ faş edilmemişse, Selahattin Demirtaş'ın beyanına göre en geç salı günü açıklanacak. İfşa edilecek isim veya isimler gerçek sızdıranlar mı olacak, orası meşkûk. Ama şurası kesin: Sızma işleminin ustaları kimin sızdırdığını sızma yağ gibi -pardon- bal gibi biliyor! Neyse fazla da takılmayın. Bir gün gerçekler dışarıya da sızar veya sızdırılır... Sızma zeytinyağı gibi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.