Reyhanlı saldırısı

A -
A +

Geçen hafta Türkiye tarihinin en büyük terör saldırısı ile sarsıldı. Elliden fazla insanımız hayatını kaybetti. Saldırı kısa sürede etkisini gösterdi, birçok tartışmayı tetiklerken kamuoyu da bölündü. Kısa süre içinde şüphelilerin yakalanması ve Türk vatandaşı olduklarının açıklanması da tartışmaları daha da muğlâk hale getirdi. Tartışmalar sadece kimin/kimlerin yaptığı ile sınırlı kalmadı, Türk istihbarat örgütlerinin yeterlilikleri de sorgulanmaya başladı. Bilgi kirliliğinin arttığı bu ortamda saldırıdan yola çıkılarak çok sayıda komplo teorisi üretildi. Teorilerde olağan şüphelilerin listesi oldukça uzundu. Listenin bir ucunda Suriye İstihbaratı, öteki ucunda Suriyeli muhalifler, arada da birçok devlet ve örgüt vardı.

Olaydan kısa süre sonra, önce İçişleri Bakanı ardından da Başbakan Erdoğan'ın saldırının planlayıcısı olarak Suriye İstihbaratını işaret etmesi komplo teorilerinin bir kısmını çökertti. Anlaşılan, Reyhanlı terör saldırısı, Suriye istihbaratı Muhaberat'ın organize ettiği tipik bir "örtülü operasyon"du.
Devletler; açıkça ahlaki, hukuki, siyasi sorumluluk ve risk almak istemedikleri durumlarda, rakiplerine karşı çeşitli örtülü yöntemler kullanırlar. Burada temel kural, her şeyi inkâr etmektir. Saldırının amacı, muğlaklık, şüphe, hükümete güvensizlik ve kamuoyunun zihninde birçok soru işareti oluşturmaktır. Kitleleri tartıştırmak, çatıştırmak, bölmek, hükümeti baskılayarak onu politikalarından vazgeçirmek temel amaçtır. Bu yöntemlere istihbarat dünyasında genel olarak örtülü operasyon denir. Örtülü operasyonlar, ekonomik mali krizlerden, propaganda ve psikolojik savaşa, yarı askerî grupların desteklenmesinden, terör saldırılarına kadar geniş bir yelpazeyi oluşturur.
Reyhanlı hadisesinin ardından yaşananlara bakınca bunun tipik bir "örtülü operasyon" olduğunu görebiliyoruz. Terör saldırısı kamuoyunun tepkisini harekete geçirdi. Tepkiler bir yandan hükümeti, bir yandan da sığınmacıları hedef aldı. Hükümet Suriye politikası nedeniyle eleştirilirken, MİT ve Emniyet İstihbaratının sorumlulukları sorgulanmaya başlandı. Sığınmacılar da hedef tahtasına konuldu.
Başbakan Erdoğan'ın ziyaretinden de anlaşılacağı üzere ABD Suriye konusunda fazla bir sorumluluk üstlenmek istemiyor. Kriz kısa sürede çözülemeyecek. Bu da Türkiye'nin kaotik Suriye gerçeği ile bir süre daha yaşayacağını gösteriyor. Hükümeti zor durumda bırakmak isteyen olağan şüpheli Esad rejimi ise, karşı hamle olarak bildiği en iyi iş olan "örtülü operasyonları" bir daha denemek isteyecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.