Devletin malı efsanesi...

A -
A +
Özal'ın bir devlet bakanı vardı: Tınaz Titiz.
Yeniden yapılandırma işlerine meraklıydı. O günkü anlayışı ile bürokrasinin en az on yıl ilerisindeydi. Anlattıklarını çoğu kimse anlamıyordu. Onun gündeme getirdiği konuları biz on sene sonra konuşmaya başladık.
Bir gün bir hatırasını anlatmıştı. Yabancı sermaye girişi ile ilgili bürokratik işlemleri azaltmak için önce mevcut mevzuata bakmışlar.. Sayıları unuttum ama 100'den fazla imza lazım olduğunu görmüşler. KHK ile imza sayısını 30'a düşürmüşler.
Tınaz Bey demişti ki, böyle hâllerde sistem kendini korumaya alıyor. Sanki, siz misiniz bunu 100'den 30'a indiren dercesine zaman içinde imza sayısını yine 100'den fazla yaptılar. Eskisine göre zorluk neredeyse iki katına çıktı.
Tınaz Bey'in bu konularda 16 tane telif eseri var. Sanal ortamda bulmak mümkün. Vakit bulabilirseniz (Sorunlar Nasıl Çözülmez) isimli akıcı kitabından başlayabilirsiniz. 
Bazı kurumları yeniden yapılandırmak mümkün değil.
Bana göre mesela  Millî Eğitim Bakanlığında yeniden yapılandırma olmaz.
Millî Eğitim Bakanlığı sadece lağvedilebilir.
Bir örnek olarak MEB dedim.. Bunun gibi çook kurum var. Eleman deposu olmuş. Ucu bucağı yok.
Bu hizmeti merkezden yürütmek şart mı?
Merkezde temel prensipleri koyan, denetleyen en fazla 100 kişilik bir kadro olur. Kalan herkes illere devredilir. Bırakın özel idareler okul devralsın, işletsin, öğretmen alsın.. Almasın.. Ne yapacaksa kendisi yapsın.
Merkez koyduğu temel prensiplere uysun.
Kadrosu bir milyona yaklaşan teşkilatla eğitim olmaz.. Hiçbir şey olmaz. Soldan sağa say deseniz bir sene zaman alır. Bu kadar sayının sağdan sola dönmesi bile bir hükûmet dönemine sığmaz. İller baksın bu işe. Hepsinin aynı müfredata tabi olması da şart değil. Ortak üç dört tane ders olur, gerisini iller kendi şartlarına göre, velilerin taleplerine göre ayarlar. Ne okutulacağı ilan edilir, veli beğendiğine gider. Temel eğitimden sonra herkesi eğitme iddiası ile Kızılay’ın yardım çadırından herkese yemek dağıtmak arasında bir fark yoktur. Yarısını dökerler, yarısı yemez, maliyet artar, israf artar.. Sadece dağıttın mı, dağıttım olur.
Yine Tınaz Bey'in kamunun satın aldığı mal ve hizmetlerle ilgili bir dökümü vardı.
Kamunun satın aldığı her 100 liralık mal ve hizmetin;
25 lirası ihtiyaç olmayan mal ve hizmete,
25 lirası çürük ve bozuk mal ve hizmete,
25 lirası rüşvete gidiyordu.
Bu ne demek?
100 lira harcıyorsunuz 25 liralık mal veya hizmet alabiliyorsunuz. 
Fire 75 lira.
Olmaz ya hadi sıktınız, denetlediniz, asarım keserim dediniz ve rüşveti sıfırladınız. Fire yüzde 50 oluyor.
İyi niyetle ve namuslu adamla çözülebilecek bir problem değil.
Mesele çok sık denetlenen ve önemli bir kısmı özelden satın alınan sağlık hizmeti için ödenen para ile satın alınan hizmet arasındaki farkın ne olduğunu hesap edenimiz oldu mu? İhtiyaç olmayan hizmete ödenen paranın toplamdaki payı ne kadar?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.