Alan elden veren ele: Erdoğan Somali'de umut olurken

A -
A +

Somali'nin belki de tek tük asfaltlı yollarından birinden (bu yol da 4 sene once asfatlı değilmiş, Türkiye'nin yardımları ile yapılmış) geniş güvenlik önlemleri içinde ilerliyoruz. İki gün önce 5 Somalili'nin hayatı kaybettiği, Türk heyetini hedef alan korkunç bir saldırı sonrasında güvenlik önlemleri en üst düzeyde. Askerler sokakları tutmuş, ellerinde otomatik silahlar. Fakirlik şu gördüğünüz video seviyesinde (http://instagram.com/p/yRhvgHzZoe/). Ali Bayramoğlu'nun ifadesiyle "Havalanından Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na bizim geçtiğimiz yol topraktan caddeye yeni dönüşmüş. Taşlı, delikli ara sokaklar toprak patika halinde bile değil. İnsanların çoğunluğunun oturduğu yerlere baraka dahi denilemez. Bizdeki fakir göçebe çadırları, oradaki, farklı bez parçalarının üst üst yığılmasıyla, teneke plakalara tıkıştırılmasıyla yapılmış sefil barınakların yanında saray gibi kalıyor. Bu, Güney Afrika'da, diğer Afrika ülkelerinde gördüğümüz dış mahalle görüntüsü değil. Şehir böyle."[1] İnsan onuruna asla yakışmayacak bu şartlara mahkum insanlara tanık olmak bile zül. Dünyada bu koşullarda insanların yaşamı karşısında istemsiz ağızdan dökülen "halimize şükretmek lazım" ifadesi bile bencil ve kibirli geliyor. Çaresizlik dışında insan bir şey hissedemiyor.

Otomatik silahlar ile korku salan askerlerin tuttuğu sokaklardan, izin verilen alana kadar, konvoyu izlemek için bekleyen Somalililer ise gülümseyerek karşılıyor bizi. Hastaneye vardığımızda bizlerle fotoğraf çektirmek isteyen Somalili gençlerin neşesi bir nebze dindiriyor hüznümüzü. Şevkle anlatıyor ülkelerini. "Somali gelişti" diyorlar. "Dört sene önce Somali çok da kötüydü, bir ülke ölmek üzereydi, ama şimdi farklı" diyorlar. "Türkiye'nin rolü çok büyük" diye ekliyorlar. "Kimsenin Somali'ye el uzatmadığı bir anda, Türkiye ve Erdoğan bize sahip çıktı" diye not düşüyorlar.

Kaseti biraz geri saralım.

Erdoğan'ın bir önceki Somali ziyaretinde gördüğü tablo, Somali tarihinin en karanlık zamanlarından biriydi,

Felaketler, on yıllar süren iç savaş, terörizm, zayıf devlet otoritesi sonucunda dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Somali, 2011-2012 yılları arasında son 60 yılın en korkunç kuraklık felaketini yaşadı. Birleşmiş Milletler verilerine göre bu afet boyunca yarısı çocuk olmak üzere 260,000 Somalili hayatını kaybetti. Bir milyon Somalili mülteci durumuna düştü.

Açlık, kuraklık gibi felaketlerin "doğal afetten" ziyade siyasi başarısızlık olduğuna dikkat çekiyor uzmanlar. 2011 yılında yaşanan felaketten sonra BM, Somali'de yaşanan afetin etkilerinin önlenebilir olduğunu söylemiş ve zamanında yeterince yardım yapılamadığını itiraf etmişti[2].
Böylesi bir kriz zamanında (2011) Erdoğan'ın Somali ziyareti, Somali meselesinde önemli bir farkındalık oluşturmuş, uluslararası kamuoyunu biraz da olsa harekete geçirmişti. Bunu Somalililer unutmuyor. Bu zor gün dostluğunu, Türkiye'nin iyi niyetli bir müteffik olduğunu gösteren tarihi bir an olarak hatırlıyorlar.

Dünya kamuoyunun ilgisiz kaldığı bir anda ailesiyle kalkıp Somali'ye gelen, sürdürülebilir yardım paketleri öneren Erdoğan'a bu yüzden büyük teveccüh gösteriyor Somalililer. Somali'nin makus kaderini değiştiren bir isim olarak görüyorlar. Abartısız durum bu.
Somali'nin eski Amerikan elçisi Abukar Arman, Erdoğan için Somali'nin kahramanı diyor. Erdoğan'ın Somali politikasını şu ifadeler ile özetliyor: "Erdoğan Somali için başka hiçbir dünya liderinin on yıllar boyunca yapmadığını yaptı... Kavimler arası mücadeleler ile belirlenen Somali iç politikasına tarafsız kalarak, akıllıca Somali'yi destekledi. İnanılmaz kısa bir zamanda Erdoğan'ın planı, Somali'yi ölümün kıyısından diriltti."[3]

Ve bunu görünce insan tek kelime ile gurur duyuyor....

Tabiri caizse "Türkiye'nin Marshall yardımlarının" bir parçası Somali. İnsani diplomasinin bir ayağı. Suriyeli mültecilerden, Balkanlar'a, Afrika'dan Burma'ya uzanan çabaların bir durağı.
Bunun adı Pan-İslamcılık değil, kimse kusura bakmasın. Bunun adı seküler dilde idealist dış politika, Erdoğan'ın tabiri ile ise "Veren el alan elden hayırlıdır" politikası.

Erdoğan'ın Mısır, Suriye, İsrail politikalarının ana hatlarına katılmakla beraber, bu toplumda bu politikaların belli ayrımlar yaptığını da gözlemliyorum.

Ancak Somali politikasının bir ayrım oluşturmasını anlayamıyorum.

Somali'ye umut olmaktan, yardım eli uzatmaktan duyulan azabı, bu politikaya verilen küstahça tepkileri anlayamıyorum...

Erdoğan'ın Somali konusundaki haklı gururunu neden millet olarak paylaşmak da zorlanıyoruz, inanın hiç anlamıyorum...

[1] http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/alibayramoglu/somali-diye-bir-ulke-turkiye-diye-bir-devlet-2007485
[2] http://www.aljazeera.com/news/africa/2013/05/201352113337568731.html
[3] http://www.aljazeera.com/indepth/opinion/2015/01/visit-erdogan-somalia-2015121124331818818.html

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.