Taziyeevinden bildiriyorum

A -
A +
Geçen bir tanıdığa taziyeye gittim. Ev, bir hayli kalabalıktı. Bir hafız, merhumenin ruhu için Yasîn-i şerif okudu. Ağzı kelam eden biri, hayatın faniliğinden filan bahsetti. Çaylar gelince ev sahibi, tanımayanlara beni "Fatih Bey de gazetecidir" diye takdim etti. Hay Allah! Birden sohbetin akışı değişti. Üzerime doğru soru ve sorun sağanağı başladı. Esnaf olan söze girdi. "Yahu üstat" dedi, "Bizim İSTOÇ’taki arkadaşlar kan ağlıyor. Başakşehir’den Yavuz Sultan Selim Köprüsü bağlantı yolunu kullananlara kaçak geçiş bahanesiyle acayip cezalar verdiler. Geçenlerde sadece ben bin küsur lira ödedim..." Bir başkası "cam filmi"nden dert yandı; "Yasaktı, niye serbest bıraktılar, serbestti niye yasaklıyorlar? MTV’ye zam yetmiyor gibi bir de bu eklendi..." Mustafa Abi, "Arabamın plakasında silik, çizik hiçbir şey yok. Polis köprü yolunda 'pusu'ya yatmış. Standarda uymuyor diye galeriden çıkan aracıma 427 lira ceza yazdı. Ayıptır günahtır" dedi. Mücahit abi, "İGDAŞ iki aydır yanlış fatura gönderiyor. Birinde 23 lira yerine 2367 lira, diğerinde 22 lira yerine 2257 lira kesmişler. Kalbime iniyordu. Gittim iptal ettirdim. Ya otomatik ödeme olsaydı ve paramı çekseydi? Ondan sonra uğraş dur. Böyle bir lakaytlık olur mu birader?" diye sordu. İşçi emeklisi Çetin Abi yedi sene önce baba yadigârı evi satmış. Maliye durmuş durmuş geçen ay evin yeni sahibinin çektiği krediyi incelemeye almış. Çetin Abiden belge istemişler. 'Aradan yıllar geçti, yok' demiş. 15 gün içinde cevap vermeliymiş. Geç cevap verdiği için 350 lirasını almışlar. "Zamanında niye takip etmediler, anlaşılan devlet açık arıyor" diye söylendi. Ahmet Abi üniversiteye hazırlanan oğlu, Hüseyin Abi ortaokulu bitiren kızı için endişeliydi; "Ne olacaktı bu sınav sistemlerinin hâli?" Hadi sistemi geçtin, ya sonraki kavşak? İşte Ziya Abinin kızı o kavşağı geçememiş. Kızcağız, üniversiteyi yeni bitirmiş; atanamayınca, boşta kalıp psikolojim bozulmasın diye bir okula ücretli öğretmen olmuş. Babası "Aynı okulda üç öğretmen var. Kadrolu, sözleşmeli, ücretli... Yaptıkları iş aynı ama tarifeleri farklı... Kul hakkı değil mi bu?" diyerek çaresizliğini aktardı. Cami cemaatinden Hendekli Mahmut Amcanın derdi bambaşkaydı: "Yukarıdaki caminin imamı iki ay evvel emekli oldu. Yerine yeni görevli istedik. Burayı tercihte bulunacaklar, gelip lojmanı var mı, sosyal imkânları nasıl, cemaati ne durumda diye sual ediyor. Mübarek sanki AVM’de dükkân bakıyor. Abartmıyorum, geçen cami görmeye bir imam Mercedes’le geldi. İyi de maaş alıyorlar. Eskisi gibi cenaze yıkama da yok. Belediye hallediyor. Kıldıracağı beş vakit namaz... Ona da naz ediyorlar..." 15 Temmuz'da köprüde canını siper eden Arslan Abi, "Bunlar hükûmeti yıpratmak için bilerek yapılıyor" deyince, birden itirazlar yükseldi. Baktım sohbet sarpa sarıyor, herkesin anlattığını yazmak kaydıyla müsaade istedim. Hani AK Parti, teşkilata "cenazeye, düğüne gidin' diye talimat vermiş ya... Cenaze evinde hâl bu... O evdekilerin yüzde 90’ının AK Parti seçmeni olduğunu da ayrıca belirteyim.   Taziyeevinden bildiriyorumBaşbakan’ın gezisi   Cumhurbaşkanı genellikle yurt dışı gezilerine gazete temsilcilerini götürüyor. Başbakan, Washington'a giderken televizyoncuları çağırdı. Gördüğümüz kadarıyla hem Yıldırım hem gazeteciler açısından gezi verimli geçti. En azından çok renkli olduğunu söyleyebiliriz. Yıldırım, parkta yürüyüş yaptı, bankta oturup poz verdi, bir köşeye oturup gündemi değerlendirdi. Batuhan Yaşar, telefonla TGRT Haber’e canlı bağlantı yaptı. Arada koca okyanus var. 10 bin km ötesi. Ne canlı yayın araçlarına ihtiyaç var ne kameraya. Küçücük bir telefon yetiyor. Tabii kullanmasını bilene…   Taziyeevinden bildiriyorumRezilliğe hücum   Cumartesi günü TÜYAP Kitap Fuarı'na gitme gafletinde bulundum!.. Yollarda rezillik gördüm de böylesine şahit olmadım. Fuar alanına çıkan üst geçit ve önü miting alanı gibiydi. İki dakikalık yolu, bir saatte geçemedik. Ortada tam bir memleket manzarası vardı. İtişen, kakışan, sıkışan, tartışan, oflayan, puflayan, ahlayan, vahlayan... Gelenler gidenlere, gidenler gelenlere yol vermeyince; çıkışlar yoğunluğa yetersiz gelince; belediye ve polis seyirci kalınca böyle bir hâl yaşanmış. Bir ara ekipler E5’te trafiği durdurdu. İnsanlar bariyerlerden atlayıp otoyoldan geçti de biraz rahatladı. Dönüşte çözülür belki diye düşündüm ama yanılmıştım. Çile ikiye katlandı. Akşam ağrı ve sızılar içinde kendimi eve attım. Haber bültenleri kitap sevgisinin yollara taştığını söylüyordu. Yalan! Evet, kitap sevgisi vardı ama yola taşan rezilliğimiz, bencilliğimiz, kriz yönetemeyişimizdi.     Dadaş içki içmezFadime namaz kılar!   TRT Müzik ünlü Erzurum türküsünü değiştirmiş. Koro, "Hele Dadaş hoş musan/Dolu musan boş musan/Ayakların yan basir/Yoksa sen serhoş musan" kıtasının son mısraını "Yoksa sen oruç musan" diye okumuş. O da bir şey mi? 28 Şubat döneminde TRT, Afyon’un "Al Fadime'm bal Fadime'm/Yanakları gül Fadime'm/Uyan uyan sabah oldu/Namazını kıl Fadime'm" türküsündeki namazdan alerji kapmış, son kısmı "Su başına gel Fadime’m" şeklinde okutmuştu. Yine, Kerkük'ün "Beyaz gül kırmızı gül/Güller arasından gelir/Yarim giymiş beyaz aziye/Cuma namazından gelir" türküsünün son mısraını "Salına salına gelir" diye değiştirmişlerdi. Sekülerlere hatırlatırım. Dadaş içki içmez biliriz. Ama Fadime namaz kılar. Kerküklü cumaya gider.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.