Bir gün herkes mutlaka linç edilecektir!

A -
A +
Andy Warhol, kapitalizmin çılgınlığından bahsederken “Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak” demişti.
Tarihe geçen bu sözü Türkiye’ye uyarlasaydık sanırım “Bir gün herkes mutlaka linç edilecektir” demek lazım gelirdi.
SOSyal medya acayip bir anafor.
Hata yapanı, pot kıranı, farklı düşüneni yakıp yıkıyor.
Sen derdini anlatana kadar, sözcükten urganlar boynuna çoktan geçmiş oluyor.
Gençler bu çılgınca hâlin adını koymuşlar, “linçlemek” diyorlar.
Biraz akademik yaklaşanlar “siber zorbalık” diye buyuruyorlar.
Linçlemeye maruz kalan son kurban Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci oldu.
Ulusalcı Odatv'ciler, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed’in Türkiye’ye yönelik çirkin sözlerini haberleştirirken Ekinci’nin on gün önce attığı mesajlarını yeniymiş gibi verdiler.
Çarpıtıp, ballandırdılar sanki Ekinci küstah Prens'e arka çıkıyormuş gibi.
Meseleyi mecrasından çıkardılar.
Türkiye ilginç bir ülke. Sağlıklı bir ortam oluşturamıyoruz.
Herkesin doğrusu var.
Bırakın yüz yıl öncesini, günümüzün mevzularında anlaşamıyoruz.
Milyonların gözünün önünde canlı canlı cereyan eden olaylar bile yüz seksen derece farklı gösterilebiliyor. Aleni bir isyan olan Gezi’ye ‘demokrasi hareketi’; kanlı bir darbe girişimi olan 15 Temmuz’a ‘tiyatro’ diyebiliyorlar mesela.
Onun için hep linçliyor, linçleşiyoruz…
 
 
Yılbaşı ekonomisi
 
Bizim mahallede yedi yıl önce açılan alışveriş merkezine yolum düştü.
Her yer yılbaşı süsüyle donatılmıştı.
'Muhafazakârların da bir AVM'si oluyor' diye açılmıştı.
Alt kattaki, sahibinin mütedeyyin olduğunu bildiğim markete gittim. Kuru yemişler, içecekler özellikle öne çekilmişti. Üzerinde yılbaşı mesajları olan cips stantları kurulmuştu. Belli ki bir hazırlık vardı!
Bir gazete aldım. Sayfaları çevirirken, yine camiadan ünlü bir market zincirinin "yılbaşı süsü seti" reklamını fark ettim.
Mahalle yılbaşı kutlamasına karşı.
Ama işin hücrelerimize giren bir ekonomisi oluşmuş.
Ona ne diyeceğiz?
 
 
 
Vicdani sorumluluk!
 
İBB Zabıta Daire Başkanı Tayfun Karali'nin maiyetindeki memuru sokak ortasında dövdüğü görüntüler, izleyenin kanını dondurdu.
Öğrendik ki o korkunç hadise, bir hafta önce kaydedilmiş ve birçok kanalın eline geçmiş. Ancak kimse yayınlamamış.
Sebebine ister otosansür ister başka bir şey deyin, görmezden gelinmiş.
Oysa böyle rezillikleri ifşa etmek, en temel gazetecilik görevi, topluma karşı vicdani bir sorumluluktur. 
Görüntüyü ilk Kanal D ekrana getirdi. Hangi gün biliyor musunuz?
İBB ve Beşiktaş Belediyesi zabıtalarının birbirine girdiği günün akşamında…
Tesadüf müydü, bilinçli bir tercih miydi?
“Suç İBB’de, bakın bunlar böyle” demek mi istendi. Bilmiyoruz.
Bildiğimiz, gazeteciler görevini yerine getirince zorbaların yaptıkları yanlarına kâr kalmıyor.
 
 
İki Çift kitap
 
Erhan Altunay ile “Ayasofya’nın Gizli Tarihi’ni yazdı, Sinan Canan ile “Beynin Sırları’nı, Prof. Dr. Ömer Faruk Harman ile de “Kudüs’ün Gizemli Tarihi"ni.
Şimdi de Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil ile “Adalet Ustaları”nı kaleme almış.
Pelin Çift, İsmail Küçükkaya’nın Prof. Dr. İlber Ortaylı ile başlattığı tarihî sohbetten oluşan kitap tarzını bir adım öteye taşıdı. Kitabı dörtledi.
Gazeteci-tarihçi ortaklığı, yeni bir tarz, yayınevleri için farklı bir pazarlama taktiği oldu. Elbette soru sormak birikim istiyor. Hele ki tarihî mevzularda. Pelin Çift iyi soruyor ve kazanıyor.

 
Hayatta en hakiki mürşit nedir?
 
Türkiye, BM'nin mutluluk araştırmasında 155 ülke arasında 69’uncu sıradaymış. Bu skoru yorumlayan Kanadalı mutluluk araştırmacısı Prof. John Helliwell güvensizliğin ve sosyal bağların zayıflamasının insanı mutsuz kıldığını söylüyor. Helliwell, "İnsanların birbirlerine daha çok güvendiği ülkeler daha az dindar. Bazı ülkelerde insanlar çok inançlı ama birbirlerine hiç güvenmiyorlar" diyor. Oysa tam tersi olması beklenmez mi? Demek ki bir yerlerde hata var.
Bizim düşünürlerden Prof. Dr. Teoman Duralı da "Hayatta en hakiki mürşit ilim değil güvendir" diyor. Utanma duygusu, ahlâk, vefa ve güvenin insanı insan yaptığını söylüyor. Sağlıklı ilişkinin esası güven. Güven olmadan hiçbir şey olmuyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.