İlker Başbuğ o sözleri kime söyledi?
19 Şubat 2018 02:00
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, önceki hafta Adıyaman’ı ziyaret ediyor. Gazeteciler otelde kendisine mikrofon uzatıyor.
O da Zeytin Dalı Harekâtı başta olmak üzere gündemle ilgili değerlendirmelerde bulunuyor.
Afrin operasyonunun siyasete malzeme yapılmaması gerektiğini ifade ediyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında "Siyaset beka mücadelesini konuşmayacak da neyi konuşacaktır? Nesli tükenen balinaları mı anlatalım?" diye Başbuğ'u isim vererek eleştirince İlker Paşanın açıklamaları tekrar gündeme oturdu. Konu, o gün Cumhurbaşkanına da soruldu. Erdoğan, "Ben bunu az önce duydum ve bir Genelkurmay Başkanından, emekli de olsa, böyle bir açıklamayı duymak, bizler için büyük bir talihsizliktir. Bir defa, siyasete alet edildiğini söylemek onun haddine mi? Yazıklar olsun, gereği yapılacak" dedi.
***
Başbuğ’un açıklamalarını tekrar tekrar izledim.
"Afrin operasyonu gerekliydi. TSK başarıyla çıkacaktır. ABD yanlış maceradan vazgeçsin" diyor. Makul sözler sarf ediyor yani.
Başbuğ, bir gazetecinin sorusu üzerine "Mehmetçik orada çatışırken şehit olurken, yok siyasiydi diye tartışmaların zamanı değil" diye cevap veriyor.
Ancak kayıtlarda meslektaşımızın ne sorduğu belli değil.
Röportajda Doğan Haber Ajansı ile yerel Mercan Tv ve Perre Haber Ajansının mikrofonunu gördüm.
Perre Haber Ajansını aradım. Yayın Koordinatörü Hakan Furkan çıktı telefona.
"Hakan Bey, Başbuğ'a ne sordunuz?" dedim.
"Şaşkınlık içindeyiz" diye cevap verdi Furkan, "Biz Kılıçdaroğlu'nun sözlerini sormuştuk. Konu farklı alanlara gitti. Başbuğ'un ekibi daha sonra bizi arayıp görüntü kaydını istedi. Ancak ham kayıtları silmiştik."
***
"Mehmetçik ÖSO’nun kuyruğu oldu" diyen kim?
CHP lideri Kılıçdaroğlu.
"Zeytin Dalı Harekâtı bir partinin operasyonu gibi sunuluyor" diyen kim?
Kılıçdaroğlu.
"Afrin merkeze girmeyelim" diyen kim?
Kılıçdaroğlu.
"AK Parti böyle bir konuyu oy devşirmek için kullanıyor" diyen kim?
Tabii ki Kılıçdaroğlu...
Ama komediye bakın ki "İlker Başbuğ haklı" diyerek su üstüne çıkan da aynı Kılıçdaroğlu.
Bahçeli niye üstüne alındı, bilemiyorum.
Bu kadar kızmasının altında Başbuğ'un açıklamalarının Sözcü gazetesinde manşet olması yatıyor olabilir mi? Onu da bilemiyorum.
Bildiğim, Türkiye'de ne söylediğinizden ziyade nerede söylediğiniz önemli.
Çünkü bütün anlamlandırmalar hangi cepheden seslendiğinize göre yapılıyor.
O-yalama taktiği
Tarihler 2 Ekim 1992'yi gösteriyordu. ABD'nin "Çekiç Güç" perdesi altında PKK'yı beslediği yıllardı. O gün NATO, Ege'de tatbikat yapıyordu.
Saratoga adlı ABD uçak gemisinden ateşlenen hava savunma füzeleri, Türk muhribi 'Muavenet'i hedef aldı. Gemimiz battı. Biri yarbay 5 Türk askeri şehit düştü.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, büyükelçimizi aradı ve "Bir hata yaptık" diyerek özür diledi. Soruşturma açıldı. Ortak komisyon kurulması kararlaştırıldı. İncelemeler yapıldı. Raporlara "kaza" denildi ve dosya kapatıldı.
Olay sineye çekildi.
***
Tarihler 4 Temmuz 2003’ü gösteriyordu. 150 kadar ABD askeri, bir gece Türk Özel Kuvvetleri'nin Irak'ın Süleymaniye şehrindeki karargâhını bastı.
11 Türk askerinin başına çuval geçirildi. Mehmetçiğin onuru kırıldı. İki ülke ilişkileri kopma noktasına geldi. Ortak komisyon kurulması kararlaştırıldı. Dört toplantıdan sonra komisyon kararını verdi.
ABD, yaptığının yanlış olduğunu açıkladı ancak özür dilemedi. "Bir daha yaşanmasın. İş birliğine devam edelim" denildi.
Olay sineye çekildi.
***
Tarihler, 11 Mayıs 2017'yi gösteriyordu. Terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG'ye silah yardımında bulunmayı kararlaştıran ABD, ilk partiyi gönderdi. 25 tır ile başlayan yardım, 3 bin tırı geçti. Bu da yetmedi, örgüt için 2 bin uçak dolusu silah sevk edildi. Akdeniz'e uzanan bir terör koridorunun planları yapılıyordu. Türkiye, Fırat Kalkanı Harekâtıyla bu adımın önünü kesti.
20 Ocak 2018'de ikinci hamle yapıldı ve Afrin'e yönelik Zeytin Dalı Harekâtı başlatıldı.
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, 15 Şubat'ta Ankara'ya geldi. 5,5 saate yakın görüşme gerçekleştirdi. Tillerson, Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile kameralar karşısına geçti. Ortak komisyon kurulması kararlaştırıldı.
Üçüncü hadisenin akıbetini henüz bilmiyoruz.
Ama tarih, ABD’nin ortak komisyona havale ettiği krizlerin Türkiye’nin aleyhine neticelendiğini söylüyor.
Nasıl oluyor bu iş?
* Deniz Yücel, nasıl bir gazeteci ki serbest bırakılması için Almanya Başbakanı ricacı olabiliyor, Alman Dışişleri Bakanı diplomasi trafiği yürütüyor. Ve Yücel'in nasıl bir kritik görevi var ki Almanya Türkiye'den onu özel uçakla götürebiliyor?
* Mehmet ve Ahmet Altan kardeşler ile Nazlı Ilıcak'a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Meclis'i bombalayanları, Özel Harekât Dairesini vuranları, halkı kurşuna dizenleri de bekleyen ceza bu. O hâlde ya ilkine verilen ceza fazla ya diğerlerine verilen az. Bu yazarların katillerle aynı cezayı alması hakkaniyet ölçüsüne ters!..