Uğur Dündar’ın orada ne işi var?

A -
A +
 
Herkes gibi ben de kendi kendime bu soruyu sordum.
Uğur Dündar, dinî hassasiyetleri ağır basan insanların nezdinde, 28 Şubat’ın kâbus dolu günlerinin tetikçilerinden biridir.
Dolayısıyla Necmettin Erbakan adına verilen ödüllerde boy göstermesi, sahneye çıkıp ödül takdim etmesi doğal olarak tepkiye yol açtı.
Ve ödül töreni, katılımcılardan hareketle Erdoğan’a karşı kurulacak ittifakın bir PR’ı diye lanse edildi. Pekiyi gerçekten öyle miydi?
Necmettin Erbakan Ödülleri jüri başkanı Prof. Dr. Emre Bağce'yi aradım. Bağce, yüksek lisanstan hocam... Kendisi dünya tatlısı birisidir.
"Hocam niye böyle bir görüntü ortaya çıktı? Gerçekten tören, ittifakın ilanı için mi tertiplendi?" diye sordum.
Anlatmaya başladı:
"Ödüllerin bu sene ikincisini verdik. Tarihi aylar öncesinden planladık. Günlerce istişare ettik. Büyük ödül törenlerini inceledik. Yönergesini, çalışma ilkelerini çıkardık. Saygın, sürdürülebilir bir ödül olmasını istedik. Hiçbir ayrım yapmadan herkese davetiye gönderdik. Erken seçim kararı alınıp gündem değişince ödül töreni de cumhurbaşkanı adaylık belirleme sürecinin içine düştü. Abdullah Bey’in katılması, küçük kırgınlıkları düzeltmeye dönük bir adımdı. Ancak tören siyasallaştırılıp etkisizleştirilmeye çalışıldı. Bu bizi çok üzdü. Ödül verdiğimiz isimlere bakın. Recai Kutan, Semih Kaplanoğlu, Şule Yüksel Şenler, Ruşen Çakır, Ampute A Milli Futbol Takımı, İstanbul Teknik Üniversitesi. Bir tek Ruşen Çakır’a söz ettiler. Biz iyi işler yapan insanları seçtik ve Çakır öyle biriydi. Nitekim geçen yıl da Cem Seymen’e ödül vermiştik."
Pekiyi törenin Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezinde yapılması?
Bağce'nın buna da cevabı vardı: "Cemal Reşit Rey’i düşünüyorduk ama iki ay bekletildik."
Yani, törene katılmayıp, destek vermeyip, alanı boş bırakıp "Uğur Dündar niye orada?" diye eleştirmek çok da hakkaniyetli gelmiyor bana.
Dipnot: Törenin katılımcılarından biri de Ali Müfit Gürtuna idi. Gürtuna ismi genelde yeni oluşumlarla zikredilir. Oysa adam geçen yıl da oradaymış.
 
 
 
Partilere 70'lerden seçim şarkısı önerileri
 
Erdoğan ile hiç seçim kaybetmeyen AK Parti’ye:
"Senden başka, senden başka/Gözüm görmez hiç kimseyi"
             ***
Bir türlü aday bulamayan CHP’ye:
"Ah nerede vah nerede/Bir bulabilsem ah nerede?"
             ***
"Abidik gubidik iş yapmayacağız" dedikten 40 gün sonra CHP’den ödünç milletvekili alan İYİ Parti’ye:
"Abidik gubidik tivist tivist/Lap lup laba laba tivist tivist"
             ***
Sürpriz teklifleriyle rakiplerini ters köşe yapan MHP’ye:
"Ne haber ne haber/Daha daha ne haber?"
             ***
Gül’ü aday göstermeye çalışan ama ortada kalan Saadet’e:
"Kendim ettim kendim buldum/Gül gibi sararıp soldum eyvah eyvah"
             ***
Cezaevindeki Demirtaş’ı aday gösteren HDP’ye:
"Kendi düşen ağlamaz/Sen istedin bak haylaz/Her gün başka türlü oyun/Uslan artık yaramaz"
 
 
 
Bravo Batuhan Yaşar'a
 
Ankara Temsilcimiz Batuhan Yaşar, tam bir yıl önce muhalefetin Abdullah Gül'e oynadığını duyurmuş; Gül yazıyı "kötü niyetli ve maksatlı" bulmuştu.
Gül'ün en iyi yaptığı şey susmak... Keşke o zaman da sussaydı...
Çünkü tarih Batuhan Yaşar'ı haklı çıkardı.
 
 
 
Koltuk değneği
 
* 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra bütün koalisyon seçeneklerine kapıyı kapattığı için Bahçeli’yi "AKP'nin koltuk değneği oldu" diye eleştirenler, bugün çatı aday seçeneklerine kapıyı kapatan Meral Akşener'e toz kondurmuyor.
* 2007 yılında "Gül aday olmasın" diye bildiri yayınlayanlar/yayınlatanlar, bugün "Gül aday olsun" diye bildiri yayınlayacak duruma geldiler.
Neymiş... Bazılarının ilkesi kişiye ve şartlara göre değişirmiş.
ANLADIĞIM: Açık ve net olmayan, hakkındaki söylentilere cevap vermeyen, sürekli "bir şeyler çeviriyor" diye düşündüren Abdullah Gül’ün, Erdoğan’ın karşısında aday gösterilmek istenmesine tepki duyulması...
ANLAMADIĞIM: Açık ve net olmasına, her zaman Erdoğan’ın yanında yer almasına ve partiye bağlılığını dile getirmesine rağmen Ahmet Davutoğlu’na tepki gösterilmesi...
 
 
 
Ölme gazeteci randevu gelsin
 
Malum pasaport işlemleri nüfus müdürlüklerine geçti. Geçen gün internet üzerinden İstanbul İl Nüfus Müdürlüğüne randevu talebinde bulundum.
Tam bir ay sonrasına gün verdi. Meslek gereği sürekli seyahat eden insanlarız. Ve çok yakın zamanda yurt dışına çıkmam gerek.
İçişleri Bakanlığına ve Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne sesleniyorum. Benim gibiler ne yapacak? Madem yoğunluk var, niye tedbir alınmıyor?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.