Yorgun seçim müziği

A -
A +
Seçim müziği, kitleleri harekete geçirmek için çok önemli bir araç. Bu konuda AK Parti şimdiye kadar başarılı işler yaptı. Mesela Özhan Eren'in 2011 yılında yazıp söylediği "Aynı dağın yeliyiz biz" hâlâ dillerde. Uğur Işılak'ın Arslanbek Sultanbekov'dan uyarladığı "Dombra"nın Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına taşınmasında etkisinin olmadığını kim söyleyebilir ki... Ya insanların fevc fevc bayrağı göndere çekmek için bedenini ortaya koyduğu "Millet Eğilmez" reklam filmi... Tüyleri diken diken eden o yapımın tesirini kim inkâr edebilir? Fakat bu seçimde aynı başarı yok. Mesela, AK Parti'nin çektiği son "Vakit Türkiye Vakti" reklam filmini gördünüz mü? Arkada Erdoğan'ın sesi yükseliyor, önde ise vatandaşın görüntüsüyle sözler tekrar ediliyor. Görüntüler, sesler üst üste binmiş. Müzik, sesi öldürüyor. Araya ilgisiz görüntüler giriyor. Ne anlatmak istediği belli değil. Bu hâlin sebebi ne, merak ediyorum...   Herkesin 'hane'si   AK Parti: Kahvehaneler kıraathane olacak. Saadet: Hastaneler, şifahane olacak. CHP: Cemevleri ibadethane olacak. Herkesin vadettiği bir hanesi var. Bakalım seçmen hangisinin hanesine yazacak.   Gel gel gel kartele gel!   Muharrem İnce'nin konuk olduğu televizyon kanallarını sayıyorum: FOX, Habertürk, CNN Türk, Star, NTV... İktidara yakın medyaya uğramayacağına göre... Geride ne kaldı ki? Bir tek TRT... Onu da kendi istemedi. Bir de kalkmış medya ambargosundan bahsediyor.   Selçuk Özdağ’ı nasıl unuttum?   Partilerin listeleriyle ilgili notumu paylaşırken medyatik milletvekillerinin üstünün çizildiğini yazmıştım. AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ı unutmuşum. Geçen gün, genel merkeze sitemde bulunurken fark ettim. Diyor ki Özdağ: 2011 yılından bu yana milletvekiliyim. 24 Haziran'da aday gösterilmedim. Bu doğru bir karar değildir. Çalışkanlıksa çalışkanlık, liyakat ise liyakat... Ofis ise ofisim var. Eğer genel siyaset yapmak, kürsülere çıkmak, komisyonlarda konuşmaksa o da var. Kaç milletvekili ulusal kanallara davet edilir? Çok az milletvekilinin arasındayım. Buna rağmen listede olmama durumumu saygı ile karşılıyorum. Genel merkezimiz böyle uygun gördü.   Son taktik   -Erdoğan AK Parti'yi kurmadan önce Pensilvanya'ya gitti ve icazet aldı, dedi. -Beni Amerikalılar aradı, dedi. -Büyükelçiler bana "Erdoğan'ı yargılayacak mısınız diye sordu", dedi. -Tepkiden korktular, LYS’yi seçim sonrasına ertelediler, dedi. -Telefonlarım dinleniyor, dedi. - FETÖ liderinin ABD'den iadesi usulüne uygun olarak istenmedi, dedi. -Millî Savunma Üniversitesine atadıkları rektör FETÖ'cü çıktı, dedi. Hepsinde de açığa düştü. Muharrem İnce, hem yalan, abartı, çarpıtmalarla hem de ilginç hareket ve tavırlarla gündeme geliyor. Ona cevap veren, onun esiri oluyor. Çünkü bu bir taktik... Onun derdi gündemde kalmak…   Kim küfürbaz!   Meral Akşener’in bir mitingde "Lisanı, kelime bilgisi olmayanlar, tarih, coğrafya okumayanlar ancak hakaret eder ve söver" dedi. Ve aynı Akşener son bir hafta içinde, rakiplerini eleştirirken şu kelimeleri kullandı: Kereste, şerefsiz, dangalak, namert!   Kimse kimseyi dinlemiyor   * AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal "Diyorlar ki 'Biz tekrardan eski Türkiye’yi getireceğiz'. Hangi Türkiye? ‘Adile Naşit’in ninni okuduğu Türkiye çok güzel bir Türkiye’ydi.’ Valla o Türkiye sizin için çok güzel bir Türkiye olabilir ama o Türkiye bizim için tam bir kâbustu" diye açıklamada bulundu. Sosyal medya yıkıldı. Muhalif kesim "Adile Naşit'in çocuklarıyız" diyerek taarruza geçti. Mahir Ünal sanki Adile Naşit’in kâbus yaşattığını söylemiş gibi lanse edildi. Oysa AK Parti, Adile Naşit'i daha geçen hafta reklam filminde kullandı. Filmde aynen şöyle denildi: "Biz Adile Teyze'nin masallarıyla büyüyen çocuklar. Mahmut Hoca'dan hayatı, Turist Ömer'den selamı, Tatar Ramazan'dan adaleti öğrendik." * Muharrem İnce, cumhurbaşkanını alkışlayan generale "Erdoğan o konuşmada vatan demiyor, bayrak demiyor, millet demiyor. Beni eleştiriyor. Beni eleştirdiği yerde general, Erdoğan'ı alkışlıyor. Onun apoletlerini sökeceğim" dedi. İnce tepkisinde haklıydı ama o son cümle söylenecek gibi değildi. Onun için "Afrin kahramanının apoletini sökmek istiyor" şeklinde algıya sebep oldu ve haksız duruma düştü. Yani, Türkiye'de kimse kimseyi dinlemiyor. İşin aslı astarı nedir bakmıyor. Herkes anlamak istediği gibi anlıyor. Herkesin ağzı açık, kulağı kapalı...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.