Katranı kaynatsan olmaz ki şeker...

A -
A +
Selahattin Demirtaş'ın çağrısıyla sokağa inen barbarların katlettiği insanların hikâyeleri tek tek gün yüzüne çıkıyor. Güneydoğu'nun insanı önce tevekkülle cenazelerini kaldırıyor, soran olursa da derdini anlatıyor. Onları savunacak cazgır bir Cihangir medyası da olmadığı için adeta sahipsiz kalıyorlar. Misâl Facebook sayfasını PKK'nın sesi haline getiren CNNTürk'lü Cüneyt Özdemir, Kandil'e defalarca sefer yapıp onları "Durmayın isyana devam edin, çözüm süreci bir kandırmaca" diye fiştekleyen Hasan Cemal, duyarlılık kumkuması olarak sığ "kalbî" yazılar attıran Ahmet Hakan vb. gibi abileri, ablaları ve medyaları olsaydı kurban eti dağıtırken öldürülen 16 yaşındaki Yasin Börü'yü tüm Türkiye tanıyabilirdi.
Bu yüzden Yasin Börü gibi, sakallı olduğu için defalarca bıçaklanan zihinsel engelli çoban Yakup Çelik'i, doğum sancıları tuttuğu için hastaneye giderken arabalarının içine PKK'lılar tarafından molotof kokteyli atılarak karnındaki bebeği katledilen Gönül Kalkanlar'ı da ancak aradan 3-4 gün geçince öğrenebildik.  
IŞİD'çi olduklarına karar verdikleri için saldırdıkları Hüda-Par teşkilatlarında katlettikleri Turan Yavaş, Hasan Gökgöz, Riyad Güneş, Hüseyin Dakak'ın adlarını, eşi tesettürlü olduğu için sokak ortasında öldürdükleri Mahmut Enez'i işitmedik bile.
Selahattin Demirtaş'ın paçalarından riyakârlık akan konuşmaları sırasında bu insanlar hakkında bir çift üzüntü ifadesini hâlâ duyamadık. Duyamayacağız, çünkü bizatihi kendisi azmettirici olarak ikinci dereceden cinayet sorumlusu.
Tavrı zır cahil fraksiyon şefleri için bile arkaik kalan Demirtaş'a yine de soruyorum:
Topluma kendini dinletme derdin hiç mi yok ki hükmünü insan bedenleri üzerinden verecek kadar insanlıktan çıkabildin? Bir siyaset icracısı olarak beyninde hiç namuslu kelime kalmadı mı? Vicdanın bu kadar mı körleşti?
Önceki gün meclis grubunda konuşurken dudaklarını büzüştürerek peş peşe sıraladığı yalanları işitince, başlıktaki sözler dilimin ucuna geliverdi. Ağzımı kapattım, kendim bile söyleyeceklerimi işitmek istemedim. İçimdeki umuda bir şans daha vermek adına.
Bazen Facebook'ta paylaşımlarıma yorum yazan ve kendini "demokrat solcu" olarak tanımlayan, Demirtaş için seçimlerde umut pompalayan eski arkadaşlarıma yanıt verip onlarla tartışıyorum. İçlerinden biri tüm yazanların özelliklerini kendinde toplayan spesifik bir örnek. Zamanında bir Maocu fraksiyonun savaşçı elemanı olmuş, şimdi ise ajans kurup özel sektöre geçmiş bir doktor. Pırıl pırıl bir Beyaz Türk.
İstedim ki ağızlarına sakız ettikleri Berkin, Ali İsmail, Ethem kadar olmasa bile PKK'lıların başlarını taşla ezerek öldürdüğü insanlar, PKK'lılarca katledilen emniyet yetkilileri için de bir üzüntü ifadesi kullansın.
İnat ettim, vicdanının köşesinde bir merhamet duygusu saklıdır diye. 
Olmadı. Söylemedi. Sürekli olarak "Biz şiddetin her türlüsüne karşıyız, kimden ve nereden gelirse gelsin" diye herkesin kabul edeceği lafları sıraladıktan sonra "Gezi'de hükümet şunu yapmıştı, sen de o vakit Berkin, İsmail için yazmamıştın" diye başlayan klişeler...
Ona Berkin ve İsmail için defalarca yazdığımı ispat edip sordum:
"Hadi ben dediğin gibi yaptım diyelim. O vakit farklı olduğunu ortaya koy. Ben mi yoksa hükümet mi senin insanlığını belirliyor? Hiç mi canın acımadı insanların kafalarının taşla ezilerek katledilmesi? Berkinler için yürüttüğün kampanyayı da beklemiyorum. Bir kerecik adlarını an Yasin Börü'nün ve diğer katledilenlerin."
Yapmadı. Çünkü o ve benzerleri bir türlü goşist geçmişleriyle hesaplaşamadılar. Bir türlü o vakitler hayal ettikleri "zor"a dayalı olarak milleti terbiye etmek, dinsizleştirmek heveslerinden vazgeçmediler. O örgütler bitti ama örgüt hâlâ kafalarında. Onu belli ölçüde de PKK ile ikame ediyorlar. Pol Bot'un ve Kızıl Kmerlerin Kamboçya'da milyonlarca insanı katletmesini, 10 milyona yakın insanı katlettiği resmi rakamlarla açıklanan Stalin'in cinayetlerini, "gerekli ve konjonktürel" olarak niteleyip "vicdanlarında" aklayan bir kafa, bir model, bir cins bu.
Umutsuz vak'a...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.