100 YILDIR AYNI; JÖNTÜRK-IMRO-IŞİD-GEZİ-PARALEL

A -
A +
Alttaki fotoğrafa bakın. Cemaatçilerin simgesi hâline gelen tişörtü giyen kişinin ismi Anadolu Atayün. 7 Şubat MİT operasyonunu yöneten eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün'ün, yaptığı açıklamalar nedeniyle açığa alınan polis başmüfettişi ağabeyi. Burada daha da mühim olan Anadolu Atayün'ün önünde "gurur"la poz verdiği tablo.
Dikkatlice bakın, hatırlayacaksınız.


"Abdülhamid'in Hal-i" diye bilinen tablo bu. Sultan İkinci Abdülhamid, kendisini darbeyle devirip sürgüne gönderen İttihatçı heyetin tebligatını alırken resmediliyor. Resimde imza yok ama biliniyor. Aynı zamanda çok önemli bir ressam olan Son Halife Abdülmecid'den başkası değil. Yıldız Sarayı'nın Mabeyn Köşkü'ndeki salonda yaşanıyor tarihî olay. Oda ve heyetin duruş biçimleri gerçeği bire bir yansıtmakta. Çünkü bir fotoğraftan alınma. Fotoğrafta olmayan tek kişi ise Sultan Abdülhamid ki onu da resmi yapan Abdülmecid efendi yerleştirmiş.
İşte resme ilham olan o fotoğraf:
 
II. Abdülhamid'e "Hal Kararı"nı bildiren isimler ise şunlar: Dıraç Milletvekili Esat Toptani, Selanik Milletvekili Emanuel Karasu, Aram Efendi, Bahriye Nazırı Arif Hikmet Paşa. Sözcü Esat Toptani, darbeyi bildirirken sert bir üslupla "Millet sizi hal'etti" diyor. Abdülhamid Han ise soğukkanlı bir ifadeyle "Mukadderat böyleymiş" karşılığını veriyor.
 
100 YIL ÖNCEKİ DARBENİN SEBEBİ BUGÜN DE DEĞİŞMEDİ
Ekonomist-Yazar Cemil Ertem YATAĞINI BULAN NEHİR adlı kitabında bu resmi yeniden gündeme getiriyor. Aslında 30 Temmuz 2014 günü medyada yayınlanmış ve üstünde durulmamış fotoğrafın. Oysa arkadaki tabloyla verilmek istenen mesaj çok net.
Cemil Ertem'in "Erdoğan dönemi ekonomi politiği" alt başlığıyla yayınladığı kitabı tam bir bilgi kaynağı. Çarpıcı, gıdıklayıcı ve ilk kez konulan belgelerle dolu. Her bölüm, insana bugün Türkiye'de Tayyip Erdoğan ile başlayan değişime ve dönüşüme yönelik darbe girişimlerinin sebebinin 100 yıl öncekiyle tamamen aynı olduğunu ortaya koyuyor.
7 Şubat 2012 tarihli MİT operasyonu da aynen böyle bir darbeyle Başbakan Tayyip Erdoğan'ın hal-i'ni öngörmekteydi. 17-25 Aralık'tan sonra ortaya çıkarılan ve aylarca önceden hazırlandığı anlaşılan fezlekede yer alan "dönemin başbakanı" ifadesi bu hazırlığın deliliydi.
Ve IMRO adını da yine Cemil Ertem'in kitabından öğreniyoruz. 1909 yılında tarihe bir ihanet şebekesi olarak geçen Jön Türklerle ittihatçıların, İngilizler ve Almanların desteğiyle kurdurdukları barbar ordusunun adıdır IMRO.
IMRO diye isimlendirilen Makedon Ordusu Musul-Kerkük gerçeğini fark eden Osmanlı Sultanı Abdülhamid'in iktidarına saldırtıldı. Sağa sola ateş açarak suçsuz insanları, yaşlıları, çocukları kadınları katlederek ilerledi. Teçhizatları, ürkütücü görüntüleriyle IŞİD'çileri andırıyorlardı. İstanbul'da tam bir katliam ve yağma yaptı.
Bu korkunç günler esnasında İttihatçı darbeciler "Abdülhamid'in kişisel servet edinerek imparatorluğu soyduğu" propagandası yayıyordu. Bu kara propagandanın ardındaki hakikat Batı'yı çıldırtmıştı. Çünkü Abdülhamid NEFT'in, yani PETROL'ün önemini kavramış ve Irak'taki tüm petrol bölgelerini özel mülkü yapmıştı. Petrol bölgelerinin Padişah'ın özel mülküne dönüşmesi (Emlak-ı Hümayun" bir enerji paylaşımı olarak anlaşılmış ve Batı'da büyük bir panik başlamıştı.
Kuzey Irak'tan Ceyhan'a akan petrol boru hattının paralarının Halkbank'a yatacağının açıklanması ve bölgedeki petrol rezervlerine Türk firmalarının yerleşmeye başlamasıyla yaşanan gelişmeleri de buradan okuyalım. Jöntürklerin yerine medyası, sermayesi ve partileriyle Beyaz Türkleri, 1909'daki İstanbul'u kasıp kavuran IMRO terörü ve 31 Mart Vak'ası yerine Gezi vandalizmini koyalım. Abdülhamid'i itibarsızlaştırma kampanyaları yerine de ayakkabı kutularıyla Halkbank'a, tapelerle iktidara yönelik saldırıyı.
Cemil Ertem "Hiç haram yemedik" diyerek Abdülhamid'in hal-i tablosunun önünde poz verenlerin yaptıklarının bilincinde olduklarını söylüyor:
"Onlar 20. Yüzyıl başı egemenlerinin torunları olduklarını bize her fırsatta anlatıyorlar."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.