Dün gece yemekteki Bülent Arınç

A -
A +
İşin doğrusu Salı günkü yazım çıktıktan sonra Bülent Arınç'ın konuşmacı olarak katıldığı Bab-ı Âli toplantıları çerçevesinde verilen yemeğe gidip gitmeme konusunda tereddütlüydüm. Benim için "risk" olabilirdi.
Bab-ı Âli toplantılarının kurucusu Osman Ataman kapıda "Yazını okuduktan sonra iki sakinleştirici aldım" diye karşıladı. Güldük ama endişe de vardı. Bir de özellikle yapılmış gibi Arınç'ın danışmanı Salih Melek'le yan yana oturunca "tamam başladık" dedim içimden. Salih beyi tanırım, hakikaten soyadından mülhem melek gibi adamdır. Allah'tan yazıyı okumamış. Hâlinden anladım bunu.
Zaten Arınç'ın yanına Türkiye gazetesi yazarıFuat Bol'u oturttukları için içimden biraz da haince "Yerse o yer fırçayı" düşüncesi geçti.
Diyoruz ya hep. Bülent Arınç'ın muhteşem bir belagati ve bunu destekleyen inanılmaz bir hafızası var. Edirne'deki Büyük Sinagog'un açılışından gelmişti. Öyle hikâyeler anlattı ki ağzımız bir karış açık dinledik. Hele o Manisa'daki Moriş Şinasi hastanesinin öyküsü. Ayrıca bir yazı konusu. Zaten dediğine göre İshak Alaton bu hikâyeyi filme dönüştürmek üzere sipariş olarak vermiş ama ne oldu bilmiyoruz.

BÜLENT BEYİN İÇİNDEKİ "ÖTEKİ" YİNE ÇIKTI

Ancak, gelgelelim soru-cevap kısmına geçildiğinde "Bülent beyin içindeki öteki" yeniden zuhur etti ve "Artık konuşmayacağım" demesine rağmen yeniden aynı sözleri Melih Gökçek için tek tek sıraladı. Üstelik daha önce bilinmeyen pek çok detayı vererek. Neredeyse bunları kasıtlı olarak yaptığına inanmaya başlayacağım.
Bir şey daha var. Melih Gökçek ile ilgili soru yöneltilince moderatör Mustafa Sağlamer âdeta kolay yolu göstererek "tek kelimeyle hayır deyip konuşmayabilirsiniz" diyerek kapıyı açtı ama Arınç bu lafı işitmedi bile.
Ve başladı:

CEMAATİN ADAMLARINI GÖNDERDİ AĞZIMI KAPADIM

"Melih Gökçek ile ilgili tek kelimeye itiraz ettim. Beni istifaya davet etmiş, çekilsin artık demiş. Olabilir, diyebilir. Ben de cevaben çekildim 90 kilo geldim diyebilirdim. Ama niçin bunu söylemiş? Ben paralelciymişim. Sebebi, benim kızımın ve damadımın paralelci olmasıymış. Ben eşimin, kızımın ve damadımın birtakım insanların diline meze yapılmasına izin vermem. Bari dinime tamah eden Müslüman olsa. Evet, ben geçmişte Cemaatin yaptıklarını her zaman çok beğendim, destekledim. Ama ortaya pek çok şey çıkınca da hükümetimin yanında yer aldım. Cemaatin yasa dışı, hukuk dışı eylemlerinin soruşturulmasını, takibini destekledim. Oysa bana bu sözleri söyleyen adam Cemaat'in sayesinde belediye başkanı seçildi. 2009 seçimlerinde karşı çıktım belediye başkanlığına. Yanıma Gülen grubundanHüseyin Gülerce, Harun Tokak (Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı eski Başkanı) ve arkadaşları gelip 'Abi Melih'i istemiyormuşsun, sürekli onun hakkında konuşuyormuşsun. Aman abi vazgeç, artık konuşma' dediler. Ben de onların hatırına ağzımı kapattım. Daha sonraki yerel seçimde de bu kez bana Cemaat'inAnkara'nın imamı Cemil Koca'yı gönderdi. O da "Aman abi" diye yalvarınca vazgeçtim. Sonuçta Ankara'nın en güzel yerlerini Cemaat'e verdi karşılığında."

KURŞUN ADRESE TESLİM

Peki, bir soru daha Bülent Arınç'a...  Melih Gökçek'in artık konuşmayacağını ve parti disiplinine uyacağını söylemesini nasıl karşılıyordu Bülent Arınç.
"En azından Gökçek'in parti disiplinini hatırlaması, Başbakan'ın talimatını hatırlayarak 'emir demiri keser' demesi onun için artı puandır. Ama söz ağızdan çıkmadan sizin esirinizdir. Çıktıktan ve kamuya mal olduktan sonra siz o sözün esiri olursunuz. Melih Gökçek de benim aileme sataşmıştır. Kalbimin sesini dinledim ve buna bir ders verilmesi gerektiğini düşündüm. Ağır sözler oldu ama ne yazık ki kurşun ağızdan bir kere çıktı."

ARINÇ'A, GÖKÇEK'E, CEMAAT'E SORULAR

Şimdi geriye bazı sorular kaldı:
1-Bülent bey daha ne kadar zaman gördüğü her mikrofona konuşmaya devam edecek? Yaptığı her konuşmanın AK Parti'ye zarar verdiğini bilemeyecek kadar acemi bir siyasetçi mi?
2-Madem Ankara'nın en güzel yerleri Cemaat'e satılmış Melih Gökçek tarafından, Cemaat neden susuyor. Misal "Hayır biz almadık" ya da "Biz aldık ama bir sor, sebebi ne?" filan gibi açıklamalar yapamazlar mı? Susmak işlerine geliyor biliyoruz ama...
3-Melih Gökçek-Cemaat kurumları ilişkisi Arınç sayesinde muhalefetin seçim sloganına dönüşmek üzere: Parsel parsel satmak. Sözün aslı "Ankara'yı Paralel yapıya parsel parsel sattı"ama muhalefet ve medyası "paralel yapı ve Cemaat" kısmını sansürlüyor. Tabii Cemaat basını da. En azından bu oyunu Melih Gökçek boşa çıkarmayı düşünür mü?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.