CHP'NİN YENİ YAHUDİLERİ SURİYELİ SIĞINMACILAR

A -
A +
 

Bu fotoğraftaki kız çocuğunun yüzüne iyi bakın.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da baksın. O, seçim vaadine "Geri göndereceğiz" diye koyduğu Suriyeli sığınmacılardan biri.
Adı Nur.
Kilis'te Suriyeli sığınmacıların yaşadığı Elbeyli kampında ikamet eden bir Suriyeli ailenin kızı.
Nur'a Türkçe dil eğitimi verilen sınıflardan birinde rastladık ama Türkçeyi en az Kemal Kılıçdaroğlu kadar iyi konuşuyordu. Çünkü Suriyeli bir Türkmen'di. Hâkim olamadığı gözyaşları içinde "Memleket Hasreti" adlı şiirini okuyup bitirdiğinde ve hızla öğretmenine koşup ona sarıldığında hepimiz ağlıyorduk. Şiir, vatanlarına dönmek isteyen Suriyelileri anlatıyordu:
Ne oldu bize gurbete döküldük/Bir baktık ki yerimizden söküldük/Zalim gurbet, hepimiz büküldük/Yanar olduk memleket hasretine/Yağmurlar yağdı dere doldu mu?/Annemin diktiği gül soldu mu?/Yurdumda kalan dostlar vuruldu mu?/Yanar olduk memleket hasretine.
Dönemiyorlardı çünkü orada kan, gözyaşı vardı. Kadın, çocuk, ihtiyar demeden atılan varil bombaları vardı. Üstelik o bombaları ve çocukları katleden kimyasal silahları Sayın Kılıçdaroğlu'nun yakın dostu Beşar Esad atıyordu.

SURİYELİLERİ ÖLÜME GERİ GÖNDERMENİN ADI

Kilis Valisi Süleyman Tapsız ve ekibinin çok yakın ilgisiyle bir günde tamamlayabildiğimiz gezide çok sayıda röportaj yaptık. Konuştuğumuz her Suriyeli sözlerini "Türkiye'ye minnettarız ve bu iyiliklerinizin karşılığını bir gün mutlaka ödeyeceğiz" diye tamamlıyorlardı. Bizler ısrarla "Borçlu değilsiniz, bu bir insanlık görevi" desek de cevap değişmiyordu.
Onlardan biri 80 yaşındaki Muhammed Esvad. Elbeyli kampındaki zarif misafir evinde ilahiler okuyan bir Suriyeli topluluğun içinde tanıdık onu. Minnettarlığını ve duygularını bizlere "Çanakkale Şiiri"yle anlatmak istedi. Türkçe şiiri Arapça harflerle yazmıştı. O kadar dokunaklıydı ki boğazımız düğümlendi.
Hâlâ Nur ve Muhammed Esvad'ın tesiri altındayım.
İstanbul'a geldikten birkaç gün sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu meydanlarda "Tüm Suriyelileri ülkelerine geri göndereceğiz" dedi.
Suriyeli sığınmacılar bu sözleri işittiklerinde acaba ne hissettiler?

BU MERHAMETSİZLİĞİN BİR GEÇMİŞİ VAR

1940'larda İzmir ve İstanbul açıklarına gelip sığınan Parita ve Struma gemisindeki, Salvador adlı teknedeki yüzlerce Yahudinin hissettiklerinden farklı mıdır acaba kalplerinden geçenler?

 

"Ne olur bizi ölüme göndermeyin" haykırışları bu semada çınlamaya devam ediyor.
Biliyorum bu merhametsizliğin bir geçmişi var.
Yıl 1939, İzmir. 860 Yahudi'yi taşıyan Parita adlı gemi İzmir limanına yanaştı. Yolcular "Bizi öldürün ama geri göndermeyin" diye haykırıyorlardı. Nafile çaba. 14 Ağustos'ta iki polis motorunun refakatinde limandan çıkarılıp geri gönderildiler. Arkasında CHP'nin resmi yayın organı Ulus gazetesi şu manşeti attı:
"Serseri Yahudiler İzmir'den gitti"
Yıl 1940, Silivri açıkları. Romanya'nın Köstence Limanı'ndan gelen ve içinde 342 Yahudi yolcu olan Salvador adlı tekne fırtınaya yakalandı. Tekneye yüzen tabut deniyordu ve zaten 40 kişilikti. Karaya çıkmak istediler. Tekne gitmesi için zorlandı. Sonuç trajikti. Silivri açıklarından taammüden öldürülen 219 insanın cesetleri toplandı.
Ve kitaplara konu olan Struma gemisi. Onlar da İstanbul'a gelmişti ve Sarayburnu açıklarına çekilmişti. İstenen, gemide kalan yolcuların karaya çıkmasıydı. İnönü hükümeti zorla geri gönderdi gemiyi. Karadeniz'de Şile açıklarında bir Sovyet torpido gemisi tarafından Alman gemisi olduğu gerekçesiyle batırıldı. 103'ü çocuk olmak üzere 768 kişi öldü.

DÜN HİTLER, BUGÜN ESAD İLE DOSTLAR

CHP işte böyle bir geçmişin mirasçısı ve başındaki lideri de bu zihniyeti devam ettiren bir kafa.
Bugün Beşar Esad ile kanka olanların babaları dün Hitler ile dosttu.
Tüm Suriyelileri ülkelerine geri gönderecekmiş.
Nereye? Ölüme.
CHP'yi Alevi partisine dönüştüren Kemal Kılıçdaroğlu, şüphesiz Türkiye'ye sığınanlar Alevi ve Nusayri olsaydı bunları söylemezdi.   Mezhepçiliğini artık herkes biliyor. CHP'yi gösterdiği adaylarla bir Alevi partisine dönüştürmesi de bunun kanıtı olarak ortada duruyor.
Şaşırdık mı? Tabii ki hayır. Kemal Kılıçdaroğlu dün İnönü'nün yerinde olsaydı farksız davranmaz Parita'yı da, Salvador ve Struma'yı da gözünü kırpmadan ölüme gönderirdi.
Kanlı bir geçmiş.
Dersim'de insanları mağaralara tıkıp üzerlerine zehirli gaz sıkarak katleden bir siyasi geçmişin vârisi Kemal Kılıçdaroğlu. Dersimli olmasına ve hatta yakın akrabalarını bu katliamda yitirmesine rağmen "O dönemdeki şartlar bunu gerektiriyordu" diyecek kadar bulanık bir zihniyet.
Kılıçdaroğlu'nun siyasi ve mezhepsel kodlarından gelen bir geçmiş.
Artık ne desek boş.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.