Tüm sınır kapıları açılacak

Türkiye bu gidişle mülteci çıkışlarını kontrol etmekten vazgeçebilir.

Geri Kabul Anlaşması'nın da hiçbir hükmü kalmaz.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Avrupa gezisinin Strasburg durağındaki konuşmasında açık ve net olarak söyledi bunu:

"Avrupa'da şu anda ne kadar mülteci var? 200 bin civarında. O tarafa doğru yeniden bir akın söz konusu. Bize akıl veriyorlar; 'Aman ha, kapılarınızı açmayın, bize gelmesin, bunlar sizde kalsınlar' diye. Biz bir yere kadar sabrederiz, bir yerden sonra da gereğini biz de yaparız."

Olacağı bu.

Suriye'de olan bitene karşı elleri kolları bağlı otur.

Türkiye milyonlarca mülteciyi dünyanın hayran kaldığı kamplarda ağırlasın ve milyarlarca dolar harcasın. Sen de sadaka gibi zaten AB fonlarından Türkiye'nin hakkı olan 1 milyar Euro'yu vermekten bahset.

Suriye içinde Güvenli Bölge isteğine karşılık İncirlik Üssü'nü kullanma hakkını al sonra yan çiz.

Yetmedi üstüne "Daiş ile mücadele" başlığı altında BM konferansında Putin'le anlaş, sonra da Rusya ayısı muhalifleri ve Türkmenleri bombalasın.

Nereye varacak bunun sonu?

Önceki gün Rus uçakları Türkiye sınırını ihlal etti. İstediğin kadar protesto et, NATO seni desteklediğini açıklasın. Laf.

Türkmen taburu komutanı a Haber'e yaptığı açıklamada Rus uçaklarının bombalamadık yer bırakmadığını, yakında 35 bin civarında Türkmen'in sınıra yığılacağını söyledi.

Açık değil mi, Ruslar Daiş ile filan mücadele etmiyorlar. Esad rejimini tahkim etmek için muhalifleri hedef seçiyorlar.

Şu anda Amerika, tarihinin en büyük fiyaskosunu Suriye'de yaşıyor ve yaşatıyor.

Gelelim en başa.

Evet, sadece Türkmenler değil, yine yüz binlerce Suriyeli sınırlarımıza yığılır ve ülkemize girerse geriye yapılacak tek şey kalır.

Avrupa'ya açılan sınır kapılarımızı ve çıkışları kontrol etmekten vazgeçmek.

Yapılacak şey belli:

1-Rusları muhalifleri bombalamaktan vazgeçirmek

2-Güvenli Bölgeyi kesinleştirmek ve ortak hareket etmek

3-Mülteciler için Türkiye'ye en az 20-25 milyar dolarlık karşılıksız bütçe ayırmak.

Erdoğan'ın dediği gibi, bir yere kadar sabredilir, bir yerden sonra da gereği yapılır.

Kısaca, kırmızı alarm!

Uzun zamandır Erdoğan ve AK Parti aleyhtarı yayın yapan İngiliz Guardian gazetesi bugün "Şu anda Avrupa'nın daha önce hiç olmadığı kadar Erdoğan'a ihtiyacı olduğu"nu yazıyor.

Gazetenin yazarı Simon Tisdall, Avrupalı liderlerin Erdoğan'ın Avrupa ziyareti sırasında acı bir şekilde gerçeği gördüklerini, eşi benzeri görülmemiş bir mülteci akını ile karşılaşılabileceğini belirterek Rusya'nın askerî müdahalesine dikkat çekiyor.

Gazetenin yorumcusu olayın farkında. Erdoğan'ın uçuşa yasak Güvenli Bölge isteğini dillendirdikten sonra bunun ne kadar acil hâle geldiğini yazıyor.

Şırnak'ta Hacı Lokman Birlik adlı teröristin cesedinin bir polis aracının arkasında sürüklenmesi.

Tek kelimeyle korkunç. Vahşet!

Sorumlular hakkında hukuki ve idari soruşturma açıldığının, gereğinin yapılacağının güvencesi bizzat Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından verildi. Bunu yapanlar vahşete imza atmakla kalmıyor, aynı zamanda PKK'nın vahşeti ve barbarlığıyla âdeta yarışarak şiddeti ve terörü besliyorlar.

Türkiye hukuk sınırları içinde kalarak terörle mücadeleyi sürdürmek zorunda. Bunu da şu ana kadar büyük ölçüde başardı. 1990'lardan farklıyız. Bu görüntüyü PKK'yla mücadele sanıp alkışlayanlar ise bir psikoloğa görünsünler.

Talimatlarını aldığı Almanya'dan dönüşte "İçişleri Bakanı'nda haysiyet varsa istifa eder. Bunlarda onur namına bir şey yok, hükümette de yok, Başbakan'da da yok" demiş.

Haysiyet cellatları nedense sık sık bu sözcüğü kullanıyor.

Siyasetin yüzkarası olmak böyle mümkün olabiliyor. PKK'nın katlettiği Makbule teyzeler, yatağında kurşunlanan polisler, attıkları bombalarla hayatlarını kaybeden küçük Fıratlar, Elifler, Nusaybin'de kapıyı açmadığı infaz edilen Ahmet Sönmezler için, daha onlarca suçsuz ve günahsız insan için nedense diyecek lafı yoktur bu eş başkanın.

Dün davası başlayan ve onun çağrısıyla katledilen şu gençler için de.

Hani taraftarlarının üçüncü katlardan attıkları, arabayla üzerlerinden geçtiği Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş, Hasan Gökguz...

Demirtaş, kirli ve kanlı geçmişi ile yalnızca haysiyetin değil, bu insanların da celladı.