Hayret ettim ama şaşırmadım

A -
A +
Sosyal medya son tahlilde pek çok hastalıklı kafanın yazıp çizdiği bir mecra.
Yine de takipten vazgeçemiyoruz.
Çünkü, aksi hâlde eski Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün nadiren paylaşım yaptığı twitter hesabı üzerinden Fehmi Koru’nun yeni sitesi için kutlama mesajı yayınladığının da farkına varamayacağız.
Gül, “Fehmi Koru’nun basın hayatına kendi sitesi ile dönmesine çok memnun oldum. Sıra dışı yorum ve haberleriyle ufuk açıyor” diye yazmış.
326 RT, 1697 beğeni almış. Skor takipçi sayısıyla orantılandığında çok düşük.
Birlikte program yaptığım Cem Küçük’ün kullanmayı çok sevdiği bir laf var.
Artık tükenmek üzere olan bazı isimlerden söz edince “Yine mezardan adam çıkartıyoruz ama…” diye başlar.
Biraz öyle olacak ama söz konusu mesajın, yukarıdaki iki isim arasındaki yıllar evveline dayalı “eski dostlar” muhabbetinin ötesinde bir ilişkiye işaret etmesi nedeniyle kayda değer olduğunu düşünüyorum.
Sayın Gül’ün bu paylaşımının altındaki yorumlara neredeyse tek tek baktım.
Sadece birkaç adet olumlu yorum var.
Ya diğer yüzlerce yorumda yazılanlar?
Ne acı?
Sayın Gül yardımcılarından o yorumları isteyip baksa sanırım ne demek istediğimi anlayacak.
İnsan gerçekten hayret ediyor.
Hayır, hayretimin sebebi Gül’ün o meşhur sözüne atıfta bulunmanın ötesinde.
Halkımızdaki bilinç sıçraması. İnsanlar meseleyi kavramış. Kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Doğru bildiğini çat çat suratına söylüyor.
Nasıl söylemesin.
Yorumların arasında bir de bakıyorum karşıma Fehmi Koru’nun tam da 15 Temmuz günü yayınladığı, Sayın Gül’ün deyimiyle “ufuk açıcı” bir yazısının linki çıkıyor. Daha doğrusu yazısını duyurduğu tweeti.
Şöyle diyor darbe günü yayına giren tweet’te:
“Bugünkü 2. yazım: Global cihada karşı açılacak global savaşa hazırlıklı mıyız?”
Tesadüfün bu kadarı.
Belki de aklımdan geçen nahoş düşünceler yersizdir diye önce bir linki tıklayıp yazıyı okuyayım diyorum ama ne mümkün. Sayfa açılmıyor, çünkü iptal edilmiş ya da silinmiş. Biraz daha arıyorum Google üzerinden ama bulamıyorum ne yazık ki.
Fehmi Koru böyle şeyler yapmaz diye bilirim. Ama yine de Fetullahçıların yoğun ilgi ve desteğine mazhar olan T24 sitesine yaptığı açıklamada “Diktatörlük görüntüsü var, 28 Şubat’ta olduğu gibi bugün de yazamaz hâle geldik” diyebilen birinin tam da darbe günü böyle “anlamlı” bir yazı yazıp sonra da bunu silmesini pek hayra yormadım doğal olarak.
Neyse, yorumlara bakıldığında halkımız epey kızmış ama ben eski Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün bu paylaşımına nedense çok şaşırmadım. Halkımızın kızmasını da anlıyorum. Muhtemelen akıllarından geçen şu:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yani kendi deyimleriyle Reis tüm nezaketiyle onları hâlâ el üstünde tutuyor, her önemli açılışta, törende yanından ayırmıyor, ziyaretlerini eksik etmiyor ama bunun karşılığını böyle görüyor. Reis’e düşmanlıklarını her fırsatta aleni ya da el altından, imayla ya da açık açık belli edenlerle yan yana durmayı, onları el üstünde tutmayı sürdürüyorlar.
Şimdi herkesin bildiği ve ama pek konuşmadığı gerçeği söyleyeyim size.
Bazı siyasetçi, akademisyen ve kanaat önderlerinin mobilize ettiği böyle bir ekip var gerçekten de.
Misal, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da etrafında mevcut böyleleri ve hiç küçümsenmeyecek sayıdalar. Müstahkem mevkilerde de yerlerini muhafaza ediyorlar üstelik. TRT’den AA’ya, başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere bakanlıklardan üniversitelere ve çeşitli basın yayın organlarına dek. AK Parti içindeki varlıklarını söylemeye gerek yok sanırım. Bu çevre Sayın Gül’ün “tanıdıklarıyla” aşağı yukarı örtüşmekte.
Hepsi de okudukları okullar ve aldıkları eğitimler dikkate alındığında görece üstün niteliklere sahip bir kadro bu. AK Parti’nin kitlesel tabanı ile bağları olmasa da eski hükûmetler ve yukarıda saydığım kurumlar dâhil pek çok yerde etkin biçimde kadrolaşmış durumdalar.
Medyada da “koalisyoncu ekip” olarak tanınıyor bunlar. 1 Kasım öncesinde koalisyon kampanyaları açan Yeni Şafak ile Karar gazetesi de bu ekibin medyadaki yansımaları. 1 Kasım seçim sonuçlarının onlarda oluşturduğu derin hayal kırıklığının sebebi de sanırım Davutoğlu’nun yeniden başbakanlık ihtimalini ortadan kaldırmasıydı.
AK Parti, ülkede artık yüzde 52 oy tabanına dayandığı herkesçe bilinen ve homojen olması beklenmeyecek denli büyük bir parti. Sonuçta AK Parti’nin yekpare olmaması ve içinde çeşitli renkler bulunması yadırganacak bir durum değil.
Peki, Sayın Gül’ün paylaşımının altına yorum yazanlarca temsil edildiği aşikâr olan AK Parti içindeki geniş Reisçi kitlesel taban neden onlara çok kızıyor?
Bunun sebepleri de bir sonraki yazımıza...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.