CHP’nin hakikati ve ortadaki mal

A -
A +
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'nin, Şili yapımı “No” filminden mülhem “pozitif propaganda” adı altındaki reklam kampanyasını konuşuyoruz birkaç gündür. Kampanyanın nasıl gittiğine sonra gelelim ama başka bir şey var. Bu konuda Ahmet Kekeç’in yazdıklarına katkı da olur aynı zamanda. CHP’liler reklamcıların sokma aklıyla harekete geçtiler ama çarpıcı bir gerçeği göz ardı ettiler. Çok doğal çünkü farkına varsalar kendilerini değiştirirlerdi önce. Temelden hem de. Meseleye girelim. Reklamcılıkta ana kaide şu:Ürün, yani mal iyiyse reklam tutar ve sonuç verir. Örneğin, ürün diyelim ki çocuk maması. Reklamcılar hemen ürün hakkında detaylı bilgi edinir, içeriğini âdeta hatmeder ve dahası mamayı çocuklar üzerinde test ederler. Eğer kendilerini tatmin ederse bu ürünü (malı) nasıl tanıtacaklarını ve pazarlayacaklarını planlamaya başlarlar. Sonunda ortaya bir tanıtım kampanyası çıkarırlar. Ama iş bir siyasal partinin reklamıysa durum farklılaşıyor. Ortada denenmiş bir mal var. Üstelik bu mal (CHP) 1923'ten itibaren on yıllar boyunca halka zorla tecrübe ettirilmiş. Yani halk onların ne mal olduğunu biliyor. Dolayısıyla halkın babadan oğula, dededen toruna âdeta genetik kodlarına işlenmiş bir algı ile karşı karşıyayız. O hâlde ne yapılmalıydı? Cevabı basit ama meşakkatli bir süreci beraberinde getiriyor. Daha önceden ürün kalitesine yönelik yıllara dayalı uzun bir çalışma yürütülüp, sonuçları gündelik siyasi hayatın pratiğinde deneyimlenseydi, test edilip onaylansaydı o vakit daha az sorun çıkabilirdi belki de. Ama CHP her zamanki gibi kolay yolu seçti, kendini değiştirmek yerine ambalajla milleti kandıracağını sandı. Ne yaptılar? Reklamcıya “İşte elimizdeki mal, bu da Kemal. Artık allayıp pulla ve satıver” dediler. Reklamcı da para kazanacak tabii. Hâliyle çürük çarık da olsa pazarlayacak elindekini. Hemen faaliyete geçtiler. Anayasa Mahkemesine gitmediler. AKP demeyi bırakıp, AK Parti’ye geçtiler. 'Hayır’ı Erdoğan için değil sistemi sakıncalı buldukları için tercih ettiklerini söylediler. Hatta “Eğer Erdoğan olamaz da ya bir diktatör gelirse” korkusu peydahlamaya çalıştılar. Sanki savundukları parlamenter sistemin yüzde 80’lik dönemi diktatörlükle geçmemiş gibi. Bir CHP üyesi kadının saldırıp darp ettiği 16 yaşındaki başörtülü kız çocuğunu ziyarete gittiler. Hendekçi arkadaşlarının Viranşehir’deki saldırısını ilk önce onlar kınadılar. “Birlikte iyi salladık” diye pilav dağıttıkları HDP ile yan yana görünmemeye gayret ettiler. Başka şeyler de göreceğiz tabii. Peki, samimiyet nerede? Bu iş eşeği boyayıp satmaya benzemiyor. Misal CHP Milletvekili Tuncay Özkan “Anadolulu köylü kadının hayır isyanı” diye bir video paylaştığında ve o köylü taklidi yapmaya çalışan sarışın boyalı kadının CHP Parti Meclisi Üyesi ve İstanbul 1. Bölge milletvekili adayı Hüsniye Kaya olduğu anlaşıldığında sadece rezil olmakla kalmıyor, milyonları dökerek getirtilen Şilili reklamcı Ferrada yoldaşı da zor durumda bırakıyorlar. Yıllar evvel "imamın karısı" diye konuşturdukları başörtülü kadının Şişli belediyesinde çalışan bir CHP üyesi olduğunun ortaya çıkması gibi. Tövbe tutmuyor bir türlü. İstedikleri kadar “pozitif” olsunlar geçmiş sabıkaları onları hep ele veriyor. Zaten yine tehdit ediyorlar. Açık açık “Hele şu günler geçsin bakın neler yapacağız” diyorlar. Başörtülü kızı ziyaret edip gazeteci Nagehan Alçı’ya “Umarım çocukların gün yüzü görmesin” diye saldıran kadını taltif edince açığa düştükleri gibi. Müjdat Gezen’in sanat merkezini kundaklamaya kalkan ne idüğü belirsiz manyağı hükûmetle ve dindar kesimle ilintilendirdiklerinde de aynı şey oluyor. Tavlamaya çalıştıkları o çoğunluk anında notunu veriyor. Twitter’da Takunya diye İslamiyet düşmanı bir sayfa var. Birtakım troller bu sitenin çakmasını “Yeni takunya” adıyla faaliyete geçirip “Sayfamızın sahibi Kabil Bey Müjdat Gezen sanat merkezini yakan kişi olarak gözaltına alındı. Yüz taraması, telefon sinyalleri ve kıyafetleri kamera görüntülerindeki saldırganla uyumlu. CHP’li vekiller acele harekete geçsin” diye yazmışlar. Yalan tabii. Ama bu fake paylaşımı gerçek sanıp yorum yazanlar daha da ibretlik. Hepsi de CHP seçmeni ve Kemalist. TC Çapulcu Aysel çok üzgün, “Eyvah bu hiç iyi olmadı” demiş misal. TC Kemal ise kızmış, “Yapacağınız işin ben…” diye başlamış ama kendini tutmuş. Kemalist ise “Hayır şimdi iyice hıyar oldu. Kepazeler, yüzünüze gözünüze bulaştırdınız” diye dökülmüş. Nasıl? Hakikat kendini böyle ele veriyor işte. CHP’nin hakikati bu. Ferrada’nın ambalajı da yetmeyecek. Türkiye’yi Şili, Erdoğan’ı da Pinochet ile kıyaslayan kafanın vardığı yeri görüp şoka uğrayınca “Ekmek için Ekmeleddin daha iyi bir slogandı abi” diye hayıflanacaklar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.