“Karargâh rahatsız” da hükûmet rahat mı?

A -
A +
15 Temmuz darbe girişimi seçilmiş, meşru AK Parti hükûmetine ve Türkiye’nin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan’a karşı yapıldı evvela. 247 vatandaşımız tankların, yakın mesafeden sıkılan kurşunların ve atılan bombaların altında can verip şehit oldu.
Tam da 28 Şubat’ın yıl dönümüne iki gün kala Hürriyet gazetesi fabrika ayarlarından zaten hiç kopmadığını kanıtlarcasına o malum manşeti attı:
“Karargâh rahatsız!”
O manşeti ve içeriğini uzun uzun irdeleyecek değilim.
Söylemek istediğim, Hürriyet FETÖ’cülerden sonra hükûmete bu kez kimi rahatsız Kemalist subaylarla aba altından sopa gösteriyor.
Başlıktaki sorumuza gelelim.
Ya hükûmet rahat mı?
Vallahi bence çok rahatlar.
Yok yok, öz güvenleri ya da her türlü tedbiri aldıkları için değil.
Buna halk arasında rehavet deniyor.
O kadar nedeni var ki.
 
AK PARTİ DAVALARA NEDEN MÜDAHİL DEĞİL?
 
En basitinden şunu soralım:
Bu FETÖ darbesi sivil ve seçilmiş hükûmete karşı yapılmadı mı?
Sonuna kadar.
O hâlde hükûmet FETÖ davalarında nerede? Müdahil avukatlarınız, toplumsal sivil destekleriniz var mı?
Hainler istedikleri gibi at oynatıyorlar duruşmalarda. Tanıkların üzerine saldırıyor, tahrik ediyor, hâkimleri sindirmek için her türlü taktiği deniyorlar.
Sahiden soruyorum, hükûmetin aklına bu davalara güçlü biçimde müdahil olmak neden gelmiyor?
Üstüne üstlük referandum öncesi yapılanlar da tüm bunların üzerine âdeta tüy dikiliyor. Sanki referandumda evet oyu çıkmasın yarışması açıldı da bakanlıklar ve AK Partili siyasetçilerle bürokratlar onun yarışına girdiler.
 
AÇIK ALANLARDA SİGARA İÇME MESELESİ
 
İşte bir örnek.
Geçen perşembe günkü kafe ve restoranların açık alanlarına getirilecek sigara yasağı üzerine yayınladığım yazımın ardından aldığım onlarca mesajdan birini veriyorum aşağıda. İstanbul’un ünlü ve şubeleri de olan bir yiyecek-içecek mekânının sahibinden:
“İstanbul'da 350 bin sigara içilen işletme var. Benim işletmelerimde 115 sigortalı çalışanım mevcut. Adam çıkarmaya başladım. Ankara ve İstanbul'da şube açacaktık oysa. Ayrıca başka illerde bayilik verecektik almaktan vazgeçtiler. Sadece biz 3 milyon USD yatırım ile içinde nargile bulunduran kafemizle 60 farklı iş kolu inşaat mekanik teknoloji mobilya vs. fayda sağlayacaktı. Ve yeni eleman akımları beraberinde gelecekti. Mal aldığımız esnaf ve devlete ödenen vergiyi de ekleyin.
Sigara yasağı yüzünden iptal ettik. 
Biz de bu yasağın seçim öncesi gündeme getirilmesinin bir oyun olduğunu biliyoruz. Devlet bu işletmelerden içilebilir alan vergisi alsa milyarlarca lira para toplar. Arap turist nargile içer. Gençler bar yerine kafelerde sosyalleşiyor. Gidecekleri yer kalmayacak.”
 
KİBİRLİ BÜROKRATLARIN HÜKMÜ BİTSİN ARTIK
 
Tekrar söylüyorum.
Bakanlıklardaki kibirli bürokratların tuhaf biçimde tam da referandum öncesine denk gelen her akla ziyan “buluşu” sayesinde sinsi bir “hayır” kampanyası yürütülüyor. Ben sağlık alanında müthiş işlere imza atmış Bakan Sayın Recep Akdağ’ın bir kere daha meseleyi ele almasını öneriyorum.
Ancak 25 yıldır sigara içmeyen ve kapalı mekânlarda sigaraya kesinlikle karşı biri olarak gelecek bu yeni uygulamayı sağlık açısından rantabl bulmadığım gibi ekonomiye darbe vuracağı ve işsizliği artıracağı için de tehlikeli görüyorum. Bakın işletme sahibi formül de öneriyor üstelik:
Açık alan vergisi...
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da benzer bir açıklamayla gündeme oturuverdi. İçeriğine bakıldığında gayet iyi olan 657 sayılı kanundaki değişiklikleri anlatırken “Memurluk kimsenin tapulu malı değil, ısrarla güvence diyemeyiz” tarzındaki konuşması malum basının gündemine “Memurlar kapıya konulacak” diye oturdu.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in küçük süt üreticileri açıklamasına ne demeli. Geri dönüldü ama izi kaldı.
Babaanne maaşı vereceğiz dendi. Yüz elli bini aşkın kişi başvurdu. Ama o da ne? Sürpriz! Meğer kontenjan sadece 6500’müş. 2800 liranın üzerinde maaş alırsan yok. Dahası yaş sınırı da var.
Kim mutlu oldu bundan?
Ve artık iyice kabak tadı veren “Milyonlarca emekliye müjde” haberlerinin arasında bir türlü görünemeyen şu intibaklar meselesi.
Asıl milyonlar orada oysa. 2000’den sonra emekli olanlar için intibak yasası çıkarılmıyor ve milyonlarca emekli Anayasa Mahkemesi’nde sürünüyor.
2000 yılı öncesi emekli ile sonrası arasında aynı SGK primiyle emekliliğe hak kazandıkları hâlde minimum 400 lira fark varsa bu adaletsizliği gidermek gerekmez mi?
Tüm bunlara ek olarak mahkemelerin çeşitli davalarda aldıkları isyan ettirici, akla vicdana sığmayan kararlarıyla milleti nasıl çileden çıkardıklarına girmiyorum bile. Adalet Bakanlığı’na ve HSYK’ya havale ediyorum.
Bu işlere bakan birileri varsa tabii.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.