Erdoğan ve AK Parti başkanlık sisteminin kurbanı mı olacak?

A -
A +
Hadi gelin kendi aramızda konuştuğumuz ama yazmadığımız konuları biraz olsun dillendirelim.
Referandumda evet oyu vermeyen AK Partililerin bir kısmı “Ben Erdoğancıyım, bu sistemle Erdoğan kolaylıkla alaşağı edilebilir” demedi mi?
Daha referandum yapılmadan önce kendi aramızda konuşurken “Yok canım muhalefetin beş benzemezi bir araya gelecek de yüzde 50 artı 1’i alacak, mümkün değil” diye fikir yürütmedik mi?
Hatta aramızda “AK Parti parlamenter sistemle 100 yıl daha iktidarda kalır ama başkanlık sistemi riskli” düşüncesine sahip olanların hiç de azımsanmayacak sayıda olduğunu bilmiyor muyuz?
Ama nihayetinde başkanlık sisteminin tıkanan bürokratik yapıyı işleteceği, ülkede ekonomik, siyasal ve demokratik anlamda bir sıçrama gerçekleştireceği konusunda hemfikirdik. O yüzden de referandumdan en az yüzde 60’lık bir sonuç çıkacağına ve bunun başkanlık sistemiyle ilgili kafaları kurcalayan d’effect’leri (etki) defedeceğine herkes kendini inandırmıştı.
Lakin sonuç yüzde 51,5 çıkınca hayal kırıklığı yaşandığı, sanki kazanan değil kaybeden gibi davranıldığı da aşikâr.
Yıllardır seçim ya da referandumlar dâhil geriden nal toplayan muhalefet, en başta CHP, FETÖ’nün de gazıyla zafer naraları atmaya ve alınan yüzde 48,5’in sahibiymiş gibi davranmaya başladı. Ardından yeni bir planla söz konusu kitleyi kendi etrafında konsolide etmeye karar verdi. Kılıçdaroğlu’nun Hayır oyu vereceğini deklare eden beş benzemezle temasları bu çerçevede başladı.
FETÖ yönlendirmesindeki Kemal Kılıçdaroğlu’nun askerimizi, polisimizi ve sivilleri şehit eden HDP-PKK ile hiç utanıp sıkılmadan ittifak kurmasındaki pervasızlığın tek amacı vardı:
Gövde gösterisi yapmak.
 
İKİ MESAJ VERİLDİ
Nitekim abartılı ve uçuk sayılar açıklamalarına rağmen Maltepe’de toplanan hatırı sayılır nicelikteki kalabalıkla iki mesaj verildi.
1-Eğer 15 Temmuz’daki hatalara düşmeden yeniden darbe yapmak isteyen zinde güçler varsa bakın kitleniz hazır. Avrupa ve küresel güçlerin desteği cabası. Darbe liderini altına kırmızı halı sererek Sisi gibi karşılayacak Almanya bile bu konuda icraat bekliyor.
2-Eğer darbe yapılma ihtimali yoksa 2019 için kendi tabanına “Artık liderliğimi tartışmayı bırakın, bakın bu kadar kalabalığı topladım, 2019’da da rahatlıkla kazanabiliriz” demek.
ŞİMDİ BAŞLIKTAKİ SORUNUN CEVABI
Dün biri sormuş “Muhalefet AK Parti’yi kendi getirdiği sistemin kurbanı mı yapmak istiyor” diye.
Söylediğimiz gibi “Adalet” vitrinli, tepki doğmasın diye uluslararası dozu ayarlanmış ama Doğan Grubu, HDP-PKK ve FETÖ desteği kör gözüm parmağına diyecek kadar ayarı kaçan ve bu anlamda vatandaşın gözünü açan bu yürüyüş ve ardından gerçekleşen Maltepe mitingi ile muhalefette 2019 ümitleri yeşerdi.
CHP+HDP-PKK+FETÖ+MERAL AKŞENER PARTİSİ+SAADET PARTİSİ= Yüzde 50+1 olabilir umudu bu.
Maltepe’deki mitinge katılanların sayısının 2,5 milyon olduğunu söyleme ahmaklığı da bu umuttan kaynaklı.
Hatırlayalım. 2007’deki Cumhuriyet mitingleri ile bir yandan aynı şekilde darbecilere yeşil ışık yakılırken, diğer yandan da katılanların sayıları abartılarak yeni seçimlere umut pompalanmıştı. Gerçekten de mitinglere yüz binlerce kişi katılmış ama CHP basını ve partililer katılımları İstanbul’da 5 milyon, İzmir’de 3 milyon olarak telaffuz etmekten kaçınmamışlar, Genel Başkan Deniz Baykal da kendi kendini gaza getirerek “AKP seçimleri kazansın ben Rodos’a kadar yüzerim” demişti.
Sonuçta AK Parti yüzde 47,6 oy almıştı.
 
NEYİ ESAS ALACAĞIZ?
Şunu bilmeliyiz. Halkın referandum ya da yerel seçim gibi kendi geleceğini temsil edecek siyasal iradeyi çok da fazla etkilemeyeceğini düşündüğü oylamalarda daha rahat davrandığı bir gerçek. Bu yüzden onları genel seçimlerle karıştırmamak gerek.
AK Parti’nin iktidarda kaldığı 15 yılda yüzde 39 oy aldığı yerel seçim bile oldu.
Bu yüzden 2019’a bakarken çıkış noktamız 1 Kasım 2016 genel seçimleri olacak.
Bakalım:
AK Parti 23 milyon 673 bin
CHP 12 milyon 109 bin
MHP 5 milyon 690 bin
HDP 5 milyon 145 bin
Saadet Partisi 326 bin
BBP 260 bin
Vatan Partisi 120 bin
Hak Par 110 bin
 
BU TABLO NEYİN İŞARETİ?
Toplayalım, çıkaralım, doluya koyalım, boşa koyalım ve hesaplayalım.
Bu tablodan Muhalefetin istediği sonuç çıkar mı?
Erdoğan’ın karşısına misal İlhan Kesici’yi getirelim.
O olmadı mı? Öyleyse Meral Akşener nasıl?
Beğenmedinizse artık “Yürüyerek liderliğini kanıtladı” denilen Kemal Kılıçdaroğlu’na ne dersiniz?
Üzgünüm ama, zor dostum zor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.