Patron çok kızınca ERGO ile FETO barıştı

A -
A +
Geçen aylarda Patron çağırıp önüne oturttu bu ikisini.
Kızgındı. Büyük bir fırçanın geleceği zaten davetten belliydi. “İtibarımı beş paralık ettiniz. Size verdiğim desteği dünyada kimseye vermedim. Başka yerlerde sizin onda biriniz kadar imkâna sahip olanlar neler yaptı” diyerek atacağı fırçanın ilk ipuçlarını vermişti.
Ama davete icabet eden iki kişi de birbirlerinin suratına bakmıyordu.
Patron “Bana bakın” diye başladı sözlerine. “Kaç kere söyledim dinlemediniz. Ya dediklerimi yaparsınız ya da ben gerekeni yaparım. Sizi elimle teslim ederim, haberiniz olsun” dedi ve aynı kızgın tonla sürdürdü konuşmasını:
“Siz  kardeşsiniz ve kardeşler bu kadar küs kalmaz. Aptallıklarınız yüzünden ERDO sizi birbirinize kırdırdı. Özellikle sen ERGO. Beni dinlemeden kendi başına işlere kalkıştın. Neymiş, darbe yapacakmış. Bir de tuttun abuk subuk komşularla iş tutmaya yeltendin. Seni o komşulara güven olmaz diye on kere uyardım. Ama burnunun dikine gittin. Neymiş efendim geçmişte darbe deneyimleri varmış. Sana kaç kez bak gücün eskisi gibi değil. Kardeşin FETO da büyüdü. Sen ona destek ol. Neredeyse 40 yaşına geldi, onun da kendini kanıtlaması gerekmez mi? Yok efendim FETO gelirse elinden her şeyini alırmış. Sana garanti verdim, FETO bensiz adım atamaz diye. İkinizin de hem patronuyum, hem babanız sayılırım. Ben var ettim, yok etmesini de bilirim. Evet, ERGO beni dinlemedin Cumhuriyet mitingi dedin, 27 Nisan dedin. Oysa kardeşin gizlice hazırlanıyordu. Ne oldu? Sonuç yüzde 49 oy.
Bir de yetmezmiş gibi kardeşini hedefe  koydun. 17-25'ten sonra aklın başına geldi ve kardeşin FETO’nun kıymetini anladın ama iş işten geçti. Gerçi ERGO senin de hakkını teslim etmeliyim. Adamlarınız epey zayiat verdi. Çünkü kardeşin FETO kantarın topuzunu kaçırdı ama artık o kadar olur kardeşler arasında.
Şimdi el ele verme zamanı. ERGO, sen FETO’dan yaşça büyük ve tecrübelisin ama artık dinamizmini kaybettin. Yeni teknolojileri uygulayacak donanıma sahip değilsin. Psikolojik harp yöntemlerin de epey eski. Bana küstüğünden beri ben FETO’ya epey teknolojik ve psikolojik harp teknikleri bakımından donanım sağladım...”
Patron bir an soluklandı ve “Şimdi beni iyi dinleyin” dedi.
ERGO ile FETO birbirlerine baktılar. İlk kez göz göze geliyorlardı. FETO, ERGO’ya sırıttı. ERGO içinden “Yılışık herif” diye geçirdi ama Patronun kızgınlığı aklına gelince dudak ucuyla o da sırıtarak cevap verdi. Buzlar eriyecekti anlaşılan.
Patron onların birbirlerine olan bakışlarını görmüş ve biraz olsun rahatlamıştı. Ellerini ovuşturarak devam etti:
“Bundan sonraki işiniz toplumu germe, kutuplaştırma ve tüm fay hatlarını derinleştirme olmalı. Ben Güneydoğu’yu ve sınırların ötesini hallediyorum. Sizin işiniz burası. Alevilik-Sünnilik, Kürt-Türk, Türk-Ermeni-Çerkes, muhafazakâr-laik, kadın erkek, aile, SİHA’lar... Artık Allah ne verdiyse girişin. Yahudileri de unutmayın. Medya elimizde. CHP’yi ayarladım. Meral partisini kursun daha sonra katılacak. Selahattin’in partisini bir süre dinlendireceğim. 200 kişilik aktivist kadronuz olsa yeter. Dikkatli olun, bu Süleyman çok tehlikeli. Hepinizi keklik gibi avlar. Zaten ERDO ile birlikte onu da hedeflerinizin arasına koyun. Birbirinizin eksik yanlarını tamamlayın ve yardımlaşma içinde olun. Sosyal medya işini ERGO yürütsün FETO. Sen epey yıprandın ve millet kelimelerinden çıkarıyor senin ne mal olduğunu (Patron burada kahkaha atıyor). Şimdi ilk projemizin adını açıklıyorum: Mezarlıkta buluşalım.”
İnandırıcı bulmadınız mı?
O zaman yine son aylarda yaşadığımız olayları bir bir hatırlayın. Heykel tekmelemeler, şortlu kızlara saldırmalar, Maçka parkında kadınlara güvenlik görevlisi tacizleri, alkol yasağı abuklukları, Finlandiya’nın verdiği 1 milyon lira ile Türkiye’de 10 kişiden 4’ünü aile içinde ırza geçmekle ya da tecavüz kurbanı olmakla tanımlamalar, en son mezarlıktaki o çirkef saldırı ve saldırganlardan birinin son derece öz güvenli biçimde kendisini tanımayan Süleyman Soylu’nun yanına sırnaşarak yaklaşması ve fotoğraf çektirdikten sonra bunu servis etmesi, ERGO-FETO medyasının bu foto üzerinde tepinerek Ogün Samast mukayeseleri yapması, Hrant Dink’in ve Ahmet Kaya’nın katillerinin birden insanlık timsali kesilivermesi ve devam eden tüm algı operasyonları.
Son olarak Narlı Kapı kilisesinde geçen akşamüzeri gerçekleştirilen bir aile etkinliğinden çıkan Ermenilerin başına gelenleri Avukat Erdal Doğan iletti bana. Surların üzerine dizilen çocukların “Sizlere ölüm” diye bağırarak üzerlerine taş atmaları.
Bu kadar tesadüf çok tuhaf değil mi? FETO-ERGO tezgâhlarından hâlâ gereken dersleri çıkarmadık mı?
Bir de bu gözle bakın kısaca.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.