ÖSO, CHP’nin kimyasını neden bozdu?

A -
A +
YPG’liler Özgür Suriye Ordusu’ndan (ÖSO) çok korkuyorlar. Bu korkuyu televizyon haberlerine yansıyan görüntülerden fark etmek mümkün. YPG’liler saklandıkları deliklerde kıskıvrak yakalandıklarında Türkçe, Kürtçe ya da Arapça; hangi dili konuşuyorsa “Ne olur beni öldürmeyin, Türk askerlerine teslim edin” diye gözyaşları içinde yalvarıyorlar. Çünkü Türk askeri onları Türkiye’ye götürerek yargıya teslim ediyor. Hani o siyasal uzantıları HDP’nin beğenmediği ve aşağılayarak dünya medyasına şikâyet ettiği yargıya. Türk yargısının onlar hakkında kendilerinin bile sevinçten göbek atacağı bir karar vereceğini, cezaevinde karnı tok, sırtı pek ve güvenlik içinde yaşayacağını biliyor.
Şimdi “Tüm bunların CHP ile ilgisi ne? ÖSO nasıl oldu da CHP’nin kimyasını bozdu?” diye aklınızdan geçirdiğinizi hissediyorum. Anlatalım.
 
YPG’LİLERDE ÖSO PANİĞİ
ÖSO askerleri, YPG’lileri yakaladığında ortaya çıkan bu manzara, PKK’yı, dolayısıyla HDP’yi ve CHP’deki PKK yandaşı vekilleri çıldırtıyor. Dolayısıyla durum Kemal Kılıçdaroğlu’na yansıyor.
Türkiye kamuoyunda yer almıyor ama Kandil, YPG militanlarının ÖSO korkusu nedeniyle ne yapacağını bilemez bir hâlde. PYD-YPG tabanında öyle bir şaiya yayılmış ki bu giderek paranoyaya dönüşmüş durumda. Zira şu ana kadar öldürülen yüzlerce YPG’linin çoğunluğunun ÖSO askerleri tarafından bulundukları yerde infaz edildiğine dair bir kanaat var.
Bu doğru değil. Özgür Suriye Ordusu askerleri yakaladığı teröristleri hemen Türk askerlerine teslim ediyor ama yine de YPG’lilerin ödleri patlıyor.
 
PKK’DAN CHP’YE GİDEN ŞANTAJLI MESAJ NE?
Bu yüzden PKK’dan talimatı alan HDP’liler can havliyle durumu CHP’deki malum PKK yanlılarına ilettiler. Söyledikleri şuydu:
“Eğer yerel ve başkanlık seçimlerinde HDP’nin sizinle birlikte hareket etmesini istiyorsanız ÖSO’yu halledin.”
Bu bilgi derhal Kemal Kılıçdaroğlu’na aktarıldı. Kılıçdaroğlu telaşlandı. Tüm plan suya düşecekti. Sonuçta CHP Genel Başkanı pek çok risk alarak HDP-PKK’nın gönlünü hoş tutmak, seçimlerde desteklerini almak gayesiyle tam bir sosyal medya trolü olan, küfürbaz ve terör eğilimli bir kadını; Canan Kaftancıoğlu’nu İstanbul İl Başkanı yapmıştı. İşin içinde Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da vardı. Ve PKK’nın şantajına boyun eğdi.
 
SEÇİM VE İTTİFAK HESABINI BOZAN ÖSO FAKTÖRÜ
Yapılan hesaplamalara göre CHP-HDP-İP-SP ittifakı, oyların adaya göre dağıldığı yerel seçimlerde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere kritik şehirlerde kendi adaylarını seçtirebilirlerse başkanlık seçimi için AK Parti’nin morali bozulabilirdi. Buna bir de küresel babalarının ekonomik saldırısı eklenir ve PKK-FETÖ ortaklığı da bombalı eylemle destek verirse tadından yenmezdi.
O hâlde ne yapılabilirdi ÖSO ile ilgili olarak? Karar CHP’nin FETÖ ile irtibatlı adamlarının önerisiyle kolaylıkla verildi. Afrin operasyonuna bir şey denilmeyecek ama ÖSO itibarsızlaştırılacaktı. Kılıçdaroğlu CHP kurultayı öncesi “Akil ve kamil insan” rolünde olmaya programlandığı için konuyu önce trol milletvekillerinden olan Muhasebeci Kenan’a iletti. Nitekim ilk fitili Muhasebeci Kenan da Habertürk televizyonunda yaptı ve “ÖSO, El-Kaidecidir” dedi. Sonra Öztürk Yılmaz adıyla bildiğimiz Muhasebeci Kenan’ın nasıl bir Zennube ya da bir kedicik olabildiğini 32 kısım tekmili birden öğreniverdik.
Ardından Kripto FETÖ’cü bir milletvekili çıkıp ÖSO’ya “it sürüsü” diye hakaret etti. CHP içindeki akıllı olan Atatürkçüler bu konuya mesafeli kalsa da CHP yönetimi hep birlikte ÖSO’ya saldırmayı sürdürdü. Böylece TSK içine fitne tohumları atarak ÖSO’yu Afrin operasyonundan dışlatabilirlerse YPG’deki paniği önleyebileceklerini hesap ediyorlardı.
Kısacası CHP’nin ÖSO yaygarasının arkasındaki gerçek bu.
Bir başka gerçek de amacın seçimlere yönelik bir siyasal strateji olduğu söylense de CHP yönetiminin şu anda bir güvenlik sorunu olmaya, vatana ihanet etmeye devam etmesi.
 
Yusuf'u kuyudan çıkardılar mı?
 
Bu lafa çok güldüğüm için epey kullanmışlığım var.
Evvelden “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan benim halifem, ona biat ediyorum” dediği hâlde Ahmet Davutoğlu başbakanlığı bırakmak zorunda kalınca “Yusuf’u kuyuya attılar” diye ilenen “Fanatik Davutçu” bir meczubu hatırladığım için bu başlığı attım.
Önceki salı AK Parti grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan sağına Başbakan Binali Yıldırım’ı, soluna da Ahmet Davutoğlu’nu alarak bir fotoğraf verince Karar ailesi bir sevince gark oldu sormayın gitsin. Ha bir de 8-10 gün önce Davutoğlu’nu Külliye’ye çağırıp 3 saat görüşmüş Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bunu da aradan bir buçuk yıl geçtikten sonra nihayet bir FETÖ davasını izleyebilen Ahmet Davutoğlu’ndan öğrendik.
Sonuç:
Aslında Abdullah Gül gibi konumlanmayı tercih etmeyerek daha farklı bir noktada duran Davutoğlu hatalarını kabullenerek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yol haritasıyla; kendi başına değil, tüm partiyle birlikte yeniden yola çıktı.
Herkes hayatta ikinci bir şansı hak eder. Hepsi bu. Yoksa kimsenin ne kuyuya atıldığı, ne de çıkarıldığı var.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.