Yok öyle yağma, elini taşın altına koy Avrupa!

A -
A +
Birinci Dünya Savaşı yılları. Osmanlı İmparatorluğu, Sultan Abdülhamid’i deviren İttihatçı çetenin devleti ele geçirmesiyle birlikte savaşa sokulmuş ve en sıkıntılı günlerini yaşamaktadır. Koskoca imparatorluk giderek yoksulluk ve sefaletin pençesine düşmektedir.
Almanya safında girdiğimiz savaş nedeniyle binlerce askerimiz ve zabitimiz esir düşmüş durumda. Ama buna mukabil İngiliz ve Fransızlar da esir vermektedirler bizim tarafımıza.
İngiliz ve Fransız esirler genellikle Ankara, Kengiri (Çankırı) ve Konya’da barındırılmakta.
Fakat Osmanlı tüm zor şartlarına rağmen kurumları çalışmakta olan ve işleyen bir DEVLET.
O kurumlardan biri de Hilâl-i Ahmer Cemiyeti.  Günümüzdeki adıyla Kızılay.
Dediğimiz gibi sistem işlemektedir ve bu yüzden Hilal-i Ahmer Cemiyeti Merkez Heyeti azasından Yusuf Bey, Ankara ve Çankırı’da bulunan İngiliz ve Fransız esirlerinin bulundukları yerlere incelemelerde bulunmak üzere görevlendirilir. Yusuf Bey, teftiş sonucu bir rapor kaleme alır ve yetkili makamlara sunar.
 
Yok öyle yağma, elini taşın altına koy Avrupa!
 
OSMANLIDAKİ İNGİLİZ VE FRANSIZ ESİRLER
 
Tarih 8 Kanun-ı Sâni 1331. Yani 21 Ocak 1916.
Eski yazıyla 5 sayfalık bir rapor. Bir hayli uzun.  Özetin de özeti olarak yaptığı tespitler şöyle:
1-Ankara’daki 25 İngiliz zabitinin bir kısmı hususi hanelerde, yani evlerde ikamet etmekteydi. Yalnızca üçü otelde kalmaktadır. Otelde kalanların mümkün olduğu kadar istirahatleri temin edilmişlerse de hanede ikamet edenler hanenin darlığından, yatak ve tuvalet takımlarının zabitlik sıfatıyla mütenasip olmayacak denli kirli ve adi olmasından dolayı rahatsız durumdadırlar. Gereğinin yapılması elzemdir.
2-Çankırı’daki esirlere temin edilen yatak ve yorganlarda çarşaf bulunmadığı tespit edilmiş olup olanların da kirli olduğu anlaşılmıştır. Yüz yıkamak için de iki üç kişiye ancak bir küvet isabet etmektedir. Bunun için her adama bir leğen tedarik edilmiştir.
3-İngilizce kitap tedariki, mektupların vakit ve zamanında kendilerine ulaştırılması, tuvaletlere yeterli miktarda malzeme verilmesi de taleplerimiz arasındadır.
4-Çankırı’da 8 Fransız 136 İngiliz esir bulunmaktadır. Toplam 324 neferden oluşmakta. Bunlar kasabaya yarım saat mesafedeki kışlada ikamet etmekte. Kışla köhne vaziyettedir. Fransızlar İngilizlerle anlaşamadıklarını belirterek ayrı bir koğuşa geçmek istediklerini de ifade etmişlerdir.
5-Çankırı’daki esirlere Amerika sefaretinden külliyetli miktarda eşya ve malzeme gönderilmesine rağmen yine de esirlerin kışlık elbise ve ayakkabıya ihtiyaçları bulunduğu müşahede olunmuş, bu sebeple 110 çift ayakkabı, 210 çift yemeni kundura, 210 adet fanila kuşak ve 210 çift yün çorap bizzat tarafımızdan esirlerin deposuna konulmuş ve tahsis edilmiştir...
Sayfalarca süren ve çok ağır bir Osmanlıca ile kaleme alınmış rapordan(*) sadece bu tespitleri sizlerle paylaşabiliyorum.
Osmanlı devletinin müşfik elini, merhametini, insanlığını, esir de olsa nasıl muamele edilmesi gerektiği yolunda verdiği ibretlik dersi bu satırlarda okumak mümkün.
Yusuf Bey raporun devamında esirlerin tüm ihtiyaçlarını eldeki mevcutlardan temin ettirdiği gibi, konforlarını sağlayacak her türlü tedbirin alınması konusundaki talepleri de bir bir sıralıyor.
 
O SIRADA İNGİLİZ VE FRANSIZLARIN ELİNDEKİ TÜRK ESİRLER NE DURUMDA?
 
O sırada İngiliz ve Fransızların elinde de Türk subayları ve neferleri bulunmaktadır.
İşte Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne gelen bir resmî yazının içeriği:
Tarih 30 Haziran 1332-13 Temmuz 1916.
“Osmanlı Donanması’nın motorbot çarkçılarından olup İngilizler tarafından yaralı olarak esir edilmiş olan Mülazım-ı Evvel Şevket Efendi’nin iyi tedavi edilmemesi nedeniyle önce ayağı kesilmiş ve daha sonra da vefat ettiği haberi alınmış olduğundan, İngiltere nezdinde girişimlerde bulunarak Osmanlı esirlerine insanca muamele edilmesinin temin edilmesi...”
Bir diğer resmî evrak.
Tarih 16 Ağustos 1332-29 Ağustos 1916.
“İngiliz esirleri ile mübadele edilen subayların verdiği ifadelere göre, İngilizlerin Hind Çini’ne sevkettikleri esirleri, gemilerin ambarlarına doldurarak, gıdasız, havasız, hastaları ilaçsız bıraktıkları, kalp hastası olan Fırka Kumandanı Subhi Bey'in başka bir yere nakli talebini kabul etmeyerek, ölümüne sebep oldukları anlaşıldığından, İngilizlerin esirlere yaptıkları kötü muamele devam ederse, mecburen mukabelede bulunacağımızın İngiliz Kızılhaç Cemiyeti’ne tebliğ edilmesi...”
Bu arada müttefikimiz Almanya’nın ordu mensuplarından biri olan ve Fransızlar tarafından esir edilen Tabib Rollier Stabsarzt bir haber göndermiş ve bu da resmî evraklara şöyle girmiş:
Tarih 25 Ekim 1916.
“Tabib Rollier Stabsarzt’ın ifadesine göre, Fransızlar tarafından Türk esirlerine çok kötü davranıldığı, bulundukları yerlerin de ikamete elverişli olmadığı bildirilmiştir.”
 
SONUÇ
 
İnsanlık, medeniyet, merhamet ve şefkat elini uzatmak bakımından 102 yıl evvel yaşananlarla bugün arasında fark yok.
Suriyeli, Iraklı ve Afgan mültecilere kapımızı açıp, onları elimizden geldiği kadar en iyi şartlarda yaşatabilecek mülteci kamplarını kuran ve Birleşmiş Milletler temsilcilerinden Alman, Fransız, İngiliz, Amerikalı yetkililere ve Angelina Jolie’ye dek tüm dünyayı şaşırtan, onların “takdirleri” nedeniyle mutlu olan bir milletiz, devletiz.
Avrupa’da ise göçmenlere yönelik tepkiler nedeniyle ırkçı ve faşist partiler neredeyse iktidara gelecek kadar oy toplayabiliyorlar artık.
Öylesine korkuyorlar ki, İdlib ile birlikte yeni bir göç dalgası Avrupa’yı vuracak diye. Bu yüzden yakın zamana dek demediklerini bırakmadıkları Erdoğan’ın kapısından ayrılmıyorlar, ülkemizi öve öve bitiremiyorlar. İstedikleri, Türkiye’ye sığınan mültecileri sınırlarımız içinde tutmamız.
Daha evvel mülteciler nedeniyle yaptığımız geri kabul anlaşmasını hiçe sayıp 72 kriteri burnumuzun dibine dayayan ve vize muafiyetinde çark eden Avrupa’ya bugün söylenmesi gereken tek söz var:
Yok artık öyle yağma!
.....
(*) Kızılay çok hayırlı bir iş yapmış ve KIZILAY ARŞİVİ BELGELERİNDE BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI adlı kallavi bir kitap çıkarmış. İçi belgelerle ve fotoğraflarla dolu. Yukarıdaki bilgiler de oradan. Müthiş bir çalışma. Ellerine sağlık.
Yok öyle yağma, elini taşın altına koy Avrupa!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.