Askerî vesayetin sibopları

A -
A +
CHP medyasının trene bakmasıyla ünlü isminin son bombası askerî vesayetin demokrasiye faydaları üzerine oldu. Bir TV programında “Şimdi anlaşılıyor ki askerî vesayet demokrasinin supabıymış” dedi.
Bu “gazeteci” hanım önceki gün yine “Bahçeli’ye iğne yapan Gülnaz Şırınga dayak yedi” troll haberiyle iyice rezil oldu diye hafife alınacak bir laf değil bu.
Supap, Fransızca kökenli bir kelime. Soupape’tan (çenealtı) geliyor. Motorların boru sistemlerinde gaz ve sıvı geçişini kontrol etmeye yarayan kapak.  Oto sanayiindeki tamircilerde bu ad 'sibop’a dönüştü.
Sibop bu türden lafları edenlere pek yakışıyor. Argodaki karşılığı da çok anlamlı
Ama gel de rahmetli Can Yücel’i anma şimdi.
Vaktiyle Nazım Hikmet’in şiirlerini “Kartpostal şiirleri” olarak tanımlayan ve şimdi yaşamayan feminist kadın yazara “Kart sensin, postal da sana g...n” demişti de tüm solcular çok eğlenmişti. Solcular o vakitlerde sosyalist ideolojinin içini boşalttıklarını düşündüğünden feministlere çok gıcıktı.
Benim de bu 'Sibop’a söylenmek üzere Can Yücel’den mülhem aklıma pek çok şey geliyor ama uymamız gereken ahval ve şerait nedeniyle tutuyorum kendimi!..
Asıl merakım kendisinden 12 Mart-12 Eylül darbeleri ve sonrasındaki askerî vesayet dönemlerinin demokrasiye nasıl supap olduğunu öğrenmek. Anlatsa da bilsek. Yaşına baktım o darbe yıllarında henüz “Ekmek mama, ç.k papa” döneminde. Belki o “demokrasi âşığı askerî vesayetler”i yaşamış ve darbecilerin coplarıyla, manyetolarıyla, elektrikli telleriyle, sopalarıyla, falakalarıyla, baştan aşağı dökülen soğuk sularıyla, Filistin askılarıyla, “Taş gibi oğlanlar”ıyla, 7. kattaki pencereleriyle tanışmış abileri, ablaları ona anlatabilirler “supap”ın anlamını.
Ama onların kendi saflarına geçenleri de katiline âşık olma seviyesine atlayıp ABD’nin uşağı oldukları için unutmak istiyorlardır o acı hatıralarını.
Ben unutmadım. Bu yüzden de ellerim hep yakalarında olacak.
Biliyoruz, hayallerindeki darbe bir türlü tamamlanamadı. 27 Mayıs’ı yıllarca bayram olarak kutladılar, olmadı, 28 Şubat 1000 yıl sürecek dediler, ters tepti. Üstelik 28 Şubat’ın aşağılık darbecilerinin hedefindeki insanlar parti kurdular ve iktidara geldiler. 19 yıldır da iktidardalar.
Türkiye’nin darbe âşığı bu fason kişilikleri, siyaseten ellerinden giden iktidarlarını sosyo-ekonomik ve kültürel manada da kaptırmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Kendilerini emperyalizmin pazarında satılığa çıkarmalarının sebebi bu.
Çünkü 90 yıldır Türkiye’nin millî gelirinin kaymağını yiyen bu sürüngen kan emiciler için askerî vesayet bir EMNİYET SUPAPI.
Çünkü diğer sosyal sınıfları ezerek, sömürerek elde ettikleri ayrıcalıklarını, mevcut sosyo-ekonomik ve kültürel iktidarlarını kaybetmek istemiyorlar.
Çünkü o yıllardır yok saydıkları, aşağıladıkları, kılık kıyafetleri, dinî inançları nedeniyle okullara gitmesini engelledikleri sosyo-kültürel kesimler AK Parti ile iktidara geldiklerinde ve ülkede elde edilen toplam millî gelirden eskisine göre azıcık daha fazla pay almaya başlayınca, gittikleri mağazalarda, tatil yerlerinde, sinemalarda onları görünce âdeta çılgına döndüler!
Çünkü ilk defa bu iktidarla yüzü gülüyordu alt sosyal katmanların...
Türkiye’nin geliri arttıkça en büyük payı yine bunlar aldılar, ama on yıllar boyunca geri bırakılmış sınıflara hizmet gitmeye ve çeşitli sosyal yardımlarla gelirleri artırılmaya, eğitim ve sağlık parasız hâle getirilmeye, sosyal konutlar yapılıp halka ucuza satılmaya başlanınca rahatları kaçtı...
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, önceki gün, geçtiğimiz hafta vefat eden ve “AK Parti 10 yıl daha iktidarda kalır” dediği için içinden çıktığı Cumhuriyet eliti tarafından linç edilen ülkemizin önemli sosyologlarından (Tanışmışlığım ve uzun uzun sohbet etmişliğim de vardır kendisiyle) Nur Vergin’den bir alıntı yayınladı. Vergin’in o sözleri tam da yukarıda tarif ettiğim hastalıklı ruh hâlini tasvir etmekteydi:
"Bizim toplumumuzda aristokrasi yok ama her toplumda olduğu gibi bir elit zümre var. Övünmek için söylemiyorum ama bendeniz Cumhuriyet elitlerinin ürünüyüm. Beyaz Türk olarak, hangi parti iktidarda olursa olsun toplum içindeki konumumun değişmeyeceğini düşünürdüm. Her zaman ulaşabileceğim, beni dinleyecek ve yardım edecek birilerinin olduğundan emindim. Beyaz Türklerdeki ortak kanaat buydu. 2002'den sonra dedim ki 'A, ben artık vatandaşım'. Yani imtiyazlı vatandaşlıktan düz vatandaşlığa geçiş! Kabul edelim, bu statü kaybı duygusu, bazılarında son derece örseleyici olabilir."
Sibop aynı televizyon programında “Eski düzende bu kadar para yoktu ama insanlar daha mutlu, daha huzurluydu” derken işte tam da bunu anlatıyordu.
O eski, kendi beyinleri gibi küflenmiş ve köhne Türkiye’yi istiyorlar.
Çok çabaladılar, ahlaksızlıkta master yaptılar ama olmadı.
Çeşitli bahanelerle ordu içindeki, Anayasa Mahkemesi’ndeki güçleriyle darbe yapmaya kalkıştılar, kıytırık nedenlerle yüz binlerce kişiyi “Cumhuriyet Mitingi” adı altında sokaklara döktüler, askerlere 27 Nisan Muhtırası verdirerek “demokrasiye ayar” çektirdiler, Anayasa Mahkemesi’nin yüz kızartıcı kararlarıyla Cumhurbaşkanı seçtirmediler, iktidar partisini Anayasa Mahkemesi kanalıyla kapattırmaya kalkıştılar.
Öyle müptezelleştiler ki Türkiye’de darbelerle iktidarı ele geçirmeye kalkışan FETÖ terör örgütüyle iş tutma noktasına geldiler.
Şimdi yine bitleri kanlandı Joe Biden amcalarıyla... Artık “Erdoğan’ı devirmek için canımı veririm” diyen bile var. Milletvekili bunu diyen. Sisi-Pisi’leri de hazır mı acaba?
Başaramadılar, yine başaramayacaklar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.