İlaçtan önce itina

A -
A +

Siz de mi? Siz de mi ilaç kutusunu hep prospektüs olan tarafından açıyorsunuz? Sinir bozucu evet! Kutuyu açar açmaz ilaca ulaşmak yerine onu görmek; kapıyı açınca çat kapı gelmiş istenmeyen tiple burun buruna gelmek gibi… Her defasında bu sefer başaracağım azmiyle kutuya davransam da, sanki prospektüs içeride inadına o tarafa geçiyor gibi… Bir kere de doğru yerden açılsın beah! Bir kere de kolay olsun bir şeyler... Bir kere de 'yoksa şans benden yana mı' diyeydim beah! "Ben Osman. Ofsayt Osman! Bu da mı gol değil be!!?" Kabul biraz huysuzum çünkü az bir yanım ağrısa korona mı oldum telaşındayım. Vaka artışına psikolocikkk tepki duygusallığı canım, fırkh...
Hadi şansızız, hadi beceriksiziz; ilaç kutusunu açtık. Bununla yine rastlaştık… Prospektüsü okumak da mesele. TDK, bunlara ilaçların bileşimi, yan etkileri vb. ile nasıl kullanılacağını anlatan bilgileri içeren tanıtma yazısı dese de... Aslında bunlar, bizi iyileştirip mutlu edeceğine inandığımız ilacın ‘aslında başımıza ne işler açacağını’ göze çarpmayacak şekilde sunan edebî eserler... Adını, 'kullanma talimatı' olarak değiştirdiklerinden beri daha anlaşılabilir oldular. Hoş, zonklamasına iyi gelir, kulunç yumuşatır kıvamında halk dili değil ama en azından daha az Latince. Bir okuyorsun, “Hay mübarek her şeye de iyi geliyormuş bee!” diyorsun. Ama 'yan etkileri'ne göz gezdirince “Yahu bu şimdi beni iyileştirecek mi, öldürecek mi?” ikilemine düşüyorsun. Hele de pimpirikliysen psikolojik olarak yan etkileri teek teek yaşamaya başlıyorsun…
Soğuk algınlığı ilacında; kurdeşen, nefes almada güçlük, yüzde, dilde şişlik... Basit bir ağrı kesicide toksik optik nöropati (Ani görme kaybı ile seyreden rahatsızlık)… Bir başkasında ‘nadiren fatal seviyede anaflaktik şok görülebilir” (Küt diye gidebilirsin!) yazıldığını görünce endişeleniyor insan. Doktorun 15 gün kullan dediği ilacın kullanma kılavuzunda "Kesintisiz 10 günden fazla kullanılması, böbreklerde kalıcı hasara yol açabilir!" yazdığını görüp şaşırabiliyorsun zaman zaman.
En güzeli o kısımları okumamak, kafaya takmamak. O yazılanlar, yarın öbür gün "E ben bu ilacı kullandım; şuram şöyle oldu, burama dokundu" diye dava açamayalım diye. Yani hukuki mesuliyeti üzerinden atıyor üretici. Milyon tane yan etki saydıktan sonra, "beklenmeyen bir etki görüldüğünde doktorunuza danışın" da dememiş miydi?
Prospektüsü katlayıp bir kenara usulca bırakırsak azizim, yüksek sıcaklık ve güneş ışığı korona virüsü öldürüyor’ deyu açıklandı. Araştırdım, türlü hekimlere danıştım. Güneş ışınları virüsün kabuğunu kırıyor, zımbalıyor. Ve dolayısıyla açık alanda ‘havadan bulaşma’ riski düşüyor. Kişiden değil, havadan... Yok olmuyor, düşüyor... Ve fakat ölümcül etkisinde azalma yok! İlaveten; virüse ne kadar maruz kaldığımız da önemli. Ortamdaki bir kişiden almak başka, üç beş on enfekte/hayalet taşıyıcıdan virüs almak başka. Zehir gibi düşünün, alınan dozun miktarı neticeye etkili.
O yüzden derim ki; Ablası, maskemizi ‘ağzımıza’ takalım, fiziki mesafeyi koruyalım, tedbirlere ve sebeplere yapışalım. Tek tek ateş ölçerle bana kontrol yaptırtmayın!

Ninem diyor ki; En iyi zırh hedeften uzak durmaktır…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.