Mısır patlağı!..

A -
A +
Bazılarınızın aklına hemen kış aylarında soba üstünde patlatılan mısır gelmesin!.. Mesele çok başka ve derin. Macron, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Es-Sisi’yi ağırladı. Sarkozy de Kaddafi’yi ağırlamıştı…
 
 
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Es-Sisi ile Emmanuel Macron, Elize Sarayı bahçesinde pek de samimi şekilde poz verdiler… Hatırlayalım, Macron’un selefi Sarkozy de Kaddafi ile benzer seremonide bulunmuştu. Hatta Muammer Kaddafi, Elize Sarayı’nın bahçesine o meşhur bedevi çadırını da kurmuştu. (Daha sonra bu çadır kurma bedelinin hayli yüksek bir meblağla Sarkozy tarafına bir biçimde seçim masrafı olarak aktarıldığı ortaya çıktı ya…) Neyse. Zaten Kaddafi’nin imhası için, Libya semasında ilk hava akınını başlatan da bizzat Sarkozy idi! Demem o ki, Sisi, sırf Türkiye’ye muhalefet ve husumet olsun diye çok tehlikeli sularda kulaç atıyor. Macron ile temasının esas sebebi, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervleri ve bunlara dair diğer konular… Epey zamandır Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile bu konuda iş tutan Sisi, şimdilerde takviye amaçlı olarak, Macron’la iş birliğini ilerletmeye çalışıyor. Macron zaten bu işe fazlasıyla teşne. Fransa, Mısır için silah tedarikçisi ülke olarak ilk sıralarda yer alıyor. Keşif ve gözetleme araçları, harp gemileri, savaş jetleri vs. Mesele çok yağlı-ballı ve de önemli. Mısır, Arap ülkeleri içinde en kalabalık nüfusa sahip… Bununla mütenasip kalabalık bir ordu besliyor. Lakin beslediği kalabalık ordu Mısır’ın ulusal menfaatlerini hangi ölçüde koruyor? 1948’den beri İsrail ile girişilen savaşlar, 1973 Ramazan Savaşı’nda sağlanan kısmi başarı hariç, hep kayıplarla sonuçlandı!
Mısır için tehdit ve tehlike yalnızca İsrail değil… Pek çok iç ve dış problemleri var. İçeride yıllardır devam eden ve demir yumrukla bastırılmaya çalışılan büyük bir huzursuzluk söz konusu. Hatta Uluslararası Af Örgütü’nün başını çektiği çok sayıda İnsan Hakları kuruluşu, Macron’a önceden ikazda bulundu. Sisi’ye insan hakları ihlalleri konusunda baskı yap dediler… Kelin merhemi olsa, kendi başına sürer! Şu sıralarda Fransa, basın özgürlüğünü tahdit etmeye yönelik bir kanun tasarısı sebebiyle fena hâlde kaynıyor. Son yedi senede binlerce aktivist, gazeteci ve onların haklarını savunmaya çalışan avukatı içeri tıkan, doğru dürüst yargılama bile yapılmadan düzinelerce kişiyi idam sehpasına gönderen, Sisi’ye gösterişli karşılama töreni yapılması kimi Fransızları utandırıyormuş… Acaba giderek insan hak ve hürriyetlerine karşı baskıcı politikalar uygulayan Macron’un kendisiyle iftihar mı ediyorlar?.. Şurası kesindir ki, Sisi’nin de, Macron’un da asıl meselesi insan hak ve hürriyetleri değil. Sisi için iktidarda kalmak, Macron için de ikinci defa seçilebilmek her şeyden önce geliyor…
Bilhassa Sisi için durum hiç de iç açıcı değil. Doğu Akdeniz’de Mısır’ın hak ve menfaatleri konusunda çok yanlış adımlar atan aynı Sisi, Kızıldeniz’de çok daha vahim maceralara atılmış bulunuyor. Jeopolitik ve jeostratejik gerçekler sebebiyle, asla ve kata Mısır’ın dostu olmayacak İsrail ile birlikte, Birleşik Arap Emirlikleri’nin de dolar desteğiyle bir üçlü sacayağı oluşturmaya çalışıyor. Temel hedefleri ise Türkiye’nin Afrika ve Kızıldeniz’deki etkisinin önlenmesi ve durdurulması… İsrail’in “varoluşsal” sebeplerle Türkiye’ye karşı kamplarda yer alması anlaşılır bir durum. Peki, Mısır’ı böyle bir davranışa iten sebepler nedir? Ve dahi BAE, hangi dürtülerle bu derece Türk düşmanlığı yapıyor. Daha doğrusu başkalarının koltuğu altında, her yerde Türkiye’ye karşı bir teşebbüsün içinde bulunuyor?.. Bu soruların hepsinin cevabı ve izahı var elbet… BAE uzun zamandır Türkiye’ye karşı çok açık ve küstah bir düşmanlık içinde. Bu durum şüphesiz çok dikkatle izleniyor ve her şey not ediliyor. İsrail’in kayığına binen BAE’nin nereye toslayacağını merak ediyorum doğrusu!
Ama asıl Mısır’ın düştüğü durum ibret verici. Orta ve uzun vadede, Mısır’ı çok ama çok şiddetli şekilde zora sokacak Nil Nehri sularının akışında, İsrail’in perde arkasındaki faaliyetleri nelerdir? Mısır bunu bilmiyor olabilir mi? Etiyopya’nın inşa etmekte olduğu Rönesans (Nahda) Barajı’nın arkasındaki itici güç kimdir? 1959 Anlaşmasına göre, hâlen Nil sularının yüzde 66’sını Mısır, yüzde 22’sini Sudan kullanıyor. Kalan yüzde 12’si de, sıcak iklim sebebiyle buharlaşıyor zaten… Mısır için Nil hayat demektir. Nüfusun yüzde 97’si Nil kıyısında yaşıyor, yaşayabiliyor. Etiyopya’ya diyor ki: Nahda Barajı'nı 20 senede doldur. Böylece, bize gelen suda büyük eksiklik olmasın. Etiyopya ise 20 değil 10 senede dolduracağım diyor… Ve şu sıralarda Addisababa, Tigray Özerk Bölgesinde birden patlayan başkaldırı ile meşgul. Parmaklar Mısır’ı gösteriyor hâliyle!.. ABD ve İsrail’in teşvik ve destekleriyle devasa barajı inşa eden Etiyopya, bakalım nasıl hareket edecek? Mısır patlakları çok geni bir alana yayılmış durumda!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.