“Duâ, müminin en kuvvetli silahıdır hanımlar!.."

A -
A +
Eğer ağlamak çare olsaydı, çok kolaydı. Ağlar, her derdimizden kurtulurduk bacılar!..
 
Nene Gelin, Hoca Hanım'ın sualine şöyle cevap verdi:
- Hocam! Odamızda asılı olan “fe sabrun cemîl” yani bizim anlayacağımız şekliyle “artık bana düşen güzel bir sabırdır” levhasını okumuştuk.
- O muhterem de sabır üzerine detaylı izahatlar yapmıştı değil mi?
- Evet hocam!
Hoca Hanım:
- İşin aslı bu! Birinci imtihanı; bela, musibet ve her türlü üzüleceğimiz şeylere sabrederek kazanacağız. İkinci imtihanı ise; cihad ederek geçeceğiz inşallah! Allahü teâlânın rızası için cehd, gayret edeceğiz! Neye karşı? Nefsimize, iç ve dış düşmanlarımıza karşı... Durmak, gevşemek yok! İsmi neyse; bütün kötülerle, kötülüklerle mücadele edeceğiz... Ağlamakla, sızlamakla olmaz bacılarım, ablalarım!
- En kuvvetli silahımız gözyaşlarımız Hoca Hanım!
- Daha kuvvetli olan silahınız da var!
- Neymiş hocam?
- Duâ! Duâ, müminin en kuvvetli silahıdır hanımlar!
- Duâ edecek ağızlarımız yok Hoca Hanım!
- Mütevazılık pek makbul da… Siz yine de dediklerimi unutmayın! Memleketimizi şereflendiren Seyyid Ahmed Merâmî hazretleri buyurmuşlar: “Üzülmeyin!.. Şüphesiz Allahü teâlâ bizimledir. Hâlik ile mahlûk arasında kavuşturucu bir râbıta vardır. Bundaki mânâ ve hikmet; kul, Hâlik’ini unutmazsa bitmez tükenmez nimetlere kavuşur. Bu mânânın tekâmül (gelişmesi) ve tesânüdü (dayanağı) ise, huzûrdur. Huzûr, Allahü teâlâyı hiç unutmamak demektir…” Büyükler, boş söz söylemezler!
- Bizim de huzurumuz hepten kaçtı Hocam!
- Biliyorum! Kolay değil! Kuluz, zayıfız, hem de çok zayıfız!
- Çaresizlik ağlatıyor! Tek yapabileceğimiz şey ağlamak!
- Çare tükenmez bacılar! Eğer ağlamak çare olsaydı, çok kolaydı. Ağlar, her derdimizden kurtulurduk!
- Hicret neyse; bir de kocalarımız, evlatlarımız askere çağrılıyor... düşünebiliyor musunuz Hocam? Yorulduğumuzda sığındığımız yuvalarımızdan, karda, kışta sığındığımız evlerimizden, acı, tatlı nice hatıralarımızın saklandığı hanelerimizden, bir aile gibi alışık olduğumuz komşularımızdan oluyoruz! Bir yaz boyunca gece, gündüz demedik çalıştık, didindik... Un, den, yağ, peynir yaptık. Tam yemeğe hazırlanıyorduk ki...
- Öyle ya tam yemeğe, istirahate hazırlanıyordunuz ki bu hadiseler patlak verdi!
- Bizim ne kabahatimiz var Hoca Hanım?
- İlla kabahatli olacağız diye bir şey yok komşular! Hayat herkese eşit şartlarda yaklaşmıyor, malumunuz! Kimisi zevk ve sefa içinde yaşayıp giderken, kimisi de sırtından akan terler sayesinde hayata tutunuyor, geçimini sürdürüyor. İnsan bazen içinden rahat, yorulmadan, acı çekmeden her şey ayağına gelsin diye geçiriyor ama bu hayatta kendi yağıyla kavrulanlar sanki biraz daha şanslı. Ne dersiniz?
- Rahat yüzü hiç görmedik, keyif yapmadık!
- Maalesef, hep aynıyız! Bir şey öğrenmek istiyorum!
- Buyurun Hocam!
- Hicret etmeyen, burada kalan aile var mı?
DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.