YENİKAPI DESTANI

A -
A +
Türkiye'deki siyasi hayatı, "15 Temmuz öncesi" ve "15 Temmuz sonrası" diye ayırmak mümkün. 15 Temmuz darbe teşebbüsünden evvel politikacılarımızın birbirleriyle münâsebetleri 1970'lerin, 1980'lerin politikacılarının sertliklerinden farksızdı. Karşılıklı olarak ağza gelen her ağır söz söyleniyordu.
Darbe teşebbüsünden sonra bu hava yumuşadı. Bütün partiler bombalanmış TBMM'de darbeye karşı ortak bildiri neşretti. AK Parti, CHP, MHP liderleri Külliye'de Cumhurbaşkanının başkanlığında bir araya geldi. Saydığımız partilerin genel başkanları Binali Yıldırım, Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli, 10 Ağustos'ta meydana toplanmış en az 5 milyon vatandaşa hitap ettiler. Son hitabı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yaptı. Ayrıca bir askerî ve bir de dinî bürokrat, Genelkurmay Başkanı Hulusu Akar ve Diyanet Başkanı Mehmet Görmez konuştular...
Darbenin her çeşidinin zararlı olduğu, halkın serbest iradesine hürmet etmek gerektiği, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün arkasında yabancı devlet ve güçlerin olduğu, bir darbe, iç harp, işgal ve haçlı saldırısı yapıldığı, bu hainliğe karşı herkesin vatan muhabbeti, bayrak muhabbeti, ezan muhabbeti etrafında, kardeşlik duyguları içinde kol kola omuz omuza hareket etmesinin şart olduğu, zira hain saldırının kalkınan, büyüyen ve dünyada söz sahibi olmaya başlayan Türkiye'ye karşı harekete geçirildiği hemen her konuşmacının konuşmasındaki ana fikirdi....
Biz de o gün, 10 Ağustos Pazar günü Türkiye ve Kıbrıs Tv'lerine meydanı, darbeyi, bu buluşmayı, o hain geceyi tahlil ve yorumlarımızla anlatmaya çalıştık.
"Yenikapı Ruhu" denen bu birlik ve beraberlik şuuru, Yenikapı Toplanma Meydanında 10 Ağustos günü siyasetçi, memur, halk ve aydınların kalben ve kavlen ortaya koydukları ortak ve uğruna ölünesi değerler manzumesiydi.
Bunlar, madde madde kâğıda dökülmedi.
Ama nakış nakış kalblere yer etti.
Yenikapı, hiçbir zaman bitmemiş olan ve herhalde bitmeyecek de olan Kırgızların Manas Destanı gibi bir destandır. Zaten biz de o gün orada TRT ekranlarından önce Yenikapı isminin nereden geldiğiyle söze başlamıştık. Yenikapı Ruhu, aynı zamanda bir "Yenikapı Destanı"dır. Destanların maddi tarafından ziyade manevi tarafı olur. Maddeleri yoktur. Aşkı vardır. Hayali vardır. Gönlü vardır. Bunlar da şiirlerle, romanlarla, filmlerle, kalblerle yaşar.
Yenikapı Destanının yazılması, 15 Temmuz 2016 gecesi her görüş, hayat ve yaştan vatandaşların meydanlara, köprülere, cümle kapılarına akıp tanklara, toplara, jetlere karşı durmalarıyla başladı. O gece, hainlerle vatanseverlerin mücadelesiydi. Vatan evlatlarıyla vatanı satmışların kavgasıydı. Bu destan, o gece şehidlerin, gâzilerin mübarek kanlarıyla yazılmaya başlandı. Yazılmaya devam ediyor. Okunmaya devam ediyor. 15 Temmuz Şehidlerinin sembolü Ömer Halisdemir ve diğer kahramanlar, Şehîdler Serdarı Hazreti Hamza'nın ruhaniyetinden aldıkları ilhamla canlarını vatan, istiklâl, bayrak, din ve ezan uğruna feda ettiler. 
Milletimiz hâlâ bu sevdada.
Milletimiz hâlâ bu idrâkte.
Hep de böyle olacak.
Yaşananlar, bir parti meselesi, iktidar meselesi değildir. Yüksek çoğunluk, bunun farkındayken, siyasetin büyük kısmı bu aklıselimi muhafaza ederken birilerinin küçük politik menfaatlere düşmeleri olsa olsa bir oy yağması telaşıdır. Türkiye çok ciddi günlerden geçer, içeride hainler temizlenirken; içeride ve dışarıda terör örgütleriyle savaşılırken, sınır ötesi harekât yapılırken birileri, mesuliyetlerini bir kenara bırakarak halkı hükûmete, devlete karşı isyana çağıran konuşmalar yapabilmekte.
"Hep birlikte isyan edelim!" deniyor.
Bu asilik, Türkiye'ye de Yenikapı Destanına da kıymaktır.
Herkes, ağzından çıkanı duymalı.
Herkes, aklını başına toplamalı.
Hiçbir vatandaş, 15 Temmuz öncesi politik üslupsuzluğu bir daha yaşamak istemiyor. Bize birlik, bize kardeşlik, bize dirlik lazım.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.