3 ALDANMIŞLIK

A -
A +
Tam 5 buçuk sene oldu...
5 buçuk sene evvel Suriye'de bir rejim vardı. O rejim, bugünkü rejimin aynısıydı. Yüzde 10-11'lik bir azınlık Nusayri grubu, çoğunluğa hâkimdi. O çoğunluk, çok haklardan mahrumdu. Zulüm altındaydı. Beşar Esad, babasından devraldığı muhaberat, gammazlama düzenini aynen devam ettiriyordu.
Ahali, bunalmıştı. Onlar da hür ve eşit insanlar olarak yaşamak istiyorlardı. Bu istek, on yıllarca sürmüşken bölgede birdenbire bir bahar havası esti. Herkes gibi Suriyeli çoğunluk da bir yalanı gerçek bahar sanmıştı. Tunus'ta başlayan bahar, nihayet Suriye'yi buldu.
Türkiye yönetimi, o günlerde araları iyi olan Beşar Esad ve ekibine hukuk ve demokrasi bâbında çok nasihat etti, çok yol gösterdi. Ama hiçbir netice elde edilemedi. Bu arada batının istihbarat birimleri devreye girmiş, halk sokağa dökülmüştü. Esad rejimi, merhametsizce vuruyordu. Bunun üzerine Ankara da Esad rejimiyle köprüleri attı. Ankara, o arada Washington'la beraberdi. Stratejik ortağın bölgeye hakikaten demokrasi ve hürriyet getireceğine inanılmaktaydı.
Fakat gidişat hiç de öyle olmadı. Ortada bahar diye bir şey yoktu. Ortada ayaz vardı, azap vardı. Bu arada üstelik Mısır’da seçimle işbaşına gelmiş Muhammed Mursi'ye karşı darbe yaparak onu hapse attırmışlardı. Libya paramparça olmuştu. İran, Irak'tan sonra Suriye'ye hulul etmiş, Rusya, Beşar Esad rejiminin yanında yer almıştı. Rusya, bir tarihî rüyasını hayata geçirmişti.
Rusya'nın gerekçesi de ABD, Fransa ve İngiltere’ninki gibiydi. Rusya da güya DEAŞ mevzilerini vuracaktı. Hâlbuki, Esad muhaliflerini vuruyordu. ABD ise Türkiye muhalifi Kürt terör örgütlerine destek oluyordu. Bu arada Türkiye, Suriye'den kendisine sığınan mazlum ve mağdurlarla ekmeğini, aşını bölüşüyordu.
Bunlar yaşanırken Türk jetleri, bir Rus jetini düşürmüştü.
Varılan nokta şuydu:
Suriye ile Halep ve Gaziantep'te ortak hükûmet toplantıları yaparken şimdi hasım olmuştuk. Rusya ile tarihte görülmedik kadar yakın ve dost olmuşken çatışma raddesine gerilemiştik. Bununla da kalınmamıştı. 15 Temmuz 2016'da FETÖ örgütü CIA destekli olarak Türkiye'de darbeye kalkışmıştı.
Darbe savıldıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Başkanı Putin'e düşen uçak ve ölen pilot için teessürlerini bildiren bir mektup yazdı. Bu mektup, iki ülke arasında buzları eriten ilk sıcak nefes oldu. Oysa, uçak düşünce hâliyle bunu üstlenmiştik. Evet, itiraf etmeli ki umum halk çoğunluğu da iktidar da FETÖ mevzuunda olduğu gibi uçak mevzuu ve Arap Baharı mevzuunda aldanmıştı. Üç aldanmışlık iç içe yaşandı. Bütün bu aldanmışlıkların kilit sebebi, FETÖ örgütünün 40 yıldır hem milleti ve hem de en az 5 hükûmeti aldatarak manzarayı istediği gibi şekillendirmesindendir.
Bu aldanmışlıklardan kurtulmak, uyanmak, 15 Temmuz Darbe İhaneti'yle mümkün oldu. İhanetin artçı sarsıntısı olarak Rus Büyükelçi Andrey Karlov'un 19 Aralık’ta Ankara'da katledilmesi bile yeni dönem iklimini bozmadı. Bu defa Rusya ve Türkiye, uçak krizinden önceki günlerden bile çok daha yakınlar. Türkiye ve Rusya bugün fiilen stratejik ortaklardır.
Türk iradesi, şimdi sadece Fırat Kalkanı’yla Kuzey Suriye'de Amerikan destekli Kürt devleti kurma ve petrol oyununu engellemekle kalmadı; muhalifleri de yanına alarak Moskova-Ankara-Astana arasında diplomasi mekiğini çalıştırarak bütün Suriye'de ateşkes için meş'ale yaktı.
O kadar ki Rusya Federasyonu, düne kadar terör örgütü saydığı ÖSO/Özgür Suriye Ordusu birimlerini artık muhatap kabul etmektedir. Türkiye, 20 Ocak'ta Astana'ya Suriye için garantör devlet sıfatıyla gidecektir .
Devre dışı kalan Washington ise duyduğu öfkeden olsa gerek PYD'ye silah sevkiyatına devam etmektedir.  
Suriye halkı, bedeli en ağır ödenmiş bir barışa kavuşmak üzeredir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.