DİPLOMATİK RİYAKÂRLIK

A -
A +
Sağlam bir irfan hükmümüz "cem-i zıddeyn muhaldir" der. Zıtların birleşmesi mümkün değildir demek. Doğu ile batı, gece ile gündüz birleşemezler. Bir kimse aynı anda iki farklı dinde olamaz... gibi.
Galiba bu hükmün tek istisnası diplomasiyle riyakârlıktır. Diplomasi; müzakere, görüşme, konuşma, temas ve bunların icrasıdır. Münasebetler ustalığıdır. Lisan hâkimiyeti, sabır ve zarafet olmazsa olmaz şartlarıdır. Diplomasinin Osmanlı Türkçesindeki karşılığı şeref kelimesinden gelen "teşrifat"tır.
Riyakârlık ise ikiyüzlülüktür. Samimi olmamaktır. Münafıklıktan bir adım öncesidir. Yüze gülüp arkadan kuyu kazmaktır... 
İnsanın düşmanı olur. İslâm âlimleri, hiç düşman sahibi olmamayı münafıklık işareti saymışlardır. Mavi boncuk dağıtmak caiz görülmemiştir.
Evet, insanın düşmanı, düşmanları vardır. Düşman ya bilinir veya bilinmez. Bir de dostlar vardır. Dostalar ya hakikaten dosttur. Bunlar kötü gün dostlarıdır. Kardeş gibi, akraba gibidir. Veya iyi gün dostları vardır. En ufak fırsatta, menfaati  gerektirdiğine insanı satarlar. Sözde dosttansa mert düşman evlâdır. Bu değişmez hakikat hem insanların ve hem de devletlerin hayatı için mevzubahistir.
Bu ölçüyle dış politikaya, ortaklarımızla ilişkilerimize baktığımızda riyakârlıklar hemen kendini göstermektedir. Türkiye'nin Batılı dostları bellidir.
ABD
AB
Almanya.
Doğru, Almanya aynı zamanda AB'nin içindedir; belki ayrıca sayılmayabilir. Bunun gibi bir de İngiltere var. O da AB'den güya ayrılmış vaziyette. Ancak bu "Yarı yoldan ziyâde yerden uzak/Yarı yoldan ziyâde mâha yakın" bir ayrılmadır. İngiltere, Türk milleti nezdinde zaten sabıkalıdır. Osmanlı'yı hak etmediği bir akıbete mecbur kılan bu rakip imparatorluktur. İstanbul ve Osmanlı coğrafyasını işgal edip dilediği gibi parsellemiştir. İşgalci haydutları Meclis-i Mebusan'ı basıp dağıtmışlardır. Fransa da bu cümledendir. Almanya ise vaktiyle uğruna her fedakârlığa katlandığımız hâlde şimdilerde Türkiye düşmanı teröristlere yardım ve yataklık yapmaktadır. ABD ise iddia edildiğine nazaran stratejik ortağımızdır. Ne var ki bu ABD tâ "Çekiç Güç" döneminden beri Ankara'ya karşı muğlaktır. O günlerde mızrak, çuvala belki sığıyordu. Şimdi ise imkânsız. 15 Temmuz Darbe ve İşgal Teşebbüsünün arkasında CIA'nın olduğunu bizzat Donald Trump ihbar etmiştir. Washington, bugün PYD'ye yalnızca silah ve mühimmat yardımı yapmamakta artık zırhlı araçlar da vermektedir. Yarın jet de verirse şaşmamalı. AB, Güney Kıbrıs ada parçasına kadar herkesi birliğe dâhil ettiği hâlde Türkiye'ye "sen hem Müslümansın ve hem de nüfusun yüksek; bu sebeple kusura bakma!" demek yerine 60 yıldır keçiboynuzu çiğnemektedir.
Baktığımızda İngiltere, Fransa, Almanya, AB, ABD Türkiye ile dosttur.
Nasıl dostluktur ki aynı zamanda düşmanlarımızla da dostlar.
Zıtlıklar birleşmekte...
Bayan Merkel, Ankara'da Türkiye Başbakanıyla Cumhurbaşkanına karşı kendini ve devletini nasıl müdafaa etti, Trump geldiğinde nasıl müdafaa edecektir?
Diplomatik müzakerelerde fotoğraflık tokalaşmalar, vaadler, cilalı laflar, herkes yerine dönünce de kim nerede kalmışsa herkes yoluna devam etmektedir.
Bu çürümüşlüğün riyakârlık olduğu kesin.
Diplomasi olmadığı da kesin.
 Bizim külhanbeyimiz ne der?
-Yiğit ol ciğerimi ye!
....
Nasıl istersen öyle dinle bakın
Dalların zirvesindeyiz ancak.
Yarı yoldan ziyâde yerden uzak.
Yarı yoldan ziyâde mâha yakın.
                            Ahmet Haşim
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.