LİBYA SEFERİ

A -
A +
 
Libya Tezkeresinin, TBMM’den geçeceğine şüphe yok. Bütün partilerin kabulüyle geçmesi millî birlik ve bütünlük adına çok daha anlamlı olur. Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu, hâlâ Türkiye partisi olamamış bir parti hariç meclis gruplarını ziyaret ederek “tezkere niçin lazım?” sorusunun gerekçesini anlattı. Bu adımdan sonra karşı adım olumlu olmalıydı. İç ve dış siyaset, partiler rekabetiyle devlet olma şartı karıştırılmamalı. Son bir asrın en büyük ve değerli icraatlarından biri Libya Devletiyle yapılan “MEB- Münhasır Ekonomik Bölge Mutabakatı” ve bunu takip eden “Askerî Yardım Mutabakatı”dır.
Bizim bu mutabakatı yapmamızdan önce Yunanistan, Kıbrıs Rumları, Mısır, İsrail ve onların arkasındaki “Doymaz Güçler” diyeceğimiz Batılı sömürgeciler, Akdeniz’i Türkiye aleyhine olarak parsellemiş ve Mavi Vatan, işgal edilme tehlikesiyle karşı karşıya gelmişti. Âdeta bir kara devleti olmaya zorlanmıştık ve zorlanıyoruz.
İtalyanlar, II. Dünya Harbi’nden sonra Ege Adaları’nı boşaltırken “siz buranın asıl sahiplerisiniz, gelin Türkiye’ye teslim edelim” dediği hâlde devrin Tek Parti Hükûmeti, adaları teslim alma cesareti gösteremedi. Onikiada, bir kere daha kaybedildi. Ege Denizi, âdeta bir Yunan gölü oldu. Öylece de devam etmektedir.
Nasıl olmasın ki?
Bugün Ege denilen denizin Osmanlı Türklerindeki adı Adalar Denizi’dir. Vaktiyle “Egea” adındaki bir Yunan kralının oğlu genç yaşta ölür. Kral Egea, büyük teessüre kapılarak kendini bu denize atıp intihar eder. Bu dramatik durum sebebiyle Yunanlılar buraya “Ege Denizi” derler. Bizde de rejim değişikliğinden sonra maalesef bu isim benimsendi. Yani sadece, felsefede, tarihte, edebiyatta değil coğrafyada da ağırlıklı bir Helen kültürü ders kitaplarımızı sarmıştır.   
Bilindiği üzre Libya, Muammer el Kaddafi sonrası Batılı Doymaz Güçler tarafından entrikalarla iç harbe sürüklendi. O güçler, bugün Halife Hafter adındaki hem Rusya’nın ve hem Amerika’nın adamı olan bir âsinin arkasındalar. Libya Millî Birlik Hükûmeti’ni devirmek için Hafter’e her türlü desteği veriyorlar. Libya’nın bir kısmı bu terör unsurlarının işgalindedir. Hâlbuki BM’nin tanıdığı Libya idaresi, Millî Birlik Hükûmetidir. Bu Hükûmetin başında Fayiz es-Sarac bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan Hükûmeti, Birleşmiş Milletler tarafından kabul görmüş bu Hükûmetle Türkiye ve Libya olarak adı geçen MEB ve askerî mutabakatları imzalamıştır. Böylece hiç ummadıkları, beklemedikleri bir zaman ve şekilde  İsrail, Yunanistan, Mısır, Rumlar ve “Doymaz Güçler”in oyunu bozulmuş oldu.
Bundan böyle Türkiye ve Libya, iki kıyıdaş ülke olarak kendi aralarındaki Akdeniz sahasında her türlü deniz faaliyet ve araştırması yapabilecekler. Bilindiği gibi Adalar Denizi’ne uzaktan bakıyoruz. Geldiğimiz noktada vaziyet şudur:
Ya üç asır kadar evvel Türk Gölü olan Akdeniz’e de veda edecek veya bu mutabakatları hayata geçirerek kısmen bile olsa Akdeniz’e yeniden Türk Mührü’nü vuracağız. Bu mührü vurabilmemiz tek taraflı iradeyle mümkün değil. 1911’e kadar Trablus Eyaletimiz olan Libya Devletinin kabul ve devam ettirmesi şarttır. Bugün  Sn. “Feyiz Saraç” Hükûmeti Türk dostudur. O itibarla mesele yok. Ancak beri tarafta büyük bir mesele ve tehlike var. Halife Hafter adlı ajan, Rusya, ABD, Fransa, Mısır ve vs.den gördüğü destekle düşmanı Feyiz Saraç’ı devirir ve Libya’nın başına geçerse yaptığımız andlaşmanın bir hükmü kalmaz. Böyle bir şey olduğunda Ankara, istediği kadar “biz, Libya devletiyle mutabakat imzalamıştık” desin ve ihtilafı mahkemeye taşısın; bir faydası olmaz. İş işten geçer, Akdeniz’e giremeyiz. İşte bu sebeple, Tezkere’nin kabulü doğrudur. Libya’ya bütün unsurlarıyla Türk Ordusu’nun giderek Millî Birlik Hükûmetinin yani Libya Devleti’nin yanında yer alması Kars’ı Van’ı, Edirne’yi korumak kadar gereklidir. Bizim, Libya’da çok işimiz var. Bu büyük bir beka dâvâsıdır. Akdeniz’i elde tutmamız Trablusgarb’a sahip çıkmakla olur.
Rusya, ABD, Fransa, İsrail, paralı haydutlar… vs. orada olacak fakat Türkiye, yorganı başına çekecek. Bu olamaz! Tek Parti’nin geçmişteki gafleti tekrarlanamaz. Bu itibarla, Libya için Katar, Tunus, Cezayir’in yanı sıra KKTC ve Azerbaycan’la da ittifak ederek bütün bu dost  devletlerin askerleri de Mehmetçikle birlikte orada olmalı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.