İnsanın kıymeti neyle ölçülür?

A -
A +
 
Geçenlerde “Bilimler ve Sanatlar Üzerine Söylev” isimli kitabı okudum. Jean-Jacques Rousseau imzalı kitap 1700’lü yıllarda yazılmış. Ama cümleler sanki dün yazılmış gibi taze!
Rousseau bu kitabı “Bilim ve sanatın gelişmesi, ahlakın düzelmesine yardım etmiş midir?” sorusuna cevap olarak yazmış. Ve cevabı da çok net bir şekilde “Hayır” olarak vermiş.
Kitapta geçen, “Aramızda bilginler yetişmeye başlayalı, iyi insanlar ortadan kayboldu” veya “Erdemin bilimini yapmaya başladıkları gün her şey mahvoldu” cümleleri de verdiği bu cevabı destekliyor.
Kitap aykırı fikirlerle dolu. Bazılarına katılmak mümkün değil elbette. Ama her şeye rağmen insanı çok fena düşündürüyor.
           ***
Bu kitabı okuduktan birkaç gün sonra Twitter’da bir kişinin profiline takıldı gözüm. İsmin altına resmen unvan pazarı kurulmuştu; Eğitim uzmanı, yazar, şair, çizer, düşünür, yürür, koşar vs.
Aynı günün akşamında da İbrahim Kalın’ın bir röportajını seyrettim ve profesör olduğunu öğrendim. Bu bilgiyi de tesadüfen ve satır arasında verdi Kalın. Hiçbir kitabında da yazmıyor zaten profesör unvanı.
Sonra “Sadece ismin hakkını verebilmek bile bu kadar zorken, insan niçin unvan avına çıkar?” diye sordum kendi kendime. Aklıma gelen muhtelif cevapların içinde en çok şu hoşuma gitti;
“İnsanın kendisine güveni azaldıkça, çıkardığı gürültü artar. Yani iç dünyanız ne kadar tenhaysa, vitrin o kadar kalabalık olur.”
           ***
Sonra meseleyi daha iyi anlayabilmek için biraz daha geriye gittim. En gerilerde hayatın anlamı vardı. Dünya tarihinde belki de en çok üzerinde durulan ve cevap aranan konu yani. Sonuçta insanlık nasıl bir hayat yaşaması gerektiğine karar verebilmek için, önce neden var olduğunu sorgulamış.
Bu sorgulamada felsefeciler, varlığı anlamlandırmak için yorucu, meşakkatli ve dolambaçlı yollardan geçmişler. Ancak çıkış noktası belli olmadığı için, ulaşılan sonlar da farklı farklı olmuş hep. Yani soru bir tane ama cevaplar düşünen insan sayısı kadar.
Dinî kaynaklarda ise cevap bir tane ve gayet net. İnsanların nereye çıkacağı belli olmayan yollarda avare bir şekilde dolaşmalarını önlemek, doğru yolu aramakla vakit harcamak yerine yolculuğu güzelleştirmek için net bir güzergâh çizilmiş.
Yani bir taraf nereye gideceğine karar vermekle geçirmiş ömrünü. Öbür taraf da gideceği yerden emin bir şekilde hazırlanarak…
           ***
Hayatın anlamına dair düşüncelere dalmışken, “İnsanın kıymeti neyle ölçülür?” sorusu da çok önemli diye düşündüm. Sonuçta dünyanın başına gelen bütün felaketler, bu ölçümde yanlış ölçü birimleri kullanılmasından kaynaklanmıyor mu?
Para, sağlık, eğitim veya zekâ gibi faktörler insan hayatını farklı yönlerden kıymetlendirebilir. Ama özünde, insanın kıymeti bütün bunlardan bağımsız olması gerekmiyor mu?
Öyleyse dedim kendi kendime yine, kimse icra ettiği sanat üzerinden kendine kıymet biçemez. Veya bilim adına yapılan çalışmalar, insani bir değer olarak sunulamaz. Çünkü ameller niyetlere göredir. Ve eğer niyet bozuksa, gerisi hikâyedir.
Ama bize dayatılan anlayışa göre Edison, kendi hâlinde bir işçiden daha kıymetli gibi geliyor. Köyde tek başına hayat süren bir çobanın hayatı, yaşadığımız illüzyonda Mozart’a kıyasla daha değersiz gibi. Veya Dostoyevski okuma yazma bilmeyen bir çiftçiye kıyasla çok daha önemli bir insanmış gibi gözüküyor.
Peki gerçekten öyle mi? Gözlerden perde kalktığı anda, insanın değerinin ne sanatla ne bilimle ne de akademik başarıyla ilgili olmadığı net olarak anlaşılmayacak mı? Gözlerden uzak, garip bir hayat yaşayan bazı insanlar, meşhur bilim insanlarından veya ünlü sanatçılardan kat kat değerli olamaz mı?
Bu sorulardan sonra da “E, herhâlde yani. Yoksa şüphen mi var? Doğru, dürüst bir hayat yaşamak kadar zor zanaat, varoluş gayesini idrak edebilmek kadar önemli bir keşif mi var?” deyip konuyu kapattım.
İşte böyle. Ben kendi kendime soru sorup cevaplarken, okuduğum kitap, gördüğüm profil ve seyrettiğim röportaj gördüğünüz gibi birleşip yazı oldular.
Ben de müdahale etmedim artık.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.