Romalı esir kız -3-

A -
A +
Romalı esir kızın yaşadıklarını bugün de anlatmaya devam ediyorum. Kısa bir süre sonrasında esir kızı Yunan asıllı acımasız bir aileye köle olarak vermişlerdi. Gittiği aile kıza çok acımasız davranıyor ve sürekli eziyet ediyordu. Esir kız orada 6 ay kalıp daha fazla dayanamamış, bir gece firar etmiş ve limandaki bir barakaya saklanmıştı. Sabaha kadar korku içinde uyumayıp gün doğmasını bekleyen esir kız, sağ salim sabahın ışıklarını görebilmişti. Gemilerden ürünlerini indiren tüccarları fark edilmeden izleyip sevdiği tüccarın gemisini bulmuştu, orta boylarda bir gemiydi. Köle kız tüccarların hepsi pazara gittiklerinde sevdiği tüccarın gemisine binip saklanmıştı. Gün yavaş yavaş inerken tüccarlar gemilerine binip yeni aldıkları malları da yüklenip yola çıkmışlardı. Genç kız saklandığı yerden çıkmadan ertesi günü beklemişti. Çünkü bu mesafeden limana dönmeye kolaylıkla karar verebilirlerdi. Öyle uzaklaşmalıydı ki bir daha geri getirmek istemesinler… Ertesi günün akşamına doğru genç kız saklandığı yerden çıkıp sevdiği tüccarı aramaya başladı ve onu güvertede yalnız başına oturmuş denizi izlerken buldu. Yanına gidip selam verdi. Tüccar şaşkın bir hâlde cevap verip buraya nasıl geldiğini sordu. Genç kız başına gelenleri anlatıp, onu çok sevdiğini utanarak söyledi. Tüccar ise geçen hafta düğünü olduğunu ve evlendiğini, evlenmese dahi bir köleyle evlenmesinin uygun olmayacağını söyledi. Ardından karaya çıktıklarında onu uygun bir yere göndereceğini -ki bu uygun yer büyük ihtimalle kölelerin beraber yaşayıp kendilerine sahip bekledikleri evlerden birisiydi- Kendisine verilecek olan kamarada karaya gidene kadar oturmasını sert bir dille söylemişti. Kalbi kırılan genç kız bir miçonun onu götürdüğü kamarasında ta ki başka bir miço ona yemek getirene kadar ağlamıştı. Sabaha kadar uyumadan düşünüp ağlayan genç kız ertesi gün kahvaltı ettikten sonra sakince geceyi beklemeye başladı. Gece olduğunda akşam yemeğinden uzun bir süre sonra mürettebatın büyük çoğunluğu uyurken gizlice güverteye çıkıp çok vakit kaybetmeden kendisini denize bıraktı...      Yağmur Naz Bayrak         ŞİİR               Gönlümün sultanı...   Ayaza dayanmaz penceremdeki güller Durma gel gönlümün baharı sensin. Dağıtmış gönlümü sular seller, Durma gel, gönlümün baharı sensin.   Gönül bu dinlemez asla ferman. Kanar durur bulunmaz derdine derman. Sükûta bürünür dilemez kimseden aman Susma gel, gönlümün ilacı sensin.   Aşağıdan gelir bülbüllerin sesi, Uçar amma incitmez kat'a kafesi. Yaralıdır yüreğim hissetmez artık nefesi, Yorma gel, gönlümün muradı sensin   Sen ki gönlümün en nadide süruru, Ekmek kadar nahif su gibi duru, İstemez bu gözler başka fer'i unsuru. Sönme gel, gönlümün ışığı sensin.   Seven sevdiğine vermez asla zahmet, Gül biterse dikeni kaçınılmazdır elbet. Yeter artık çekilmiyor aramızdaki hasret, Bekletme gel, gönlümün sultanı sensin           Mehmet Salih Arslan-Şanlıurfa       UNUTULMAZ İSİMLER   DR. YALÇIN ÖZER: Gazetemizin Başyazarı idi. 1948 yılında doğdu. 1976 senesinde İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Bu seneden itibaren İstanbul’da Bakırköy Hükûmet Tabipliği ve İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 1997 yılına kadar, 18 yıl Türkiye gazetesinde köşe yazarlığı, başyazarlık ve gazete yöneticiliği yaptı. Gazeteciler Cemiyeti tarafından 1986 yılında "son 10 yılın en iyi gazetecisi" seçildi. TGRT Televizyonu’nda haber programları yaptı. Vefatı sebebiyle, yine gazetemizin yazarlarından, şair, siyaset adamı, milletvekili Ömer Öztürkmen onun için şu ifadeleri kullanmıştı: “Türk basınında onu bir ahlak numunesi olarak gösterebilirim. 50 yıllık tecrübem bu. Yalçın, Cağaloğlu’nda rahmetli Erol Güngör kadar güçlü kalemi olan yetenekli bir arkadaşımızdı. Çok akıcı ve etkili bir üslûbu vardı. Aynı zamanda iyi bir doktor da olan arkadaşımızın genç yaşta vefatı hepimizi derinden üzmüştür. Cenab-ı Hak’tan mağfiret niyaz ediyor, yakınlarına baş sağlığı diliyorum.” Yalçın Özer, 8 Ocak 2001’de ahirete irtihal etmişti. Ankar'da Bağlum Kabristanı'na defnedildi. Mekânı Cennet; derecesi âli olsun...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.