MHP'ye Cemaat markajı ve Bahçeli'nin stratejisi

Aslında Devlet Bahçeli her şeyin farkında. Partinin tüm kademelerinde paralel yapının etkisinin de.

Kıldan ince, kılıçtan keskince bir çizginin üzerinde Gülen çetesiyle âdeta yakan top oynuyor.

Geçtiğimiz günlerde yazmıştım. Zamanlaması manidar ve "ani" bir mahkeme kararıyla 1 Kasım günü partiden ihraç kararı kaldırılan ve MHP'ye yeniden kaydını yaptıran Sinan Oğan'ın cemaatin adamı olduğuna dair sözleri. Meral Akşener'in de paralel yapının etkisi altında olduğu herkesin bildiği bir sır.

Sinan Oğan, Meral Akşener ve onlar gibi önü kesilen İzmirli Müsavat Dervişoğlu'nun geçen hafta İstanbul'da tesadüfen bir araya gelmiş olmaları, Mansur Yavaş'ın devreye girmesi ile savaş baltaları çıkarılmış durumda. Paralel çetenin önemli elemanlarından Mümtazer Türköne'nin de Ümit Özdağ'ı markaja alması işin büyüklüğü hakkında bir fikir vermekte.

MHP, son günlerde Gülencilerin birkaç hedefinden biri. Çünkü MHP, Türkiye'de iç savaş çıkartmak, ülkeyi karıştırmak için ülkücü kadrolarıyla çok önemli bir enstrüman olabilir. Bunu cemaat bağlantılı Taha Akyol da biliyor olmalı ki seçim öncesi "Ülkede iç savaş çıkmasından endişe ediyorum" diyebilme sorumsuzluğunu gösterebilmişti. PKK gibi bir terör örgütü ve kanlı eylemlerinin olması da cemaat için bulunmaz bir nimet. Tabii ülkücüler de biçilmiş kaftan.

Böylece çatışan iki taraf ülkeyi kısa zamanda kan gölüne çevirirken Cemaat ve PKK da Kandil'de yaptıkları anlaşmayı hayata geçirerek ortak düşmandan; Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan kurtulmuş olacaklar.

Ancak dediğimiz gibi tüm bu projelerin önünde Devlet Bahçeli gibi bir engel var. Bahçeli hem paralelcilerle doğrudan çatışmaya girmiyor, hem de partisini bir arada tutmak için Sinan Oğan, Meral Akşener, Mansur Yavaş gibi MHP'yi cemaatin oyun sahası hâline getirecek "at başları"nı etkisizleştiriyor.

MHP lideri önümüzdeki günlerde ya da aylarda bir atak daha yaparak varisini, yani veliahdını açıklayacak. O ismin de Gazi Üniversitesi'nin eski öğretim üyelerinden Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy olduğu söyleniyor. Ancak onu da seçim öncesi Şehit Yüzbaşı Ali Alkan'ın cenaze töreninde, tabutunun başında âdeta siyasi gösteri yapan ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan'ın tam arkasında, ona "mukayyet olurken" görmüştük. Bu türden planlı-programlı işlerin cemaatçilerin başının altından çıktığı çok iyi bilindiğinden insanların kafaları karışmıştı.

Tüm bunlar bir yana Bahçeli'nin olağan kongre tarihini 18 Mart 2018 olarak belirlemesi cemaatçileri çıldırtmış durumda asıl.

Parti tüzüğüne göre 270 delegenin imzası toplandığı takdirde genel başkanlık seçimi gündemiyle olağanüstü kongre toplanabilecek.

Peki, bu kadar imzayı toplayabilirler mi?

Cemaatin MHP'deki faaliyetlerini çok iyi bilen kaynağıma sordum bunu. Bana "Cemaat bu işe ciddi bir meblağ ayırmış durumda. Yazarsanız size çok kızabilirler ama paragöz MHP'li delegelerin sayısı yabana atılamayacak kadar çok. Cemaat nasıl Amerikalı senatörleri maaşa bağladıysa ve bunun için inanılmaz bütçeler ayırıyorsa, MHP için de aynını yapabilir" dedi.

Açıkçası MHP'deki hesaplaşma esasında bir Türkiye meselesi olarak karşımızda duruyor. Yani o çok eleştirdiğimiz Devlet Bahçeli eğer bu işin üstesinden gelemezse Sinan Oğan'lı, Meral Akşener'li ve Mansur Yavaş'lı bir cemaatçi MHP ile karşı karşıya kalmak işten bile değil.

Seçim öncesi Fatih Portakal'ın sunduğu Fox Haber reytinglerde diğer ana akım eğlence kanallarındaki haber bültenlerinden açık ara öndeydi. Hâlâ önde ancak artık ATV Haber hemen ensesinde. Hatta kimi zaman birinci oluyorlar. Üstelik tüm kategorilerde. Bunun sebebi Fatih Portakal'ın gizli-açık Ak Parti düşmanlığı yapması, Rusya'da kaybolan inekten bile iktidarı sorumlu tutacak noktaya gelmeleri, seçim sırasında takındıkları taraflı tutumun oluşturduğu güvensizlik. Her seçimde Ak Parti'ye oy veren ama aynı zamanda Fox Haber'i izleyen kayınpederim ile evimizin yardımcısı hanımdan biliyorum. Hem izliyorlar hem de (nedense bana) şikâyet ediyorlardı. Ben de "İzlemeyin o vakit" deyince biraz utanarak "Alışmışız işte" diye cevap veriyorlardı.

Şimdi vazgeçtiler artık, izlemiyorlar.

Sabah haberlerini sunan İsmail Küçükkaya da aynı yolun yolcusu. Lâkin henüz iki aydır ATV'nin kahvaltı haberlerini sunan Melih Altınok farklı sunumu, haberciliği, olaylara yaklaşımındaki ciddiyeti, entelektüel birikimi ve hatta yakışıklılığıyla önemli bir fark ortaya koyuyor. Bu başarı reytinglerde de hissediliyor. İnsanlar artık kaliteye doğru yöneliyorlar. Bu umudum artık daha da arttı.