Bir Diyarbakır annesi de Berlin’de ortaya çıktı

A -
A +
Bir anne ve baba için en büyük felaket evlatlarının gözlerinin önünde kaçırılması ya da kandırılıp kendilerinden koparılması. Onların yaşadığını ya da en azından yaşıyor olma ihtimalini bilirsiniz ama yoktur. İnanın ölümden beterdir bu. Çocuğunuz Allah korusun hayatını kaybederse yas tutarsınız, sık sık mezarına gidip ziyaret edersiniz ama az çok hayata dönme ihtimaliniz vardır. Çünkü sonunda Allah’ın takdiridir ve ona dua edersiniz. Yeri bellidir. Fakat öteki türlüsü için insan düşman başına bile diyemiyor... Diyarbakır annelerinin feryadını işte bu yüzden çok daha iyi anlıyor ve hissedebiliyoruz. Lâkin yıllardır çocukları küçük yaşta zorla ya da kandırarak dağa kaçıran ve terör saflarına katan PKK denilen bu hain örgütün mağdur ettiği annelerin yalnızca Türkiye’de olmadığını da biliyoruz. Avrupa’da da var. Ama onlar da seslerini çıkaramıyorlar. Örneğin Alman devleti çocuklarını sıkı kontrol etmeye kalkan ailelerin üstünde Demokles’in kılıcını sürekli asılı tutuyor. Büluğ çağına gelmiş ve o aşırı serbestlik ortamıyla iç içe olan çocuk, ailenin bir kısıtlamasıyla karşılaştığında hemen devlet araya giriyor ve anne-babayı “Çocuğunu elinden alırız” diye tehdit ediyor. Hatta yıllardır tehdit bile etmiyor, doğrudan elinden alıp anne-babaya yıllar süren acılar yaşatıyorlar. Ama tıpkı Türkiye’de bu karanlığı yırtan ve Diyarbakır annelerinin önünü açan Hacire Ana gibi Almanya’da MAİDE ANA ortaya çıktı. Maide T’nin kızı Nilüfer T. geçen 12 Kasım 2019 tarihinde aniden ortadan kayboldu. Maide T’nin eşi çok hasta ve bir de oğlu var. Kızı Nilüfer kaybolunca sürekli arkadaşlık yaptığı gençlerle konuşarak, araştırmasını derinleştirerek hızlı biçimde sonuca ulaştı. Kızının folklor, sosyal aktivite adı altında Nevenda Kurdistaniyen Li Berline adı altında faaliyet gösteren PKK derneğine girip çıktığını ortaya çıkardı. Burada gençleri örgütleyen Zozan kod adlı kadını tespit edip yakasına yapıştı. Fakat Zozan Nilüfer’le ilişkisini önce reddetti. Bunun üzerine “Kızımı kaçırdılar” diye baskı yaparak zorladığı polisi de yanına alarak adı geçen derneğe baskın düzenledi. Polisten dernekte arama yapmasını istedi. PKK’lılar söz konusu olunca binbir naz niyaz yapan polis, Maide T’nin isteğini yerine getirmek istemedi. Ancak ana yüreğinin feryadına ve etrafta toplanan kalabalığa zorunlu olarak duyarsız kalmayarak üstünkörü bir arama yaptı. Ne Nilüfer ne de bir delil ortaya çıktı tahmin edeceğiniz üzere. Maide Hanım sürekli olarak gidip o derneğin önünde bekledi “Kızımı verin” diye. Sonra ilginç bir şey oldu. Zozan kod adlı PKK’lı kadın Maide T’nin yanına gelerek “Al sana kızından mektup getirdim, seni istemiyor” dedi. Yani, önce tanımadığını söylediği Nilüfer T’i tanıdığı ortaya çıktığı gibi kaçırdıklarını da itiraf etmiş oldu. Genç kız sözde artık geri dönmek istemediğini belirterek “Bundan sonra Kürt hareketine hizmet edeceğim” diyordu mektubunda. Anne Maide T., çok net biçimde “Bu kızımın ifadeleri değil. Nilüfer doğru dürüst Türkçe konuşup Türkçe yazamıyor ki, bu kadar düzgün ifadelerle yazabilmesi imkânsız. Belli ki ona bir mektup verip aynen yazdırmışlar” diyor. Maide T., çok üzgün ve çok kızgın. “Çocuğumu Alman devleti ve polisinin gözü önünde kaçırdılar. Geri versinler evladımı” diyor. Çünkü çocuk daha lise son sınıfta okuyor. Berlin’de Albert Einstein Gynasium’unda; yüksek lisede öğrenim görüyor. Zeki ve geleceği parlak bir çocuk. Böyle gençleri yoldan çıkarıp, kandırıp, bir süre sonra da zorlayarak kaçırıyorlar. Şimdi acılı anne hâlen Almanya’da olduğuna inandığı kızının geri verilmesini, kaçırılmasından Zozan adlı kadının ve STK görünümlü PKK derneği yöneticilerinin sorumlu olduğunu belirterek Alman devletinin gerekeni yapmasını istiyor. Maide T., Türk vatandaşı. Kızı Nilüfer T. ise çifte vatandaş. Bu yüzden bir isteği daha var; kızının bulunup geri verilmesi konusunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sesini duyması. Çünkü bu, aynı zamanda uluslararası bir sorun. Bir Türk vatandaşının yine Türk vatandaşı olan kızı, teröristler tarafından kaçırılmış ve olay Almanya’da yaşanmış. Tersinin Türkiye’de olduğunu düşünün. Almanya, devletiyle, medyasıyla gök kubbeyi başımıza yıkardı.  
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.