“FETÖ’nün siyasi ayağı” önergesinin ardındaki gerçek

A -
A +
CHP, Urla Belediye Başkanı İbrahim Burak Oğuz’un FETÖ ile bağlantıları nedeniyle tutuklanmasının ardından derin bir sessizliğe gömülmüştü ki on gün önce “bir yerlerden” can simidi ulaştı ellerine. Grup Başkan Vekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç imzasıyla TBMM Başkanlığı’na “FETÖ/PDY’nin siyasi ayağının ortaya çıkarılması” için araştırma önergesi sunuldu. Önergeyi okuduğumda nasıl bir atraksiyon içinde olduğunu derhal hissettim. Bu akılları fikirleri nereden aldıklarını da tabii. Her zamanki gibi bizim Ümit Akdemir’e konuyu açtım. Meğer o da bu girişim hakkında FETÖ içinden birtakım duyumlar almış ve bana iletmeye hazırlanıyormuş.   BU ÖNERGENİN İKİ NET AMACI VAR   Hatırlayacaksınız, Kemal Kılıçdaroğlu FETÖ tarafından servis edilen sahte belgeleri gerçekmiş gibi sunmakla ünlü bir siyasetçi. CHP yandaşı yayın organları da bu sahte evrakları peş peşe yayınlayarak korkunç bir algı operasyonu yürüttüler. CHP’li Grup Başkan Vekilleri tarafından verilen önergeye baktığımda gördüğüm net olarak şu oldu: CHP, kimi AK Partililerin “Cemaat”in bir illegal terör örgütü değil “Hizmet hareketi” olarak tanımlandığı ve kabul gördüğü günlerdeki ilişkilerini “Siyasi ayak” olarak lanse etmeye çalışıyor. İP, HDP ve SP tarafından da desteklenen bu araştırma önergesinin bu anlamda iki hedefi var: 1-Eğer AK Parti ve MHP önergeyi reddederse “Bakın, korktukları için önergemizi reddettiler” algısı oluşturacaklar. 2-Ama önerge ezkaza kabul edilirse de tadından yenmez. Çünkü CHP’ye ve Kemal Kılıçdaroğlu’na “bir yerlerden” çoktan birtakım “hazırlıklar”ın ulaştırıldığı bildiriliyor. Evet, önerge kabul edilirse FETÖ tarafından kurgulanmış sahte belgeler, bizzat CHP tarafından peş peşe ortalığa saçılacak. Tıpkı 17-25 Aralık sürecindeki gibi. Bu konuda FETÖ’nün o kadar çok sahte evrakı var ki eğer araştırma önergesi kabul edilirse AK Partililer Meclis kürsüsünden sürekli savunmada bırakılarak itibar kaybına uğratılacak.   “SİYASİ AYAK” İÇİN KİME, NASIL BAKILMALI?   Aslında FETÖ’nün siyasi ayağı konuşulacaksa, politikacıların “siyaset pratikleri”ne bakılmalı. Karşımızda eski adı Cemaat olan yapılanmayla 7 Şubat 2012’deki MİT darbesi girişiminden itibaren iş birliği yapan, ilişkilerini 17-25 sonrası aleniyete döken, Cemaat Yargıtay tarafından FETÖ olarak tanımlandıktan sonra da geri adım atmayıp bunu 15 Temmuz darbe girişimine kadar ve hatta sonrasında “Kontrollü darbe” kuyruklu yalanıyla da sürdüren bir CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu var.Balyoz ve Ergenekon davalarında hükûmeti suçlarken “Cemaat”in ya da Fetullahçı yapının adını bile ağzına almayan Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün kaset kumpasıyla oturtulduğu koltuğunda CHP’yi Atatürkçü çizgisinden çıkardı. Bunu iki gün önce bizzat kendisi “CHP’yi son on yılda tamamen değiştirdik” diye itiraf etti. Bu yüzden 17-25 Aralık sürecinde ve sonrasında FETÖ’nün televizyonlarında kendisi dâhil tüm CHP’liler boy gösterdi. FETÖ ile iş birliğini içlerine sindiremeyen Emine Ülker Tarhan, Süheyl Batum, Birgül Ayman Güler, Şahin Mengü, Yıldıray Sapan ve daha onlarcası tasfiye edildi. CHP milletvekilleri devletin el koyduğu Bank Asya’ya Fetullah Gülen’in talimatı üzerine para yatırdılar. Kapatılan FETÖ medyasının önüne yine CHP’li milletvekilleri Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla bedenlerini siper ettiler. Bugünün firari FETÖ’cülerini başında bulundukları gazetelerinde ziyaret edip destek verdiler. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz darbe girişiminde bozguna uğrayan FETÖ elebaşı iblisin her söylediğini tekrarlayıp kamuoyunda bir algı oluşturmaya çalıştı. Fetullah “tiyatro” dedi o tekrarladı. Fetullah “kontrollü darbe” dedi, o papağan gibi öttü. Fetullah “Adil Öksüz MİT ajanı” dedi o aynını söyledi. Hatırlayın, FETÖ’nün MİT içindeki militanları tarafından hazırlanmış Adil Öksüz’ün MİT ajanı olduğu sahte belgesini piyasaya süren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. FETÖ suçlusu gazetecilerin isimlerini destek için parti toplantılarında topluca tekrarlatan da oydu.   ÖNCE SİZ NE AYAKSINIZ O ORTAYA ÇIKSIN!   İşte bu pratik, CHP’nin FETÖ ile ilişkisinde önemli bir nokta hâline gelmekte. Şimdi utanmadan FETÖ’nün siyasi ayağı önergesi veriyorlar. Tabii yasal olarak buna hakları var, teslim edelim. Ama önce “Siz ne ayaksınız” onu anlayalım öyle değil mi? Yukarıda çok küçük bir bölümünü aktardığım pratik dikkate alınarak CHP’nin FETÖ meselesinde hiç de “sağlam ayakkabı” olmadığının yargı önünde iyice ortaya çıkması gerekmez mi? Peki, AK Parti’de kripto FETÖ’cü yok mudur? Olabilir. Takiye, renklenebilme ve sızma konusunda yeryüzüne gelmiş en ahlaksız ve namussuz yaratıkları yetiştirebilen bir örgüt söz konusuysa her şey mümkün. Dün partisini takip eden muhabirlerle konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli hatırlattı.(*)   O “DOSYAYI” NEDEN SUMEN ALTI ETTİ!   Biliyorsunuz, 15 Temmuz’dan üç dört ay sonra “AK Parti’de 4 bakan ve 180 milletvekili ByLock kullanıcısı, dosya elimde” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Göster dosyayı, ispat et” deyince aniden toz olmuştu. Bu dosya bilinçli olarak unutturuldu. Bahçeli kartı açık oynadı ve çağrısını yaptı: "Madem bu iddian var, ByLock’çu isimleri İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına götür ver. Eğer vermiyorsan biz sana suç duyurusunda bulunacağız, gel tıpış tıpış ayaklarınla, bunların isimlerini ver diyeceğiz." Kılıçdaroğlu Bahçeli’nin çağrısına bakalım cevap verecek mi? Şu kadarını söyleyeyim. Malum “dosya”nın ne olduğunu ve hangi amaçla kullanılacağını, Kılıçdaroğlu’nun o vakit neden vazgeçtiğini-vazgeçirildiğini de öğrendim. Tam bir FETÖ entrikası, çok ilginç. Biraz daha netleştirince sizlerle paylaşacağım. Muhtemelen salı gününe yetişir... ..... (*)https://www.turkiyegazetesi.com.tr/politika/675629.aspx
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.