Prof. Dr. Burhan Kuzu için…

A -
A +
Türkiye çok kıymetli bir hukuk ve siyaset adamını kaybetti… Şüphesiz eceli gelmeden kimse ölmez. Ama ölüm sebebi de çok önemlidir. Koronavirüsün hayattan kopardıklarına Burhan Hoca da dâhil oldu...
 
 
Koronavirüs sadece insanları öldürmekle kalmıyor maalesef… Cenazelerin rahatça defnine, taziyede bulunmak suretiyle kederli yakınlarının acılarının paylaşılmasına dahi mâni oluyor!.. Dün öğle saatlerinde, Fatih Camiinden ebediyete uğurladığımız merhum Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun cenazesinde de aynı durumu yaşadık. Malum koronavirüs kısıtlamaları sebebiyle, yüz yüze cenaze sahiplerine başsağlığı dileme imkânı bulamadık. Her şeye rağmen kalabalık bir cemaat Fatih Camii avlusunda toplanıp, son vazifelerini yerine getirdi. Allahü teala gani gani rahmet eylesin. Burhan Hoca, halis bir Müslüman ve hakiki bir vatanseverdi. Kendisiyle 45 yıl öncesine varan bir talebe-hoca ve dostluk-kardeşlik bağımız vardı. Bu sebeple kendisini çok yakından tanıyan ve hakkında canı gönülden hüsnü şehadette bulunan biri olarak bu satırları kaleme alıyorum. Merhum Burhan Hoca, çoğu Anadolu insanı gibi, zor şartlar altında büyümüş ve kıt imkânlarla tahsil görmeye çalışmış, ama neticede başarılı olmuş ve örnek bir şahsiyet olarak memlekete hizmet sunmuş bir simadır. Dün cenaze merasiminde Sayın Cumhurbaşkanı'nın da ifade ettiği üzere, kendisi nüktedan bir kişiydi… Burhan Hoca bu yönüyle çok sempatik ve arkadaşları arasında çok sevilen renkli bir isimdi. O her zaman olduğu gibi göründü. Kimileri gibi rol yapmaya veya olduğundan değişik görünmeye çalışmadı.
Böyle olduğu için de her zaman Anadolu insanı havasını yansıttı. Belli bir derece ve makama erişen kimilerinin tevessül ettiği, suni değişimlere hiç tenezzül etmedi. O yüzdendir ki, Burhan Hoca’nın bu tabii hâline bakarak kendisini “taşralı” diye tanımlamaya kalkan, bazı snob kişiler bile; onun renkli kişiliğini, sevimliliğini, samimiyetini teslim etme ihtiyacı hissederdi… Evet, Burhan Hoca zorlu hayat şartlarında, herkesin kolay kolay erişemeyeceği bir başarı elde etmişti. Kayseri’nin Develi ilçesine bağlı Şıhlı köyünde dokuz çocuklu bir fakir ailenin ortanca evladı olarak dünyaya gelmiş, 15 yaşında babasını, 18 yaşında annesini kaybetmiş ancak başarı azmini hep muhafaza etmiş ve neticede Türkiye’nin sayılı hukuk adamlarından biri olmuş bir isimdir Burhan Kuzu… Bir dava adamıydı ve her dava adamının çektiği sıkıntıları o da yaşadı. Dün Sayın Erdoğan da konuşmasında temas etti. Burhan Hoca İstanbul Üniversitesinde, davasına sahip çıkan bir hoca olarak çok engellerle karşılaştı. Yıllarca profesörlüğünü vermediler. Bunu yapanlar da balon gibi şişirilen bazı “kâzip şöhretlerdi”... Onlar kişilerin ilmî seviyesine değil, kendilerinin mensubu olduğu ideolojik ve siyasi görüşten olup olmadığına bakıyorlardı. Ne acıdır ki böyleleri uzun yıllar üniversitelerin kürsülerini kendi zihniyetlerine tahsis ederek, bilim yerine ideoloji devşirmiştir… Tabiatıyla bu tiplerin Burhan Kuzu’ya kıymet vermeleri, hakkını teslim etmeleri beklenemezdi! Onların altı boş şöhret ve şaşaasına karşılık, Burhan Hoca samimi, mütevazı ve o derece değerli çalışmalar yaptı bu ülke için. Hem anayasa hukuku hocası olarak hem de siyaset adamı olarak…
Neşeli tavırlarıyla her zaman etrafa moral veren Burhan Hoca’nın, bazen televizyonlarda feveran ederek konuşması, onun engin memleket sevgisindendi. Samimi bir vatansever olarak, bu ülkenin kalkınması, gelişmesi için doğru olduğuna inandığı fikirleri canhıraş biçimde savunurdu. Elbette o heyecanı ve gayreti, muhalif görüşteki kimselerin hoşuna gitmezdi. Bu yüzden kendisine çok haksız hücumlar yapıldığını gördük. Ama o bunların hiçbirine aldırış etmeden yoluna devam etti. Neticede ömrü bu kadarmış. Ecel gelince yapacak bir şey yok… Sebep ne olursa olsun ölüm her fâni için kaçınılmaz.
Burhan Hocamız arkasında “hoş bir sadâ” bıraktı… Şair Bâki’nin işaret ettiği üzere, Burhan Hoca’nın da kıymeti hayatta iken yeterince bilinmedi. Musalla taşı, insanların muhasebe yapması için bir ibret vesilesidir… Kendisiyle yakın arkadaş olan ve dün cenaze namazını kıldıran Prof. Dr. Ramazan Ayvallı Hoca’nın, musalla başında hatırlattığı hadis-i şerif meali, bizim için en büyük ders niteliğinde: “Nasihat olarak ölüm yeter ya Ömer!..” Şayet ölümlerden ders çıkarabiliyorsak ne mutlu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “Her nefis ölümü tadacaktır” mealindeki âyeti kerimeyi okuyarak şunları söyledi: “Bu tabii sadece Burhan Hocamız için geçerli değil. Şu anda saf tutmuş bütün Müslümanlar, müminler için geçerli olan bir hüküm ve herkes bu hükme uyacak. Bunun nerede ne zaman, nasıl geleceği belli değil…”
Burhan Kuzu Hocamıza Allahü teala gani gani rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun inşallah. Kederli ailesine, arkadaşlarına, sevenlerine tekrar başsağlığı diliyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.