"Seninle biraz baş başa hasbihâl edelim Ahmet Efendi..."

A -
A +
Çok şeyler konuşuldu. Söz döndü dolaştı küçük Numan’ın medreseye verilmesine geldi.
 
İtinayla hazırlanmış yemekler koyu bir sohbetle yendi. Kara Fadıl Hoca duâsını yaptı. Koyunlucalı sofrayı toplarken ona hitaben:
- Hoca efendiler dışarı çıkacaklar. Şu rahmet sonrası nefis bahar havasını ciğerlerine çeksinler, doya doya koklasınlar çiçek usarelerini. Kapıda kelp yoktur inşallah.
- Yoktur hocam. Çocuklarla sürülerin peşindeler.
- Köyde herkesin bir işi var, köpeklerin de…
- Öyledir hocam.
- !!!
Diğer hocalar odayı boşaltıp ortalık tenhalaşınca:
- Sen kal Koyunlucalı! Baş başa hasbihâl edelim biraz!
- !!!
- Mühim bir sırrı paylaşacağım!
- Peki!
Hızla son kalan yemek artıklarını kaldırırken ayağı hasıra takılıp tökezlendi Koyunlucalı Ahmed Efendi. Çabuk toparlandı. Hoca efendi üzülmesin diye;
- Bir şeyim yok!
- Olur öyle şey Koyunlucalı! Davetin kabul olduğuna alâmet.
- İnşallah öyledir hocam.
- !!!
Konuşurken tam da gözlerinin içine baktı Fadıl Hoca; ya da ona öyle geldi. Bakışlarını kaçırırken utandı Koyunlucalı. Hemen ters yöne çevirdi başını. Gözünün içine bakarken konuşulacakları merak etmemek imkânsız gibiydi.
Düşenlere bir el vermeye çalışan insanlar pek seviliyordu. Kirpiğine nem düşünce güzelleşen insanları sevmek apayrı bir meziyetti…
Çok şeyler konuşuldu. Söz döndü dolaştı küçük Numan’ın medreseye verilmesine geldi. Bunu bekleyen Koyunlucalı Ahmet Efendi tereddütsüz:
- Hayır olmaz dedi!
Fadıl Hoca da aynı sertlik ve hızla:
- Neden olmayacakmış? Hatta ben bugün elimize su dökeni de istiyorum!
- Hazır değiliz!
- Neyine hazırlanacakmışsın ki Koyunlucalı?
- Kalplerimiz, işimiz gücümüz hazır değil!
- Nefsini devreye sokarsan yanılabilirsin. Üzülebilirsin neticede de bu hayırlı bir iş… Mânisi çok olur Koyunlucalı!
- !!!
- Düşmanı da çoktur bu şeylerin! Her bakımdan müsait olmayabilirsin! Ne bileyim; zengin olmayabilirsin! Kendi hesaplarına göre mutsuz olabilirsin! İşlerin rast gitmeyebilir de!
- Bazen oluyor öyle!
- Bu hayırlı teklifi kabul edip ebedi huzurla dolmak ve öyle yaşamak da bir hürriyet sayılmaz mı?
- !!!
- Cevap versene!
- Çok zor hocam!
- O zaman sen de “büyük adam olamayanlardan” olursun! Kaybolur gidersin bu fâni dünyadan!
- !!!
- Mutlaka bir gün öyle pişman olursun ki, saçlarını yolarsın da kifayet etmez!
- Bilmem!!!
- !!!
- Sokaktan birini bul “âlim ol” diye gel medreseye oturt… Olacak şey mi? Ama biz hakiki manada ilim sahibi olabileceklerin peşindeyiz! İstikbâlimizin sağlam temeller üzere oturmasını arzuluyoruz, onun da bedeli, karşılığı neyse yapmaya hazırız…
- Muhterem hocam; teklifiniz başımın üzere, lakin…
- Bu işin lakini, makini olmaz Koyunlucalı!
- Ailevi yapımız, içinde bulunduğumuz durumumuz; sizin bu güzel teklifinizi, samimi isteğinizi karşılayacak gibi değil. Nasip olursa başka zamana ve başka evlatlarımıza! DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.