Sırada mülakat vardı...

A -
A +
  Sınav saati gelmiş, ne yapacağımı bile bilmeden soruları çözmeye başlamıştım...     Sanırım 1988 yılının haziran ayıydı. İlkokul 5. sınıfı bitirmiş, Trabzon'da bulunan Vakıflar Müdürlüğü'ne bağlı öğrenci yurdunun sınavlarına girmiştim. Köyümden ilk defa çıkmıştım. Karadeniz’in en şirin ilçesi Sürmene’de doğup büyüdüğüm hâlde denizi ilk defa görecektim. İlk defa test sorusu çözecek, ilk defa kodlama yapacaktım. Sürmene'ye indiğimizde en çok dikkatimi çeken, gözümün önünden hiç gitmeyen arabaların hızı idi. Doğrusu korkmadım desem yalan olur.  Sınav ortaokul ve liseye başlayacak öğrencilere yönelikti. İlkokul ve ortaokul öğrencileri bir sırada oturuyordu. Böylece kopya çekmeye karşı tedbir alınmış oluyordu. Gelecek umutları için Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Gümüşhane ve Bayburt gibi illerden maddi durumu iyi olmayan ve yaşadıkları yerlerde ortaokul ve lise seviyesinde okul bulunmadığı için okuma imkânına sahip olmayan çok sayıda öğrenci yatılılık imtihanı için Trabzon’da bulunan Vakıflar Öğrenci Yurdu’nun bahçesinde toplanmıştı. Ortalık ama baba günü gibiydi. Heyecandan gözüm hiçbir şey görmüyordu. Sınav saati gelmiş, ne yapacağımı bile bilmeden soruları çözmeye başlamıştım. Soruları çözdükçe duyduğum mutluluğu ve öz güveni hiç unutamam. Fakat o güne kadar kodlama yapmadığım için önümde duran ve örümcek ağını andıran kâğıdın ne işe yaradığını bir türlü çözemiyorum. Neyse ki, yanımdaki ortaokul öğrencisi durumumu anlayıp bana kodlama yapmamı söyledi. Yine anlamadım. Aldı kendi eliyle çözmüş olduğum iki üç soruyu kodladı. Kalanını ben devam ettirdim. Artık sonuçları bekleyecektik.  Yazılı sınavdan çıkıp sonuçları beklemeye başladık. Bizi bekleyen bir de mülakat vardı. Mülakatın ne olduğunu bilmiyordum ama bunun da bir nevi sınav olduğunu söylüyorlardı... Derken yazılıyı kazananların isimleri okunmaya başlandı. O anda ne hissettiklerimi hatırladığımı sanmıyorum. Fakat benim ismim okununca Hafız abimin sevincini hiç unutamam.  Yazılı sınavı geçmiştim. Şimdi de mülakata sıra gelmişti. On yaşındaydım. Rahmetli babam, ablamla ikimizi aynı anda okula yazdırdığı için sınıf arkadaşlarımdan çok küçüktüm. Sınıfımızda benden dört beş yaş büyük arkadaşlarım vardı. Ortaokul yıllarında sigara içemediğim için arkadaşlarım “ağzı süt kokuyor” diye benimle dalga geçerlerdi. Neyse beklenen an gelmiş, mülakat için adım okunmuştu. Ne sorarlarsa sorsunlar bileceğimden emindim. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.