Nedir şu elektrik? -3-

A -
A +
Şu da bir gerçek ki, kendisinden kat kat güçlü olan bir atı yönetebilen insanoğlu, elektriği de yönetebilmenin yollarını aramıştır. 220 voltluk basit bir elektrik düğmesine bastığınızda, bilhassa karanlıkta, küçük, mavi bir ışık görürsünüz. Bu kıvılcım, iki metal ucun arasındaki elektrik atlamasından kaynaklanmaktadır. Gaz kaçağı olan yerde, bu küçücük şerare (teknik dilde elektrik arkı), patlamaya, yangına sebebiyet verebilecek kadar tehlikelidir. Çok yüksek gerilim taşıyan hatların elektriğini keserken veya hatta enerji beslerken, iki metal uç arasındaki atlama gözle görülebilen bir ateş hâlini almakta ve metal uçları kavurabilmekte, binlerce abonede voltaj düşmesi ve elektrikli aletlerin zarar görmesi gibi istenmeyen durumlara yol açabilmektedir. Bu sakıncayı da göz ardı etmeyen insanoğlu, metal uçları kapalı bir ortama alıp vakum, yalıtkan yağ ya da kükürt hekzaflorür gibi gazlar kullanarak arkı söndürmüş, ani bir yay hareketiyle bir saniyeden az zamanda iki ucu ayırarak enerjiyi kesmiş/beslemiştir. İşte bu, yüklü ortamda enerji kesmeye ya da beslemeye yarayan kesici denen araçtır. Türkiye’de, 380 bin voltluk elektriği bile sadece bir düğmeye basmakla, kesicinin çalıştırılmasıyla kesmek ya da tekrar beslemek mümkündür. Elektriği kesici yardımıyla kestikten sonra, gözle görülür şekilde devrenin açıldığından emin olabilmek adına, yüksüz ortamda açma/kapama yapabilen “ayırıcı” denilen araçları üretmiştir. Ve topraklama suretiyle tellerde kalan statik elektriği de etkisiz hâle getirmeyi başarmıştır. Zira kontrolsüz güç, güç değildir!.. Gerekli emniyet tedbirleri alındığında elektrik hat ve trafoları ile ilgili çalışmalar kazasız belasız yapılabilmektedir. Ancak yine de kazalar ve mücbir sebeplerden ya da insanlardan kaynaklanan elektrik kesintileri olabilmektedir. Günümüzde elektriğin kullanılmadığı alan yok gibidir. Isıtma, soğutma, yıkama, fabrikalar, ulaşım, trenler, bilgisayarlar ve daha birçok şey… Bir fabrikadaki ufak bir voltaj dalgalanması bile fabrikanın üretiminde binlerce liralık zarara sebep olabilmektedir. Birkaç saniyelik kesinti, bir hastanedeki cihaza bağlı olan bir hastanın ölümüne yol açabilmektedir. Yani hayati önem taşımaktadır. Dolayısıyla elektriğin düzgün ve kesintisiz şekilde son kademe müşteriye kadar ulaştırılması gerekmektedir. Ülkemizde enerji üretim-iletim-dağıtım şirketleri, 24 saat kesintisiz ve verimli bir şekilde enerji arzını gerçekleştirmeye çalışmakta, arızalara müdahale ederek gereğini yapmaktadır.             Burak Elitez/Balıkesir     ŞİİR                        Var mı?   Derman eyleyen gönlüme yar mı? Yusuf kuyuda ağlayan var mı? Deniz damla arar şaşıran var mı? Medet ruhuma, beni çıkaran var mı?   Hanlar geçer göze nefis perde Naçar düştüm, göz göze perde Aşk gizli nefis şirkli gülüm nerde Ben düştüm gönlüm, kuyu nerde   Garip yolun yolcusu garip olur Âlem yoluna konağı kuran olur Söyle dile şerbeti tadan bulur Devası aşksa gönle konan olur   Benlik pazarında sattı beni Nefis talip oldu aldı beni Günah yüklü bu beden Tövbe tokmağına attı beni   Âlem de yanan var dediler Tabibe derdi sor dediler Işığı güneşte bul dediler Aşkı yanana sor dediler   Hayat hayâ da buldu beni Gözü gönle tayin etti beni Benler beni yok oldu şimdi Garip oldu galip, arar seni            Yavuz Selim Bulut       UNUTULMAZ KELİMELER   İCMA: Bir asırdaki müctehid âlimlerin söz birliği. İslâm dinindeki fıkıh bilgilerinin dört kaynağından biridir. Din bilgilerinde senet, kaynak dörttür. Bunlar; Kur’ân-ı kerîm, hadîs-i şerîfler, icmâ ve kıyâs (ictihâd)tır. Din bilgilerini açıklayan İslâm âlimleri, bir işin nasıl yapılacağını Kur’ân-ı kerîm’de açık olarak bulamazlarsa, hadîs-i şerîflere bakarlar. Hadîs-i şerîflerde de bulamazlarsa, bu iş için icmâ varsa öyle yapılmasını bildirirler. Eshâb-ı kirâmın, Tâbiînin, yâni Eshâb-ı kirâmı gören ve tanıyan İslâm âlimlerinin ve onları görenlerin icmâı, din bilgilerinde delildir, senettir. Daha sonra gelenlerin ve İslâm âlimi olmayan kimselerin yaptıkları, söyledikleri şeye icmâ denmez. Şiîler, Vehhâbîler ve Zâhirîler icmâyı inkâr ederek, Ehl-i sünnetten ayrılmışlardır. Buhârî, Müslim ve Kütüb-i Sitte denilen diğer hadis kitaplarındaki binlerce hadîs-i şerîfin sâhih oldukları yâni doğru oldukları icmâ ile bildirilmiştir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.